Çarşamba, antrenmana giderken
"Yorgun görünüyorsun."
"Öyleyim." diye bir cevap aldığında kötü hissetti çünkü adam boşu boşuna fazladan direksiyon sallıyordu.
"Üzgünüm."
"Ne için?"
"Seni fazladan yoruyorum."
"Hayır yormuyorsun."
"Merak etme söyleyince vicdan azabı çekmem." diye sırıttı.
"Ciddiyim. Araba sürmek beni yormuyor, merak etme."
"Pekii."
"Nasıl gidiyor?"
"İyi sanırım. Sürekli ilaç içmek artık midemi bulandırsada, eskisinden iyi. Aptal bir keş gibi burnumdan toz çekip yığılıyordum." Aklına 1 gram toza muhtaç kaldığı zamanlar gelince -ki bu çok uzak bir zaman değildi- kötü hissetti. Hem de çok...
"En azından artık bırakmaya çabalıyorsun. Hatırlayıp da üzülme."
"Üzüldüğümü nereden çıkardın?" derken dolan gözlerini saklamak adına acı bir şekilde gülümsemişti. Can birkaç saniye yüzüne baktı.
"Hiiç. İçime doğdu sanki." Can'ın koluna hafifçe vurup "dalga geçme" demişti. Can gülünce gülümsemesi büyüdü. Ondan etkilendiğinin farkındaydı ve bunu engelleyemiyordu.
Bölümler acayip kısa biliyorum ama birkaç bölüme uzuyo galiba (kendi kitabımdan haberim ypk evet ldcmskdn)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Addicted (bxb)
Teen FictionDaddy issues kitabıdır. Bölümler kısa kısadır. Cok fazla bölüm olmasına aldırmayın. Uyuşturucu bağımlılığı ve tedavisi hakkında pek bir bilgim yok. Yani gerçekçi olmayan şeyler için linç etmeyin lütfen tşk