Tamam, herkes mutlaka bölüm yüklerken sorun yaşar ama abartmıyorum, tam iki saattir bölüm yüklemeye çalışıyorum. Anlamadığım bir nedenle yazı tipini değiştiremiyorum ve eğrik yazmak istediğim şeyler değişmiyor.
SİNİRLİYİM.
BİR ARA DÜZENLEMEYE ÇALIŞIRIM. BU SEFERLİK BÖYLE İDARE EDİN, LÜTFEN.
Uzun, yeni gelen karakterlerimizi daha rahat tanımanız için güzel bir bölüm oldu.
Her şeyden önce, yeni bölümün gelmesinin sizin aktifliğinize bağlı olduğunu unutmayın. Benim en büyük motivasyonum sizlersiniz.
Oy ya da yorum yaptığınız da MİT ajanları evinizi basmıyor merak etmeyin dkdkkdkdkdkdkd
Neyse, bölüm sonunda görüşürüz ❤
Bölüm 8
"Birleşen eller."
"Kelebeğe geleceği hakkında umut vermek, onu kendi elleriyle öldürmek olsa gerek."
Acıyı hissetmek, yaşamanın en zorlu tarafıydı.
Hele onu dindirmek için çabalayıp, hiçbir şey başaramadığında, içindeki asıl savaşı başlatmış olurdun.
İçimdeki savaşın ne zaman son bulacağını bilmiyordum ama iyi biteceğini hissediyordum. En azından, umut ediyordum.
Omuzlarım dik, bakışlarım sertti. Masanın etrafına çevirili altı kişinin de gözlerinin üzerimde olmasının sayesinde, gözlerinden akan şaşkınlığı görebiliyordum.
Oyuna gelmişlerdi.
Bu konuda beni suçlu olarak gösteremezlerdi çünkü beni kandırarak, uyuyan yılanı uyandırmışlardı. Şimdi de bedelini ödeyeceklerdi.
Masanın baş tarafındaki sandalyeyi kavrayarak geriye doğru çektim ve küçük klaç çantamı masaya bıraktım.
"Eee," diye konuştum gözlerimi masada gezdirerek. "Yemeklere hiç dokunmamışsınız, sizin sevdiğiniz yemeklerdi oysa." Bakışlarımı tam karşımda oturan Kaan'a çevirirken, dudaklarım kendiliğinden yukarı doğru kıvrıldı. "Sahi, senin en sevdiğin yemek neydi? Buranın balığı bir hayli meşhurdur."
Kaan belli belirsiz gülümsedi. "Ben pek yemek ayırmam."
Kerem kaşlarını çatarak Kaan'a baktı. Bir an ona, "Sen ne saçmalıyorsun," diyecek sandım ama o, sadece sustu.
"Tüm bunlar ne demek, Rüya?" Albay konuştuğunda, kalbimin bir anlığına atmayı bırakıp, sızlamaya başladığını hissettim. Sesi, onunkine çok benziyordu.
"Yeterince belli değil mi?" Tabağımın hemen yanındaki çatalı aldım ve salataya uzandım. "Siz bana oyun oynarken benim öylece size alkış tutacağımı mı sandınız?" Salatanın yarısını tabağıma bıraktıktan sonra aldığım yere geri bıraktım. "Sizi normalde çağırabilirdim ama böyle daha eğlenceli oldu bence."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevahir |18+
Romance"Kuralları yık, adaletsizliği yak. Bırak, gözlerindeki perdeyi çıkarıp atsın, ahmaklar." Şeytan, arkamda pusu kurmuş, en ufak yanlışımda beni asmak için bekliyordu. Ölümün gerçekliği parmaklarımı karıncalaştırırken son nefeslerimi verdiğimi biliyo...