21

1.8K 114 106
                                    

Deneyemem çünkü başkasını seviyorum ben! Üzgünüm. Gerçekten çok üzgünüm Jungkook"

Jungkook hayal kırıklığıyla harmanlanmış bir öfke içinde "Onu seviyorsun değil mi? Yoongi'yi? Hah! Cidden seni sevdiğini mi zannediyorsun? Seni benim gibi sevemez! Hiç kimse seni benim kadar sevemez hyung!
Seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum!

Hep seni sevdim! Hep inandım! Şimdi karşıma geçmiş nasıl onu sevdiğini söylersin? Bu çok büyük haksızlık!" diye bağırdı.

Jin de sakin kalmaya çalışıp, ağlayarak ona bağıran çocuğu izliyordu. Içi acıyordu ama onun kadar yanmadığından emindi.

"Biliyorum haksızlık. Inan karşı koymak istedim ama yapamadım. Jungkook sen benden başka kimseye şans vermedin. Bu yüzden basit bir hayranlık-"

"Sakın duygularımı sorgulama! Sen... Sen benim tek aşkımsın. Seni kaybedemem ki! Sensiz nasıl yaşanır bilmiyorum. Sensiz nasıl nefes alınır onu bile bilmiyorum"

Jungkook boğazları parçalanırcasına bağırırken bir an sonra çaresizlikle dizleri üzerine çökmüş hıçkırarak ağlıyordu.

Jin hızla yanına gitti ve kollarını ona sardı. Jin mutlu olmayı hak etmediğini düşündü bir kez daha. Kardeşine bu kadar acı çektirirken mutlu olması yanlıştı ama Jin yanlışı seviyordu.

Jungkook, güçlü bir akıntıdaki yakaladığı dal parçasıymış gibi ona tutunuyordu. Üstüne geçirdiği tişörtü sıkıyor, gözyaşlarını boynuna akıtıyordu.

"Özür dilerim. Özür dilerim"
Jin'in söyleyebildiği tek şey buydu. Keşke daha fazlasını yapabilseydi.

Jungkook geri çekildi yavaşça. Şimdi göz gözeydiler. Jin'in bir eli uzamış saçlarında gezinmeye devam ediyordu.
"Neden ben değilim? Sana ilk o söylediği için mi?"

Ağlamaktan boğuklaşmış sesiyle sordu. Sesindeki çaresizlik elle tutulabilir şekildeydi. Jin yanaklarındaki gözyaşlarını kuruladı parmaklarıyla. Jungkook ise gözlerini kapatmış yüzündeki elini daha fazla hissetmeye çalışıyordu.

"Kalp seçmez kime aşık olacağını"
Başıyla onayladı Jin'i ve gözlerinden çekti hüzünlü bakan gözlerini. Hasretiyle tutuştuğu adam karşısında olmasına rağmen bu ateşle yanmaya devam ediyordu.

"Haklısın. Sanırım önceki hayatımda çok kötü şeyler yaptım ki böyle cezalandırılıyorum"

"Jungkook! Böyle şeyler söylememelisin! Hayatına elbette birisi girecek ve sen o zaman anlayacaksın gerçekten doğru kişinin ben olmadığımı"

Jungkook kıkırdadı ve gözlerini devirdi. Şimdi daha farklı bakıyordu gözleri.
"Bana acıma hyung. Hayatıma girecek kişi sensin. Doğru kişinin ben olduğumu anlayacaksın ve o zaman geldiğinde seni affedeceğim"

Jin yutkundu. Karşısında gördüğü onun küçük maknaesi değildi. Bu yabancı bakışlar kimindi? Gözlerindeki bütün ifadeler yerini hissizliğe bırakmıştı ürpertici bir şekilde.

Jin pes etmedi. Ona bir kez daha açıklamayı denedi.
"Jungkook sana anlattım. Böyle bir şeyin olmayacağını anlattım ve-"

"Sen bana sadece düşündüklerini söyledin hyung. Gerçekten hissettiklerini ortaya çıkaracağım ve o zaman benim kollarıma döneceksin. Ait olduğun yere"

Eğildi ve Jin'in yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Ardından dizlerinin üzerinde şaşkın bir Jin bırakarak evden çıktı. Bir süre öylece konuştuklarını düşündü Jin. Son bakışları aklına geldiğinde ürperdi.

Yıllarca farkında olmadan ona zarar vermiş olmalıydı. Takıntı haline mi getirmişti kendisini? Vücudu titredi. Bunun olmamasını en içten şekilde diliyordu.

SO WHAT? #YoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin