Merhaba arkadaşlar. Yarın bölüm atamayacağım için bugün iki bölüm yayınlamak istedim. Umarım beğenirsiniz. Iyi okumalar...
Jin, Yoongi'nin sıcak nefeslerini boynunda hissediyordu. Saat çoktan ilerlemiş sabah ışıkları evin içerisine sızmaya başlamıştı.
Yoongi kolları arasında derin bir uyku çekerken Jin bir kez olsun gözlerini kapatamamıştı.
Yaşadığı mutluluk, hissettiği hüznün gölgesinde kalmıştı.Yoongi uykusunda biraz daha sokuldu Jin'e ve çıplak vücutları daha fazla birbirine temas etti.
Jin hareketliliği hissedince kafasını eğmiş ve Yoongi'nin yüzünü incelemeye başlamıştı.Ufak burnunda gezdirdi hafifçe parmak uçlarını. Daha sonra pürüzsüz cildinde. Ne kadar zayıf olursa olsun tombul duran yanaklarında oyalandı baş parmakları.
Yıllar sonra yeniden tanımak gibiydi onunla olmak.
Parmak uçlarını dudaklarına dokundurdu. Ona cenneti ve cehennemi aynı anda hissettiren yerde oyalandı parmakları.Gözleri önüne gelen gülümsemesi bile onu mutlu ediyordu.
Inkar etmenin anlamı yoktu artık. Jin açık ve net bir şekilde onu seviyordu. Buna ihtimal bile vermemişti ama şimdi bizzat hissediyordu.Burnunu sarı saçları arasına gömdü ve derin bir nefes çekti içine. Kalbi huzurla doluyordu.
"Üzgünüm Yoongi. O kadar çok engel var ki! Umarım beni affedersin"Mırıldandığı sözcükleri duymayacağını bilse de söylemek istemişti. Her şeyi boş verip burada yatmaya devam etmesini söyleyen iç sesi dinlemedi.
Bu sadece ikisinin meselesi değildi. Bu tüm dünyanın meselesi haline gelecek bir olaydı.
Dudaklarını yavaşça ince dudaklarına bastırdı ve minik bir öpücük kondurdu.
Dikkatli bir şekilde kolunu başının altından çekti ve doğruldu.Üzerlerine örttüğü örtüden çıkarak ayağa kalktı.
Yoongi'ye bakmamaya çalışarak kıyafetlerini buldu ve üzerine geçirdi.Acı çekeceğini biliyordu ikisinin de ama kendisi yüzünden başka birçok kişinin acı çekmesi dayanılamazdı.
Telefonunu aldı eline ve son kez baktı Yoongi'ye. Dişlerini sıktı ve içinde yanına uzanıp vazgeçmesi için ona yalvaran kısma direndi. Keşke ne kadar üzgün olduğunu söyleyebilse, yanında kalmak için çok şey feda edebileceğini anlatabilseydi ona.
Arabanın anahtarını aldı eline ve cebine. Daha sonra nasılsa buraya gönderirdi arabayı.
Kapıyı açmak için elini uzatırken aşık olduğu sesi duydu.
"En azından baş ucuma para koymamışsın"Jin, kasılsa da vücudu belli etmemeye çalışmıştı. Yutkundu sertçe. Herşey daha da zor olacaktı şimdi ikisi içinde.
Alaylı sesi canını yakmıştı. Kendisine kızmakta haklı olabilirdi elbette ama Jin kendisinin de haksız olmadığını biliyordu.
Ona döndü yavaşça. Üzerinde sadece baksırı vardı ve öfkeli gözlerle onu izliyordu. Boynunda kendisini belli eden izlerine çarptı gözü. Sertçe yutkundu.
"Yoongi-"
"Tamam. Durma git hadi. Ister Jungkook'unun yanına ister başka yere. Seni engellemeyeceğim"Sesi de bakışları kadar can yakıyordu. Öfkeli olduğunun farkındaydı ama sakinleştirmek için bir şey yapamıyordu.
Kendisi bile zor ayakta duruyor, zor ikna oluyorken ona nasıl anlatabilirdi derdini? Anlar mıydı sanki?
"Üzgünüm Yoongi. Sabah oldu. Rüya bitti"
Tek söyleyebildiği şey buydu. Bu ise daha da kızdırıyordu karşısındaki adamı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SO WHAT? #Yoonjin
Fanfiction#yoonjin Aynı gruptan iki kişi, aynı kişiye aşık olsa ne olurdu?