28. Bölüm

6.7K 81 11
                                    

Ali ise merdivenlerden çıktı. Deniz'in kapısının önünde durdu. Zile bastı. Sonra saatin çok erken olduğunu fark etti. Deniz'in uyuyor olabileceğini düşünürken kapı hemen açıldı. 

Ali büyülenmiş bir şekilde Deniz'e baktı. Ekranda da onu çok görmüştü ama ilk defa bu kadar tutulmuştu. Saçları dağılmış, makyajı silinmişti ama yine de Ali'ye çok güzel gözükmüştü.  Deniz'i baştan ayağa süzdü ve güçlükle yutkundu. Kekeleyerek "günaydın." dedi. 

Deniz de "günaydın." dedi ve tebessüm etti. 

"Beni korumakla görevli polis siz misiniz?"

Ali gülümseyerek ve biraz olsun kendine gelerek "evet." dedi. 

"Ve sizi daha iyi korumam için evden olabildiğince az dışarı çıkmanız gerekiyor."

Deniz, Ali'den bu sözleri duyunca suratı asıldı. Neden sonra tekrar gülümsemeyi başardı. 

"Öyleyse evde tek başıma sıkılmayayım. Size bir çay ikram edeyim."

Ali, bu teklif karşısında bir çocuk gibi sevindi. Abartılı bir İngiliz selamlaması ile başını öne eğerek "gurur duyarım efendim." dedi. 

Deniz de bu hareket karşısında güldü ve Ali'yi içeri aldı. Kapıyı kapatıp eliyle salonu gösterdi. 

"Siz buyrun salona oturun."

Ali "tamam." dedi ve salona geçti. 

Deniz de yatak odasına geçti. Geceliğini çıkardı ve istemsizce Cengiz'i düşündü. 

Deniz, Cengiz'i düşünürken Cengiz de katili bulmak için yanıp tutuşarak arabasını park etti. Hızlı adımlarla toplantı odasına gitti. Aynı zamanda telefonu çaldı. Telefonu açarken yerine oturdu. 

"Efendim?"

"Ben Nicole. Kapı arkasından Lazar'ı dinleyerek alışverişin iptal olduğunu duydum."

Cengiz avuç içini masaya hızlıca ve sertçe vurdu. "Allah kahretsin!" diye bağırdı. 

"O zaman bugün seninle buluşmamız lazım. Nerede buluşalım?"

"Bugün Lazar'ın bilmediği, Konak meydanının yakınındaki evimde olacağım."

"Peki ben orayı nasıl bulacağım?" 

"Ben sana konum atarım."

Cengiz "tamam." dedi ve telefonu Nicole'un yüzüne kapattı. 

Recep Amir düşünceli ve karamsar görünüyordu. Merakla "ne olmuş?" diye sordu. 

"Silah sevkiyatı iptal olmuş!"

Recep Amir umursamazca "önemli bir şey değilmiş." dedi. 

Cengiz kollarını şaşkınlıkla ve kızgınlıkla iki yana açtı. "Nasıl önemli değil?" diye sordu. 

"Bu sevkiyatın gerçekleşmeyeceği açıktı. Geri çekilmeleri lazımdı ve geri de çekildiler. Zaten bizim birinci önceliğimiz de o değil."

Cengiz kızkınlığını üzerinden atamamıştı ve bu kızgınlıkla güldü. "Konumuz ne peki?" diye sordu. 

"Art arda işlenen üç cinayet!"

Cengiz, birden donakaldı. Siniri kat kat artmıştı. Elleri titremeye başlamıştı. "Üç mü?" yanlış duymuş olması için dua ederek sordu. 

"Evet üç! Can ve Cem bir arabanın içinde bulundu. Penisleri kesik bir halde!"

" Bu nasıl olabilir? Can ile henüz dün konuştum."

Piraye saçını topuz yaptı ve arasına bir kalem tutuşturdu. Laf arasına daldı. 

"Bu da demek oluyor ki katilimiz bizden çok daha hızlı!"

Herkes aynı anda mutsuzca kafasını salladı. 

Cengiz "nasıl ölmüşler?" diye sordu. 

"Otopsiden sonra belli olacak."

Cengiz bu cavabı veren Ramazan'a döndü. 

"Otopsi ne zaman belli olacak peki?"

"Ancak akşama doğru belli olurmuş. Öyle söylediler."

Cengiz bunu duyduktan sonra ayağa kalktı. Panjuru açtı. Damacanadan kendine bir bardak su doldurdu. Bir yudum içti ve odada volta attıktan sonra camdan dışarı baktı. 

"Şimdi nasıl bir katil arıyoruz?"

Piraye, Cengiz'in sorusunu yanıtlamadan önce bir yudum kahve içti. 

"Büyük ihtimalle kiralık bir katil arıyoruz. Tecrübeli, iyi silah kullanan, aşırı derecede titiz ve sessiz. Aynı zamanda da bir psikopat. İnsan öldürmeyi seven birisi."

Cengiz, Piraye'ye döndü. Bir yudum daha su içti. 

"Peki katilimiz erkek mi kız mı sence?"

"Bence kadın."

Cengiz tekrar sandalyesine oturdu. Elini düşünceli bir şekilde birleştirdi. Bu haliyle Sherlock Holmes'u anımsatıyordu ama onun kadar kıvrak zekalı, usta bir dedektif değildi. Bu henüz katili bulamamış olmasından anlaşılıyordu. 

Cengiz, Ramazan ve Recep Amir'in suskun olduğunu gördü. Piraye'ye "neden?" diye sordu. 

"Neden bir erkek öldürdüğü diğer erkeklerin penisini koparıp hatıra olarak saklamak istesin?"

Ramazan, "sevdiği birisi tecavüze uğramış olamaz mı?" diye sorarak ortaya güzel bir teori attı. 

Piraye, Ramazan'a baktı. 

"O zaman katilimiz kiralık değil. Sadece bir adalet savaşçısı. Daha doğrusu kendisini öyle sanıyor. Öyle mi?"

Piraye, kahvesinden bir yudum alırken Ramazan,  "ben öyle demedim." dedi. 

"Ben de kiralık katil olduğunu düşünüyorum."

Piraye "anladım." dedi ve kahvesini bitirdi. 

"Peki Deniz bu olayların neresinde?"

Cengiz, "hiçbir yerinde!" diyerek araya girdi. 

"O sadece şanssız bir tanık."

Piraye, Cengiz'in söyledikleri karşısında susmayı tercih etti ve düşüncelere daldı.

Recep Amir iki elini yumruk yapıp masaya vurdu. Herkesi korkudan yerinden sıçrattı. "Elimizde hiçbir şey yok!" diye bağırdı. İşaret parmağını havada salladı. 

"O Deniz isimli spiker evinden çıkmayacak! Hazar ve Nicole'u da iyice sıkıştıracaksınız. Toplantı bitmiştir."

Recep Amir ayağa kalktı. Odadan hınçla kapıyı vurarak çıktı. Bir hayli sinirliydi. Katili bulamamak, suçlular da ölse, ölümleri durduramamak kanına dokunuyordu. 

🎃Bölüm Sonu🎃

Erkek Katili "Koleksiyon" (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin