Cengiz, Nicole'un evinin yakınlarında olan Özel Hayat hastanesine sürdü arabasını. Kapıyı kilitledi ve hastaneye girmeden önce arabaya yaslandı. Birkaç dakika düşündü.
Cengiz, düşüncelere dalmışken yağmur aheste aheste yağmaya başladı. Sonra da hızlandı.
Yağmur, Cengiz'in arabasını şiddetle döverken Cengiz, öylece durmuş, hala düşünüyordu. Sonunda düşünmeye bir son verdi. Hastaneye girdi ve Piraye'yi aradı.
"Müsait misin Piraye?"
"Adem'in evindeyim."
Cengiz, boş bulduğu bir yere oturdu. "Ne yapıyorsun orada?" diye sordu.
"Gözümüzden kaçan bir şey var mı diye bakıyorum."
"Bir şey bulabildin mi?"
Piraye, topuklu ayakkabılarının çıkarttığı sesi durdurdu. Bir koltuğa oturdu. Gülümseyerek "biraz." dedi.
Cengiz, merak ve heyecanla ayağa fırladı. "Biraz mı?" diye sordu.
"Kapıda zorlama izi yok. Büyük ihtimalle ya camdan girdi diyeceğim ama pencerelerde de zorlama izi yoktu. Anahtarla girdiğini tahmin ediyorum."
"Yani Adem'i tanıdığı, anahtarını verebileceği kadar güvendiği birisi öldürdü."
Son cümleyi kısmen ikisi beraber söylemişti.
Cengiz "tamam." dedi.
"Bu önemli bir bilgi. Şimdi senden bir şey isteyeceğim."
Piraye, ayağa kalktı ve gözlerini etrafı izlemek için kullanırken "nedir o?" diye sordu.
"Nicole'a bir dinleme cihazı ver ve onun evine de birkaç tane yerleştir. Sonra da Lazar ve Nicole'un en yakınlarını ve akrabalarını araştır."
"Yalnız dinleme için savcılık izni gerekiyor."
Cengiz, asansöre girerken dişlerinin arasından "sikerim savcılığı." kelimesi döktü. Asansörün tuşuna bastı.
Kapı kapandı ve asansör Gamze'nin muayene odasının olduğu kata çıktı.
"Savcılık bize her türlü ayrıcalığı verdi."
Piraye "tamam." dedi ve evden çıktı. Arabasına doğru hareketlendi.
"O zaman görüşürüz."
Cengiz de "görüşürüz." dedi ve telefonu kapattı. Gamze'nin odasının önünde Ali ile karşılaştı.
Aynı zamanda Deniz de odadan çıktı ve kapıyı kapattı.
Cengiz, ikisine de soran gözlerle baktı ama bir sormadı. Yaklaşık bir dakika bekledi ve düşmek üzere olan Deniz'i tuttu.
"Sen iyi misin? Ne oldu?"
Deniz, koridordaki ilaç kokusunu tekrar hissetti. Kendini sandalyeye bıraktı. Gülümsemeye çalışarak ve hafifçe de gülümseyerek "yok bir şeyim." dedi.
"Sadece biraz yorgun düşmüş ve üşütmüşüm."
Cengiz üstüne pek düşünmeye gerek duymadı ve "temiz hava almak ister misin?" diye sorarak Deniz'in yanına oturdu.
Deniz başını evet anlamında salladı ve tebessüm etti.
Cengiz, Ali'ye işaret etti.
"Sen Deniz'i dışarıya çıkar. Ben de biraz Gamze ile konuştuktan sonra gelirim."
Ali ağzını açmadı. Sadece başını aşağı yukarı salladı. Deniz'i dışarı çıkardı.
Deniz ve Ali, yağmurun onlara ulaşamadığı bir banka oturdular.
Ali bir sigara yaktı. Yeniden içmeye başladığı sigarasından derin bir dumanı ciğerlerine çekti.
Deniz gülerek "biz temiz hava almaya çıkmamış mıydık?" diye sordu.
Ali "özür dilerim." diyerek sigarasını atacaktı ki Deniz elini tuttu ve onu durdu. Yüzüne gülümseyerek baktı.
"Şaka yapıyorum."
Ali, Deniz elini tutunca elektrik çarpmışa dönmüştü. Vücudu hafif bir titreme geçirmişti. Yavaşça başını salladı. Sigarasından bir duman daha çekti ciğerlerine ve kendine geldi.
"Şu illeti ne güzel bırakmıştım ben!"
Deniz bacak bacak üstüne attı. Yağan yağmura ve su birikintilerine baktı. Biraz düşündükten sonra tekrar Ali'ye baktı.
"Peki neden tekrar başladın?"
Ali, üst üste dumanları çektikten sonra cevap vermek için ağzını açtı. Sigarasını söndürüp çöpe attı.
"Şu orospu çocuğu ya da orospu çocukları... Her neyse işte onlar ortaya çıkmasa başlamazdım."
Deniz "anladım." dedi ve ayağa kalktı.
"Ben acıktım. Bir şeyler mi yesek?"
"Tamam ama önce Cengiz gelsin. Haberi olsun."
Deniz "tamam." dedi ve birkaç adım yürüdü. Cengiz'in işinin uzun süredir içeride kalmasından endişelendi ama Gamze'ye güveniyordu.
Bu sırada Gamze, Cengiz'in ellerini tutuyor, gözlerinin içine bakıyordu.
"Başka bir şeyi yok Deniz'in. Sadece biraz üşütmüş. Sen bana güven."
Cengiz tebessüm etti. Tuttuğu ellere doğru eğilerek öptü ve "tamam." dedi.
"Sana ben her zaman güveniyorum ve güvenmeye de devam edeceğim."
Cengiz, tuttuğu elleri hiç bırakmak istemese de bunu yapmak zorunda kaldı. Çünkü bulması gereken bir katil vardı.
"Benim şimdi çıkmam lazım. Şu şerefsizi bir bulayım. Sonra dolu dolu vakit geçireceğiz."
Gamze "tamam." dedi ve Cengiz'in dudağına bir öpücük kondurdu.
Cengiz, ayrılmak istemese de ayrıldı. Hastaneden dışarıya çıktı. Ali ve Deniz'i gördü. Gülümseyerek yanlarına gitti.
"Geçmiş olsun Deniz."
Deniz "teşekkürler." dedi ve birden ortaya çıkan güneşe baktı. Sonra tekrar Deniz'e döndü.
"Biz Ali ile bir şeyler yiyeceğiz. Sen de gelmek ister misin?"
Cengiz tekrar tebessüm etti ve "üzgünüm." dedi.
"Halletmem gereken işler var."
Deniz fazla ısrar etmek istemedi. "Tamam." dedi ve vedalaşarak ayrıldılar.
Cengiz, Ali ve Deniz'den ayrıldıktan hemen sonra Piraye'yi aradı. Arabasına bindi.
"Söylediklerimi yaptın mı?"
"Evet ama Nicole seninle görüşmek istiyor."
Cengiz "tamam." diyerek arabasını çalıştırdı.
"Nerede buluşacağız?"
Piraye, Nicole ile sözleştikleri gibi "Efes cafe." dedi.
Cengiz "tamam." dedi. "Görüşürüz." diye eklemeyi unutmayarak telefonu kapattı. Yanındaki koltuğa fırlattı. Gaza bastı.
Araba ıslak zeminde kısa bir patinaj çektikten sonra hareket etti.
Cengiz, arabayı Efes Cafe'nin önüne sürdü. Boş bulduğu ilk yere park etti ve cafeye girdi.
🎈Bölüm Sonu🎈

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Katili "Koleksiyon" (+18) (Tamamlandı)
Mistério / Suspense+18 Bölümler vardır. Şimdiden söyleyeyim. İstemeyen okumayabilir. Küçük yaştakiler hatta hiç okumasın! Polisiye kitaptır. İçinde erotik bölümler de olacak olsa o amaçla yazılmamıştır. Herkesin dikkatine! Sonradan bana ahlak dersi vermeye kalkmayın s...