Gece yüzümü yalamakla meşkülken bende kahkahalarla gülüyordum. Geceyi tutup üzerine çıkmıştım. Emekler şekilde durup bu sefer ben onun karnını gıdıklamaya başlamıştım. Elimi ısırdığında onu bırakıp ayağa kalkmıştım. "Anladım gıdıklanmaktan hoşlanmıyorsun" diyerek gülmüştüm. Oda havlayıp etrafımda dönmeye başlamıştı. Onu yakalayıp havaya kaldırıp kendi etrafımda dönmüştüm. Durduğumda geceyi yüzüme yaklaştırıp burunlarımızı birbirine sürtmüştüm. Yere uzanıp geceyi göğsüme yatırmıştım. Bir elimi başımın altına koyup diyer elimlede gecenin tüylerini okşamaya başlamıştım. "Hadi biraz uyuyalım" diyerek derin nefes almıştım. Gözlerimi kapatıp başımı yana doğru çevirmiştim. Gözlerimi açtığımda kaylanın bize doğru geldiğini görmüştüm. "Afra hanım burada işimiz bitti şimdi gidiyoruz" diyerek gülümsemişti. Geceyi kucağımdan indirip doğrulmuştum. "Oda bizimle gelebilir mi ?" Diyerek geceye bakmıştım. "Ah tabikide" diyerek ayakkabılarımı, kulaklığımı ve telefonumu alıp yanıma gelmişti. Ayağa kalkıp geceyi kucağıma almıştım. "Teşekkür ederim. Gecenin bizimle gelmesine izin verdiğin için" diyerek gülümsemiştim. "Gece?" Diyerek sorarcasına bakmıştı. "Gece bu ufaklığın adı" diyerek geceyi göstermiştim. "Ahh sorun değil. Hem onu çok sevmiş olman lazım. Baya bir eylendiniz" diyerek gülümsemişti. "Evet öyle denebilir" diyerek gecenin burnuna dokunmuştum. "Aslında gecenin annesi geceyi ve kardeşlerini doğurduktan sonra ölmüştü. Şurda ilerideki markettekiler bakıyordu ona. Diyer yavrulardan sadece gece hayatta kaldı. Hayatta kaldığı içinde ona Türkçede 'Şans' anlamına gelen 'gihoe' adını vermişlerdi. Ona gerçekten sahip olmak istiyorsan gidip o markettekilere sormalıyız" diyerek gülümsemişti. "Ahh sahibi varsa almama gerek yok" diyerek geceye bakmıştım. "O zaman merkete götürüp bırakalım onu" diyerek koluma girmişti. Başımla onaylamıştım. Sahilden çıkıp yola geçtiğimizde bir yere oturup ayağımdaki kumları temizlemiştim. Çorabımı ve ayakkabılarımı giydiğimde kulaklığımı alıp enseme takmıştım. Telefonumu cebime koyup geceyi kucağıma almıştım. Kayla ile beraber yolun karşısındaki market'e doğru ilerlemiştik. Markete geldiğimizde kasadaki çocuk hemen yanımıza gelip geceyi kucağımdan almıştı. Korece bir şeyler dediğinde anlamayarak ona bakmıştım. "Onu bulup getirdiğin için teşekkür etti" diyerek çevirmişti kayla. "Sorun olmadığını ve ona çok iyi bakmasını söyleyebilir misin?" Diyerek kaylaya bakmıştım. Başıyla onaylayıp korece çocuğa bir şeyler söylemişti. Çocuk başıyla onaylayıp içeriye girmişti. Kaylayla beraber marketten uzaklaşmıştık. "Bu gün çok güzel geçti. Şimdi napıcağız?" Diyerek kaylanın koluna girmiştim. "Şimdi de sütüdyoya gidip normal fotoğraf çekilicekler" diyerek derin nefes almıştı. Başımla onaylamıştım. Arabanın yanına geldiğimizde kayla binip yerine oturmuştu. Bende binip kapıyı kapatmıştım. Kulaklığımı takıp sevdiğim müziklerden birini açıp dinlemeye başlamıştım. Gözlerimi kapatmıştım.
~~~~~~~~~~
Gözlerimi açtığımda ayaklarımı kendime çekmiş başımıda ayaklarımın üzerine koymuş bir şekilde bulmuştum kendimi. Derin nefes alıp başımı kaldırmıştım. Ayağıma baktığımda kan vardı. Etrafa bakıp ehliyet kemerimi çözmüştüm. Arabanın kapısını açıp arabadan çıkmıştım. Başımın dönmesiyle elimi başıma koymuştum. Elime değen sıvıyla elimi başımdan çekip elime bakmıştım. Elimde kan vardı. Arabanın yan aynasından yüzüme bakmıştım. Kaşım yarılmıştı. "Afra hanım iyi misiniz?" Diyerek endişeyle yanıma gelen kaylaya bakmıştım. "Yaşıyorsun?" Diyerek kollarını tutmuştum. "Afra hanım kaşınız kanıyor. İyi misiniz?" Diyerek elini kaşıma götürmüştü. "Ben... ben bilmiyorum yani en son arabada uyumuştum sanırım sonra gözlerimi açtım ve etraf kan gölüydü. Bir sürü ölü beden vardı. Arabadan inip etrafta dolandım biraz. Sonra ölüler canlandı ve... ve bana saldırdılar. So...sonra gözlerimi açtım arabadaydım" Yere çöküp bir ayağımı uzatıp diyer ayağımı karnıma çekmiştim. Bir elimi anlıma koyup diyer elimi uzattığım ayağımın üzerine koymuştum. Kayla yanıma oturup yüzümü elleri arasına almıştı. "Kabus görmüşsünüz afra hanım. Hemen size pansuman aletlerini getireyim ve kaşınıza pansuman yapalım mikrop kapmasın" Yanımdan kalkıcağı sıra kolundan tutmuştum. "Lütfen gitme" Gözlerimden yaşlar düşmeye başlamıştı. "Tamam arabaya binelim" diyerek kolumdan tutup kalkmama yardım etmişti. Ayağa kalktığımda arabanın kapısını açıp beni bindirmişti. Kendiside yerine geçtiğinde arabanın torpidosunu açıp içinden ıslak mendil çıkartmıştı. Ayağımdaki ve ellerimdeki kanı silmişti. Ona doğru başımı yatırmıştım. Yeni ıslak mendil alıp yüzümdeki kanı silmişti. Başka ıslak mendil alıp kaşımdaki yaranın üzerine koymuştu. "Afra hanım iyi misiniz?" Diyerek endişeyle gözlerime bakmıştı. "İyiyim" diyerek elimi kaşımın üzerindeki elinin üzerine koymuştum. "Gruptakiler şimdi gelicek sizi bir hastaneye götürelim" diyerek elini çekip kaşım'a bakmıştı. "Çok mu kötü?" Diyerek gözlerine bakmıştım. "O kadar değil ama yinede bir gösterelim" diyerek gülümsemişti. Yavaşça başımla onaylamıştım. Arka kapı açıldığında dışarıya doğru bakmıştım. Grup üyeleri birer birer arabaya binmişlerdi. "Ben tutarım kayla sen rahat olabilirsin. Hem hastaneye gitmemize gerek yok. Eve gidip pansuman yaparım ben" diyerek yutkunmuştum. "Afra hanım hastaneye görünmeniz lazım. Yarınız biraz derin dikiş atmalılar" diyerek yüzümü çevirip kaşıma bakmıştı. "Kayla lütfen hastaneleri sevmiyorum. Hastaneye gitmemizede gerek yok" diyerek elini tutmuştum. "Üzgünüm ama hastaneye götürmem lazım sizi. Burada bize emanetsiniz" diyerek ehliyet kemerimi takmıştı. Gözlerimi kapatıp başımla onaylamıştım. Telefonumu çıkartıp Türkiye'deki doktorumu görüntülü aramıştım. "Afra hayırdır beni neden aradın?" Diyerek tek kaşını kaldırarak bakmıştı. "Bir şey sormak için aramıştım. Teoman abi" diyerek gözlerimi kaçırmıştım. "Afra niye yüzünün yarısını gösteriyorsun? Yoksa yine mi aynı şey oldu?" Diyerek gözlerime bakmıştı. Başımla onaylayıp yaralı olan kaşımı göstermiştim. "Ahh deli kız ahhh. Ben kaç defa diyeceğim sana dikkat et kendine diye. Nerdeysen hemen hastaneye gel!" Diyerek ellerini saçlarına geçirmişti. "Teoman abi ben koreye geldim sana söylemiştim ya" diyerek yüzüm düşmüştü. "Direk hastaneye git ve hastaneye gidince beni ara! Hastaneye gitmemezlikte yapma kafanı kırarım senin! Duydun mu beni?" Diyerek azarlamıştı. "Tamam" diyerek başımla onaylamıştım. Telefonu suratıma kapatmıştı. "O kimdi?" Diyerek bana bakmıştı kayla. "Türkiyedeki doktorum" diyerek telefonun ekranını kapatıp ayaklarımın üzerine koymuştum. "Ahh anladım. Hastaneye gidince konuşuruz" diyerek elimi tutmuştu. Kısa bir yolun ardından hastaneye gelmiştik. Ehliyet kemerimi çıkartıp kapıyı açmıştım. Arabadan inip kaylaya baktım. Arabadan inip kolumdan tutmuştu. Beraber hastaneye girmiştik. Kayla tekerlekli sandaliye getirip beni oturtmuştu. Telefonumu çıkartıp teoman abiyi aramıştım. "Hastaneye gittin mi?" Diyerek yüzüme bakmıştı. "Evet hastanedeyim şuanda" diyerek gözlerimi devirmiştim. "Hey sakin ol hastanede sana bir şey yapmıyacaklar ufaklık. Şimdi çevirmen varsa yanında telefonu ona ver ve bir doktorun yanına gidin" diyerek gülümsemişti. Kayla beni ilerletmeye başlamıştı. Bir doktorun yanına geldiğimizde doktora şaşkınca bakıyordum. "Çevirmen yanında mı?" Diyerek konuşmasıyla teoman abiye bakmıştım. Başımla onaylayıp telefonu kaylaya uzatmıştım. "Merhabalar. Öncelikle Afra'ya kesinlikle bir emar çekmeleri gerekiyor daha öncelerde beyin tranması geçirdiğinden emar kesinlikle çekilmeli. Emardan sonra eyer bir sorun yoksa kaşına dikiş atıp 12 saat boyunca uyumaması gerekiyor tedbir amaçlı. Bunu ordaki doktora çevirebilir misiniz?" sözleri bittiğinde kayla korece doktora bir şeyler anlatmıştı. Doktor başıyla onayladığında yutkunmuştum. "Yaa teoman abi olmaz öyle şey ben o emara girmem hayır" diyerek kaylanın elinden telefonu almıştım. "Beni sinirlendirme Afra! Ciddiyim ilk uçağa atlar oraya gelirim sonrasında ise kendin düşünürsün! Şimdi uslu bir kız ol ve emara gir!" Diyerek bağırdığında yüzümü düşürmüştüm.〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️〰️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ SEVİYORUM! (SALANGHAE)
NouvellesBen teşekkür ederim. Herşey için çok sağolun. İyiki varsınız. Geçmişimi biliyorsunuz çoğu hüzünle dolu, gerçi hepsi hüzünle dolu orası ayrı bir konu. Ben sizinle bir çok şey öğrendim. Heycanı, gerçek mutluluğu, Aşk'ı, gerçekten gülmeyi öğrendim sizi...