18. Bölüm - Peşin Hüküm

713 55 19
                                    

Benim aklım fikrim sende,
senin gelişinde,
seni ne zaman göreceğim de,
seni nasıl göreceğim de,
beni görür görmez ne diyeceğinde...
~Nazım Hikmet

🎵 Robin Spielberg - Winter Sonata

Öncelikler herkese merhaba 🙋🏻‍♀️
Resmen 18. Bölüme geldiğimize inanamıyorum.. yani bilmiyorum hep yazarken sanki olmayacak, devam edemeyecek gibi hissediyordum fakat bakar mısınız? 18 bölüm olmuş.. tamam belki size az geliyor olabilir ama ben bunu kendim için baya bir gelişme olarak görüyorum 😂 bu zamana kadar okuduğunuz için teşekkür ederim... bilmiyorum ilerleyen zamanlarda neler olacak ama benimle birlikte ilerlediğiniz için mutluyum 🧡

Tekrar teşekkürler ve sizi bölüme yönlendiriyorum...

Aaa bir de karakterler, ilerleyiş ne bileyim hoşunuza giden-gitmeyen ne varsa aklınıza gelen bir şey olursa lütfen yazın...

🧡 Hoş geldiniz, Keyifli Okumalar

İçimde kopan feryadın dışarıdan bir karşılığı yoktu. Tek bir harf veya yüzlerce, binlerce kelime hiçbiri içimdeki feryadı anlatmaya yetmeyecekti. Feryadım dilsizdi.

Bangır bangır bağıran düşüncelerimle kalbim yarışıyor gibiydi.

Gözlerim hala odağında Sinan'ı tutuyordu. Ne işi vardı burada? Buna nasıl cesaret etmişti? Nasıl gelebilirdi buraya?

Elimi tutan Fırat'ın elini tırnaklarımı geçirerek sıkıyordum. Gerginliğimi hissetti. Belki de ben öyle düşündüm. Fakat sonra dikkatimi ona vermem için boşta olan elini yanağıma yasladı.

Başımı kendisine çevirdi. "Ne oldu?" diye fısıltıyla sorarken, gözleri yüzümü tarıyordu.

Bir an ona söyleyip, söylememek konusunda kararsız kaldım. Gözlerine baktım. Ardından bu düşünceyi kafamdan sildim. Çünkü Fırat'a da güvenemezdim. O da bana yalan söylemişti.

Sonra anneme döndüm. Yanımda oturan annem dikkatle bakışlarını kapıdaki Sinan'a dikmişti. Onu tanımıyordu. Hiç bahsetmemiştim. İyi ki bahsetmemiştim. Annemi göndermem gerekiyordu.

"Anne, ilacım ve terapi hakkında doktorla ayrıntılı bir şekilde konuşur musun? Ben durumu tam anlayamadım. İstersen gidip, evde de dinlenebilirsin. Yorgun görünüyorsun." Saçmalayarak konuşuyordum ama gitmeliydi.

"Yok kızım. Gitmem. Seni bırakamam." elini omzuna koyup, sıvazlayarak konuştu.

"Şule yanımda. Merak etme."

Şule'de aynı şekilde durumu anlayıp, bana destek çıkınca annem mecbur kabul etti. Beni öptü. Diğerlerine selam verip, eşyalarını alarak odadan çıktı.

Ardından hiç vakit kaybetmeden Şule kapının önünde duran Sinan'a doğru ilerleyip, "Senin burada ne işin var?" diye sert bir şekilde sordu.

Benim bakışlarım da Sinan'a çevrildi. Ne cevap vereceğini merak ediyordum.

Elinde tuttuğu çiçekleri sallayarak, "Ziyarete geldim." diye cevapladı. "Başına gelenleri duydum."

Şule, ellerine beline dayadı. Buna inanmamıştı. Duruşundan belliydi. Sinan'ın bana üniversite zamanı neler çektirdiğini, nasıl bir takıntı da olduğunu çok iyi bildiğinden kapıdan daha fazla bana doğru ilerlemesini engelleyecekti.

"Nerden duydun?"

"Duydum işte. Önemli olan bu mu?" elini burnuna sürtüp, derin bir nefes çekti.

Saka Kuşu (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin