Omnia mutantur, nihil interit ~
-Latince olan bu deyişin anlamı "her şey değişir ama hiçbir şey yok olmaz." demektir.-
Aynı hayat gibi ~
❝
🎵 Gripin - Beş
🧡 Hoş geldiniz, keyifli okumalar
❝
Odasına girdiğimizde, "Bir şeyler içer misiniz?" diye sordu Bülent.
Ben masanın karşısındaki tekli koltuğa otururken, "Hayır, teşekkürler." dedim Fırat ise, "Bir çay alırım." diyerek tam karşımdaki tekli koltuğa oturdu. Çayı çok seviyordu anladığım kadarıyla. Tebessüm ettim. Rizeli olan bendim ama benden çok çay içiyordu.
Fırat, tebessümümü gördüğünde ne oldu der gibi kafasını salladı.
Omuzlarımı kaldırıp indirdim ve Bülent'e döndüm. O da masasına oturmuş telefondan içecekleri söylüyordu.
Telefonu kapattığında Bülent, Fırat'a döndü.
Ben hemen "Kadir Çetiner." diye takdim ettim. "Burada kullanacağı isim."
Bülent, "Memnun oldum, Kadir." dediğinde Fırat sadece "Ben de." dedi.
"Konuya girmem gerekirse genel olarak zaten amacı biliyorsunuz." diyerek kafasını bana çevirdi.
O sırada kapı çalmış ve içeri elinde tepsiyle Bülent'in asistanı girmişti. İçecekleri verdikten sonra vakit kaybetmeden çıkmıştı.
Önceki sözüne cevaben, "Evet, Nermin hanım tam olarak istediklerini söyledi." dedim ve Fırat'a baktım. O da bana dönmüştü. "Biz de çabucak halledip işi bitirmek istiyoruz."
"O halde ben sizi hemen görev yerlerinize götüreyim. Başlayın." dedi. Fırat çayını yudumlarken "Siz ne kadar süredir burada çalışıyorsunuz?" diye merakla sordu.
"Geçtiğimiz ay 9. yılımı doldurdum." diyerek kahvesinden bir yudum aldı.
"Baya memnunsunuz sanırım işinizden?" diye başka bir soru yöneltti Fırat. Bu soruları neden soruyordu? İhtiyacımız yoktu bu tarz bilgilere. Yine de bir şey söylemeyip, bu soruların nereye varacağını ilgiyle takip ettim.
"Gayet tabi. 9 senemi verdiğim bir şirket sonuçta." elinde tuttuğu kalemi parmaklarının arasında çevirmeye başlamıştı.
Çayına uzanırken, "Ne bileyim. Bu kadar uzun süre çalışınca sorunlarınız olabilir diye düşündüm." dedi Fırat. Neyin peşindeydi? Anlayamaz bir ifadeyle yüzüne bakmaya başladım. Bakışlarımı hissetmiş olacak ki bana döndü. Gözlerini gözlerime değdirip, bekledi. Gözlerimi kıstım ve dikkatlice baktım. Tavrından hiçbir şey anlayamıyordum.
Kafamı çevirdiğim gibi Bülent, "Yani.. her çalışanın ufak tefek sorunları daima olur. Bunlar çok normal şeyler." diyerek elindeki kalemi daha hızlı çevirmeye başladı. Sanki biraz gergin gibiydi. Gözlerini kaçırıyor. Ara ara ensesini kaşıyor ve devamlı kalemi parmaklarında çeviriyordu. Sorunlar normaldi fakat Bülent'in bu hali hiç normal değildi.
Bu konu üstünde daha fazla durmamak için, "Bülent, hadi bizi görev yerimize götür. Bir an önce ortama ayak uyduralım." dedim.
"Tamam. Hadi çıkalım." dediği anda Fırat ayaklandı ve beklemeden kapıya yürümeye başladı. Şoför olmaya dünden razıydı sanırım ama ben değildim. Şimdi kim bilir sekreterim diye nasıl işler çıkaracaklardı önüme. Hem o işleri halletmeye çalışıp hem de kendi işimi yürütmek baya zorlu olacaktı. Ayrıca kimseyi şüphelendirmemek gerekiyordu. Erdem Duman'a şirkette ben yakın olacaktım, Fırat ise gittiği yerlerde. Şoförü olması her gittiği yerden haber almamızı ve belki de kanıtları çabucak toparlamamızı sağlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saka Kuşu (Askıda)
Narrativa generaleBir dedektiflik şirketinde çalışan Zeynep, daima işlerini tek başına halleden biriydi. Onlarca iş yapmış ve sadece kendi çalışmıştı. Hepsinin de başarıyla sonuçlanmasına sebep olmuştu. Fakat bir gün başka bir iş geldi ve bu sefer biriyle birlikte ç...