"Quae nocent docent."
"Yaralayan şeyler öğreticidir."❝
🎵 Can Bonomo - Yine Karşılaşırsak
🧡 Hoş geldiniz, Keyifli Okumalar
❝
"3 sene önce"
-Zeynep & Şule-
°17.45
"Yani aslında sen takıldın peşime." diyerek omuzlarımı silktim. Ben dememiştim gel diye. Belki ima etmiştim ama net bir şekilde gel dememiştim.
"Zeyno, sen deli misin? Yoksa amacın beni mi delirtmek?" dedi Şule ellerini iki yana kaldırarak. Aynı zamanda da bacağını karın içinden çekip, adım atmaya çalışıyordu. Bacağını çünkü dizinin üstüne kadar karın içindeydi.
"Niye soruyorsam? O masum kedi bakışlarınla bana bakıp, imalı imalı konuşarak anlattın ne varsa. O halinden sonra birde gelmeyecek miydim? Utanmadan peşime sen takıldın diyorsun." hırsla gözlerini bana çevirdi.
Arkamdan, üç beş adım geriden geliyordu. Bu komik manzarayı izlemek için ona dönmüştüm. Dudaklarım sıkıca birbirine bastırılmıştı ve gülmemek için baya kenetlenmeye çalışıyorlardı.
"Gülme." Şule gözleri alev alev bana bakıyordu. Sinirlenmişti.
"Gülmüyorum." eldivenli elimle ağzımı kapadım ve kaşlarımı kaldırdım. Şule bana sabır dilenir gibi baktı sonra karın içinde bana doğru gelmeye devam etti. Tam böyle iki adım atmıştı ki bacağını saplandığı yerden çıkaramadı ve dengesini sağlayamadan yüzüstü karın içine gömüldü.
O an tutmaya çalıştığım tüm kahkaham büyük bir gürültüyle dışarı taştı. Öyle ki gülme sonucu bende ağır sırt çantam sayesinde geri çekilmiş ve popomun üstüne düşmüştüm. Fakat hala delicesine kahkaha atıyordum.
Şule çığlık atarak başını karların arasından kaldırdı ve sağa sola salladı. Tüm yüzü, üstü başı her yeri karlarla kaplanmıştı.
Deliriyordu sinirden. Eminim içinden bana da küfürlerinden bağışlıyordu.
Sonra birden kendini tutamadı ve ağlamaya başladı. Ağlarken de söyleniyordu.
"Ben böyle olacağını düşünmemiştim. Daha eve bile gidemedik. Sanıyordum ki o sosyal medyada gördüğümüz fotoğraflar gibi olacak. Olmadı. Daha şimdiden her yerim ıslandı. Çok seviyorum karı ama baksana ne hale geldim. Ipıslağım." diye bana sitem etti.
Kahkaham durmuştu ama gülüşüm hala yüzümden silinmemişti. Oturmuş Şule'nin sızlanmasını dinliyordum.
Aslında eve varabilseydik bu şekilde huysuzlanmayacak ve acayip mutlu olacaktı ama işte Rize'de yoğun kar yağışı vardı. Birde biz köye çıkmaya çalışıyorduk.
Arabayla anca köyün camisine kadar gelebilmiştik. Camiden sonrası iyice köy yollarına döndüğü için karları temizlememişlerdi. Herkes buradan sonra yayan yoluna devam ediyordu. Onlar alışıktı. Ben de alışıktım fakat Şule buna alışık değildi. Ayrıca küçücük olduğu için sürekli kara saplanıyor ve ilerleyemiyordu.
Yerimden kalkarak üstümdeki karları silkeledim ve Şule'ye doğru ilerledim. Önüne geldiğimde ilk önce sırtındaki çantasını aldım. Sonrada bir kolunu sıkıca tutup, Şule'yi ayağa kaldırdım.
Gözleri, burnunun ucu ve elmacık kemikleri kıpkırmızı olmuştu. Öyle sevimliydi ki.
Yüzümdeki gülümseme ile, "Çantanı ben alayım. Sen de koluma gir yavaşça beraber gidelim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saka Kuşu (Askıda)
Fiction généraleBir dedektiflik şirketinde çalışan Zeynep, daima işlerini tek başına halleden biriydi. Onlarca iş yapmış ve sadece kendi çalışmıştı. Hepsinin de başarıyla sonuçlanmasına sebep olmuştu. Fakat bir gün başka bir iş geldi ve bu sefer biriyle birlikte ç...