20

2K 131 136
                                    

"Siktir! Ah!"
"Üzgünüm. Çok üzgünüm. Çok mu acıyor?"

Yoongi panik halindeki Jin'e yansıtmak istemiyordu ama kalçası feci şekilde acıyordu. Topallayarak yürüyordu resmen! Gerçi o kadar seferden sonra acımaması garip olurdu.

"Biraz. Yakında geçer merak etme" dedi ve dudaklarına öpücük kondurdu.

Jin "Hayvanım ben resmen. Yoongi böyle olacağını bilemedim. Tek düşündüğüm seni istediğimdi. Çok üzgünüm" dedi dudaklarını ısırıp endişeyle sevgilisini izlerken.

Yoongi gülümseyerek "Senin suçun değil Jin. Lütfen kendine yüklenme. Bunun olması normal" diyerek sevgilisini rahatlatmaya çalıştı.
Ama Jin endişelenmeden duramıyordu.
"Doktora mı gitsek?"

Yoongi kahkaha attı ama Jin'in sinirli yüzünü görünce kendisini susturmaya çalıştı.
"Doktora ne diyeceğiz sevgilim? Bütün gece seviştik ve bu yüzden şimdi yürüyemiyorum bile mi?"

Jin hak vererek sustu. Onu yavaş bir şekilde kucağına aldı ve mutfak sandalyesine yavaşça oturttu.

Bu ilgi Yoongi'nin oldukça hoşuna gidiyordu. Huysuz bir insan olmasına rağmen ilgi görmeyi severdi. Özellikle bu ilgi ve alaka Jinden geliyorsa mest oluyordu.

"Bugün halletmem gereken işler var. Şimdi ben kahvaltı hazırlıyorum ve işlerimi hallettikten sonra eczaneye gidiyorum. Bu şekilde olmaz"

Yoongi kafasıyla onayladı ve mutfakta kahvaltı hazırlayan Jin'i izledi. Korkmadan, sevgisini saklamadan onu izlemek o kadar güzeldi ki.

Arada Jin onun bakışlarına dayanamayıp dudaklarına öpücük konduruyor daha sonra ise işine devam ediyordu.

Hayal dünyasında gibi hissediyordu Yoongi kendisini. Buradan asla çıkmak istemiyor, sonsuza kadar birlikte, aynı yerde kalmak istiyordu.

Ikisi de sabaha karşı yapılan konuşmayı hiç açmamış, yaşanmamış gibi davranmışlardı. Yoongi bunu unutmasının imkansız olduğunu biliyordu çünkü ilişkilerinin miladi olmuştu o konuşma.

Jin "Yarına kadar iyi olursan yurda geçelim. Artık herkesle konuşmalı ve bu konuyu halletmeliyiz" dedi.

Yoongi şaşkınlıkla sevdiği adama baktı. Onun bir süre daha saklamak isteyeceğini düşünmüştü oysa. Ardından gülümsedi. Jin korkak birisi değildi.

Otoriter olan tarafını çok göstermese de konu sevdiği insanlar olduğun da duruşundan asla taviz vermiyordu. Yoongi dışarıdan daha sert görünürdü her zaman ama onun sadece dili sivriydi ve insanları bu korkutuyordu.

Jin ise çok nazik biri olmasına karşı çok katı bir tutum içerisinde olurdu genellikle. Prensipleri vardı ve buna göre yaşardı.

Müzik ödüllerinde bile söylemek istediklerini sakınmadan söyler ve kardeşlerine bir dağ olurdu.

Jin bu hayatta sadece kendisine haksızlık yapabiliyordu.
Bir kez daha kalbinin ona doğru aktığını hissetti Yoongi.

"Peki ya Jungkook?"
"Dediğin gibi bununla eninde sonunda karşılaşacak. Onunla özel olarak konuşmalıyım belki de bilmiyorum. Tek bildiğim artık özgür olmak istediğim"
Yoongi o görmese de kafasını salladı.

"Gruba döneceksin değil mi?"
Ondan ayrı kalmayı düşünemiyordu bile artık.

Jin sebzeleri doğramayı bıraktı ve Yoongi'nin yanına gidip önünde eğilerek oturdu. Ellerini avuçları arasına almıştı.

"Bunu yapamam Yoongi. Aynı yurtta Jungkook'un gözü önünde aşk yaşamam ona haksızlık. Hem beni görmezse daha çabuk atlatır"

"Çıkan sansasyondan haberin yok mu senin? Şirket ayağa kalktı! Hayranlar aynı şekilde! Ayrılman..."

SO WHAT? #YoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin