"Dedeme ne oldu ?" Diyerek kolundan tutmuştum. "Afra hanım merak etmeyin sadece kalp krizi geçirdi. Şuan durumu iyi buyrun efendim sizi görmek istiyor" diyerek bir odanın kapısını açmıştı. İçeriye girdiğimde dedem hastane yatağında yatıyordu. Hemen yanına gidip elini tutmuştum. "Dede" diyerek elini öpmüştüm. "Güzel torunum gelmişsin" diyerek bana doğru bakmıştı. "Geldim tabi dede gelmez miyim?" Diyerek burnumu çekmiştim. "Ağlama güzel torunum ağlama. Gülümse!" Diyerek elini kaldırıp göz yaşımı silmişti. "Sen böyleyken nasıl ağlamıyayım dede?" Diyerek yanağımdaki elinin üzerine elimi koymuştum. "Bu zaman'a kadar seni hep ağlattım. Hiç güldüremedim. Bu yüzden bundan sonra hep gül. Hiç ağlama" yutkunmuştu. "Bana bir şey olursa kendine çok dikkat et. Kimseye yenilme!" Derin nefes almıştı. "Dede bu nasıl konuşma böyle. Sana bir şey olmayacak dede!" Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken. "Seni herşeyden çok seviyorum güzel torunum" sonlara doğru sesi kısılmıştı. Bağlı olduğu makineden düz ses gelmeye başladığında dedemin yanağımdaki eli yere doğru düşmüştü. "Dede! Hayır dede bırakamazsın beni! Hamşiree" diyerek bağırmaya başlamıştım. Koruma içeriye gelip beni dışarıya doğru götürmeye başlamıştı. "Hayır! Dede beni bırakamazsın! Bu şekilde olmaz dede!" Diyerek bağırmaya devam etmiştim. Odadan dışarıya çıktığımızda odanın camının önüne geçip ellerimi cama koymuştum. "Dede beni hep ağlattığını söylemiştin. Hani güldürcektin beni ? Bu şekilde gidersen nasıl güldürüceksin beni ? Dede ölme!" Dizlerimin üzerine çökmüştüm. "Afra güzelim kendine gel" diyerek yanıma oturmuştu ayperi. Derin nefes alıp burnumu çekmiştim. "Bütün sevdiklerimi kaybettim ayperi. Lanetlendim mi ben ? Niye bütün sevdiklerim öldü?" Diyerek ona doğru bakmıştım. "Hey bak ben burdayım beni de seviyorsun ve ben gitmedim" diyerek ellerimi tutmuştu. "Hadi kalk ayağa. Betona oturma karnın ağrır sonra" diyerek yanımıza kayla gelmişti. Başımla onaylayıp ayağa kalkmıştım. Derin nefes almıştım. "Afra hanım halanız geldi" diyerek koruma konuştuğunda ona bakmıştım. "Anladım" diyerek başımı önüme eymiştim. "Babam nerde ?" Diyerek bağıran kadın sesiyle başımı kaldırıp kadın'a bakmıştım. Ayağa kalkıp karşısına geçmiştim. "Sende kimsin?" Diyerek kolumu tutmuştu. "Ben Afra Korkmaz! Araf Korkmazın kızıyım!" Diyerek gözlerine bakmıştım. "Bu gerçek olamaz! Sen ölmüştün!" Diyerek gözlerime bakmıştı. "Ne yazık! Onca yaptığın şeylere rağman hâlâ hayattayım!" Diyerek gülümsemiştim. "Afra hanım avukat geldi. Miras kağıtlarını imzalamalısınız" diyerek yanımıza koruma gelmişti. Başımla onaylayıp halamın omzuna çarpıp ilerlemeye başlamıştım. "Afra hanım buyrun bunları imzalamanız gerekiyor" diyerek karşıma gelen adamla elinden dosyaları alıp hepsini imzalamıştım. Adama geri uzattığımda gülümseyip. "1 hafta içerisinde burada yazılı olanların hepsinin resmi olarak sahibi olucaksınız afra hanım. Sizi bilgilendiriceğim" diyerek gülümsemişti. "Babama asla otopsi yapamazsınız!" Diyerek bağıran halamla o tarafa dönmüştüm. "Dedeme otopsi yapmanızı istiyorum! Kalp krizi geçirdikten sonra iyi olduğunu söylemiştiniz? Ama dedem öldü! Bu yüzden otopsi yapmanızı istiyorum!" Diyerek doktorun yanına ilerlemiştim. "Siz hastanın nesi oluyorsunuz?" Diyerek bana bakmıştı doktor. "Soy adını taşıyan tek torunuyum!" Diyerek başımı eymiştim. "O hiç bir şeyi olmuyor doktor bey. Babama otopsi yapmanıza izin vermiyorum!" Diyerek bağırmıştı halam. "Ateş Korkmaz'ın varisi kim?" Diyerek doktor halam ve bana bakmıştı. "Afra Korkmaz! Ateş korkmaz'ın soy adını taşıyan ve kendi kanından olan tek varis doktor bey" diyerek yanımıza avukat gelmişti. "Nasıl inanırsınız bu kıza ? Babamın volkandan başka torunu yok!" Diyerek bağırmıştı halam. Avukattan daha önceden yaptırmış olduğumuz DNA testini alıp halama uzatmıştım. "Dedeme otopsi yapınız! Ve beni ne olursa olsun bilgilendirin!" Diyerek ilerlemeye başlamıştım. Hastaneden çıktığımda derin nefes almıştım. "Ağlamama bile müsade etmiyorsunuz!" Diyerek gözlerimdeki yaşı silmiştim. Arabaya bindiğimde biraz beklemiştim. Kayla ve ayperi geldiğinde arabayı çalıştırıp hastaneden uzaklaşmaya başlamıştım. Bir tekel bayinin önünde durup kaylaya bakmıştım. "Kayla biraz içki alsana ? 10 tane falan" diyerek kaylaya bakmıştım. Başıyla onaylayıp arabadan inmişti. Siyah poşetle arabaya bindiğinde arabayı çalıştırıp oradan uzaklaşmaya başlamıştım. Eve geldiğimizde arabayı park edip arabadan inmiştim. Kayladan poşeti alıp önden ilerlemiştim. Eve girdiğimizde oturma odasına geçip camdan duvarın kapısını açıp bahçeye çıkmıştım. Sabah yemek yediğimiz masaya oturup bir şişe çıkartmıştım. Şişeyi açıp içmeye başlamıştım.AYPERİDEN DEVAM........
Afra arabadan indiğinde bizde arabadan inmiştik. Afra kaylanın elindeki poşeti alıp önden ilerlemişti. Eve girdiğimizde afra oturma odasından bahçeye geçmişti. Kaylayla beraber oturma odasının camdan olan duvarın tülünü açıp Afraya bakmıştık. "Ne acılar çekti! Artık daha fazla acı çekmesin!" Diyerek isyan etmiştim. "Hayat sınavı çok zor! O hiç yenilmiyor ve hep ayakta!" Diyerek omzuma elini koymuştu. "Ona çok iyi bak. Çok gülüyor! Hep yanlız ağlıyor!" Diyerek gözlerimi kaylaya çevirmiştim. "Söyliyecek söz bulamıyorum" diyerek gözlerini kaçırıp dudaklarını ısırmıştı. Afraya bakıp elimi dudaklarımın üzerine koymuştum.
~~~~~~~~~~~~~~
Saniyeler, saatler geçmişti afra hâlâ dışarıda içiyordu. Ayağa kalkıp dışarıya afranın yanına çıkmıştım. Bana doğru baktığında gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, burnu kızarmıştı. "Afra hadi içeriye geçelim hava çok soğuk" diyerek elimi omzuna koymuştum. "Sen git içeriye ben iyiyim" sesinin boğuk çıkması göslerimin dolmasına sebep olmuştu. "Yapma böyle" diyerek zorlukla konuşmuştum. "Ayperi! Git içeriye! Yanlız bırak beni!" Diyerek bağırdığında derin nefes alıp içeriye geçmiştim. "Ne oldu?" Diyerek endişeyle bana bakmıştı. "İçeriye gelmiyor" diyerek oflamıştım. Kapı çaldığında kayla koşarak kapıyı açmıştı. İçeriye grup üyeleri girdiğinde tekli koltuğa oturmuştum. "Afra nerde?" Diyerek jin bana baktığında başımı önüme eymiştim. "Ne oldu?" Diyerek hepsi oturmuştu. "Afra bu gün dedesini kaybetti ve kendisi hiç iyi değil" diyerek burnunu çekmişti kayla. "Nerde?" Diyerek ayağa kalkmıştı jin. Arka tarafı gösterip afraya bakmıştım. Şişeyi başına diklemiş içiyordu.AFRADAN DEVAM......
Son şişeyi başıma dikleyip yarısına kadar içmiştim. Şişeyi indirip derin nefes almıştım. Gözlerimi kapatıp açmıştım. Telefonumun ekranını açıp galerime girmiştim. Rastgele bir videoyu açıp izlemeye başlamıştım.
"Baba dedem bana neden kısdı?' Diyerek küçük kız gözlerini büyüterek kameraya bakmıştı. 'Kızım deden sana kızmamıştır. Gel yanına gidelim' diyerek ilerlemeye başlamıştı. Küçük kız kameranın önüne geçip yavaş yavaş ilerlemişti. 'Baba kızıma kızdın mı sen?' Diyerek yaşlı adam'a çevirmişti kamerayı. 'Ahh ben hiç küçük prensesime kızar mıyım? Hanimiş benim küçük prensesim?' Diyerek küçük kızı kucağına almıştı. 'Aaa buradaymış' diyerek yanağından öpmüştü."
Derin nefes alıp telefonu ters çevirip masaya bırakmıştım. Ayaklarımı sandaliyenin üzerine koyup bir kolumla sarmıştım. Şişeyi bitirdiğimde diyer boş şişelerin yanına bırakmıştım. Ayaklarımı sandaliyeden indirip ayağa kalkmıştım. Sendelendiğimde masaya tutunmuştum. Boynumu kıtlatıp derin nefes almıştım. Yavaş yavaş ilerleyip camdan duvara bakmıştım. Kayla ve ayperi endişeyle bana bakıyorlardı. Elimi enseme götürüp gülümsemiştim. Dudaklarımı dişleyip içeriye girmiştim. "Afra iyi misin?" Diyerek enişeyle bana bakmıştı. "O kadar darbeye sapa sağlamım! İyiyim" diyerek gülümsemiştim. "Güçlü durma ayaklarını bırak! Yıkıldın işte! Kendini güçlü göstermektende vazgeç!" Diyerek bağırmıştı ayperi. Gözlerine baktığımda ağlayarak dizlerinin üzerine çöküp bağıra bağıra ağlamaya başlamıştı. Yutkunmuştum. Derin nefes alıp gülümseyip başımı eyip ayperiye bakmıştım.
〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ SEVİYORUM! (SALANGHAE)
Short StoryBen teşekkür ederim. Herşey için çok sağolun. İyiki varsınız. Geçmişimi biliyorsunuz çoğu hüzünle dolu, gerçi hepsi hüzünle dolu orası ayrı bir konu. Ben sizinle bir çok şey öğrendim. Heycanı, gerçek mutluluğu, Aşk'ı, gerçekten gülmeyi öğrendim sizi...