O yıl kış inanılmaz uzun sürmüştür.
Artık kuşların takati kalmamıştır. Hepsi sığınacak bir yer, yiyecek bir şey bulma uğraşındadır. Felaket gelip kapıyı çalmıştır.
Sonunda Kartal bütün kuşları olağanüstü bir toplantıya çağırır. Toplantıda yaşadıkları durumu herkesin gördüğünü ve bir şeyler yapılması gerektiğini söyler, "Yoksa sonumuz ölümdür" der.
Yapılması gereken bellidir. Güneşe giderek oradan bir parça ateş alıp, yeryüzünü ısıtmaktan başka çare yoktur.
Kartal, bu görevi kimin üstleneceğini sorar ve bir gönüllü var mı diye seslenir. Kuşların hiçbirinden ses çıkmaz.
Bu sefer tek tek sormaya başlar. Önce balıkçıla seslenir. Balıkçıl hiç oralı olmaz. "Siz gökyüzünün en tepelerinde süzülürsünüz ben de bataklıklarda yaşarım. Gagamı uzattığımda her zaman yiyecek bir şeyler bulurum. Valla ben o kadar yola gidemem." diyerek kestirip atar.
Kartal, Baykuş'a döner. Baykuş da benzer şekilde cevap verir. "Ben de gecelerin karanlık başınca ortalığa çıkarım. Karanlıklar benden sorulur, bu durumumu da değiştirmem mümkün değildir." der.
Arkasından sıra bülbüle gelmiştir. O da "Ben dünyanın en güzel sesli kuşuyum, bu kadar yol sesimi bozar, buna katlanamam." der.
Bütün kuşların bir bahanesi vardır. Kartal iyice umutsuzluğa kapılmıştır. Şimdi ne olacak diye kara kara düşünürken uzaktan "Ben giderim," diye ince bir ses gelir.
Bütün kuşlar sesin geldiği yere dönüp bakarlar. Hepsi şaşkındır.
Ben giderim diyen, bir avuç içi kadar küçük saka kuşudur. Saka ortaya çıkar, Kartal'ın karşısında durur. Kartal'da şaşkındır.
"Sakacığım sen çok küçüksün, tecrübesizsin, yolun uzun ve meşakkatli istersen bir daha düşün." diye onu uyarır.
Saka kararlıdır. Kartal sonunda yapacak başka bir şeyi de olmadığı için "Peki" demek zorunda kalır.
Saka kuşu da uçmaya başlar. Bütün kuşlar onun gökyüzüne yükselişini hayretle izlerler.
Saka uçar, uçar, uçar...
Güneşe yaklaştıkça tüyleri yanmaya başlamıştır. Sonunda güneşten bir parça ateş alır ve yeryüzüne inmeye başlar.
O indikçe yeryüzü ısınır, havalar güzelleşir, ağaçlar çiçek açar.
İşte o günden beri Saka kuşlarının ortaya çıkışı, ilkbaharın müjdecisi olur.
Çiçekleri açmış, ağaçlar çiçeğe durmuş, börtü böcek ayaklanmıştır.
Kuş arkadaşları Saka kuşunun bu fedakârlığı karşısında ne yapacaklarını bilemezler. Bütün tüylerinin yanmasına rağmen o arkadaşları için ateşi yeryüzüne getirmiştir. Bunun üzerine bütün kuşlar kendi gövdelerinden birer tüy kopartıp ona hediye ederler.
Saka kuşlarının rengârenk olmasının, gökkuşağını kanatlarında taşımasının nedeni de budur.
O hem kendisi hem bütün kuşlar âlemi için güneşe uçmuş, güneşten ateşi getirmiştir.
Gökkuşağı rengine bürünmesi de boşuna değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saka Kuşu (Askıda)
General FictionBir dedektiflik şirketinde çalışan Zeynep, daima işlerini tek başına halleden biriydi. Onlarca iş yapmış ve sadece kendi çalışmıştı. Hepsinin de başarıyla sonuçlanmasına sebep olmuştu. Fakat bir gün başka bir iş geldi ve bu sefer biriyle birlikte ç...