23

652 44 2
                                    

Merhabaa :) 2K olmuşuz teşekkürler. Tabiki oy sınırı falan koymuyorum ama oylayıp yorum yaparsanız mutlu olurum.

***

"1. Kural: hoşlandığını inkar etme."

Kitaplığımı karıştırarak, engin tecrübeleriyle beni aydınlatan Ömer'i izliyordum. Ayrıca inkar ettiğim falan yoktu. Herkes birilerinden hoşlanabilirdi.

Bu 2 gün içinde bilinmeyenle olan mesajlarımızı okumuştum. Gerçekten güzel vakitler geçirmiştik. Yahu ben o çocukla okula bile gitmiştim. Kim olduğunu bilmesemde onun oynadığı bir maçı izlemiştim. Onun için manevi değeri olan bir ip vermişti bana. Belki de beni gerçekten sevmişti. Aslında ben de onu sevebilirdim. Ama bir şeyler yanlış gitmişti işte. Aklım karışmıştı.

Sanırım Ömer'in tavsiyesine uyacaktım. Ona mesaj atacaktım. Eğer buluşmak isterse yanına gidecek ve arkadaşı olarak ondan özür dileyecektim.

"2. Kural: aklında belli belirsiz şeyler kalmamalı."

Ömer, yüzüne mal mal baktığımı farkettiğinde gözlerini devirerek çalışma masamın yanındaki sandalyeye oturdu.

"Bilinmeyen diyorum. Bul o çocuğu ve herşeyi açığa kavuştur."

"Tamam bunu bende istiyorum ama ona ne diyeceğim?"

"Başka birinden hoşlanıyorsun Dolunay. Bilinmeyen, ona karşılık vermeyeceğini biliyor olmalı."

Bıkkınlıkla kendimi yatağa devirdim. Ona yazmaya çekiniyordum. Ama yazacaktım. Sonrasında... sonrasını bilmiyorum.

Başımı yan tarafıma eğerek masanın üstündeki telefonuma bakmaya başladım.

Hadi Dolunay yap şunu.

***

Dolunay: Selam

B'nin çevrimiçi oluşunu gördükten sonra yazmaya devam ettim.

Dolunay: Seninle konuşmam gerekiyor.

Mesajlar bir süre mavi tik olarak kaldı.

B yazıyor...

B: Peki.

B: Dinliyorum.

Dolunay: Bak ben seni gerçekten kırdım.

Dolunay: Özür dilerim.

B yazıyor..

Çevrimiçi

B yazıyor..

Gerçekten kırmıştım.

B: Önemli değil, başkasından hoşlanman senin suçun değildi.

Dolunay: Olsun, yinede üzgünüm.

Dolunay: Eğer senin içinde sıkıntı olmayacaksa seni görmek istiyorum.

Dolunay: Hem aramızda gizli saklı kalsın istemiyorum, hem de haklısın.

Dolunay: Seni merak ediyorum.

Yazmadı. Sadece bir süre ekrana baktı. Bir ara çevrimdışı oldu. 5 dakika sonra tekrar girdi ve yazmaya başladı.

B: Tamam.

B: Karşına çıkacağım.

***

Haftasonu Ömer'le birlikte olduğum için hızlı geçmişti. Ayrıca şimdilik burada olacağını bilmek beni mutlu ediyordu. Ailesi uzun süreliğine yurt dışına çıkmıştı ve Mersin'de okuduğu okulundan kaydını aldırıp burada bir okula gidecekti. Tercihimiz tabiki aynı okulda olmaktı.

Ayakkabılıktan beyaz vanslarımı alarak giymeye çalışıyordum ki Ömer'in uykulu sesini duydum.

"Bol şans minik ay."

Bugün bilinmeyeni görecektim.

"Sen ancak yattığın yerden şans dile zaten Ömer."

Komik bir ifadeyle kaşlarını çattı. "Ne oldu şimdi be?"

"Ay bilmiyorum stresliyim."

Yanıma gelerek yanaklarımı sıkmaya başladı.

"B denen şahıs karşına çıkacağı için mi yoksa sevdiğin çocukla ilgili ne yapacağını bilmediğinden mi?" Sonra cevabımı beklemeden devam etti.

"Tamam şimdilik cevap verme. En azından bugün bir şeyler açığa kavuşacak. Belki de geldiğinde herşey tatlıya bağlanmış olur." dedi gülümseyerek.

Umarım..

Merdivenleri hareketli bir şekilde inerek dış kapıdan çıktım. Giderken B ile oturduğumuz bankı görünce bir süre oraya baktım ve yoluma devam ettim.

Okula gelip Beril'i gördüğümde ise düşündüğüm tek şey şuydu.

Ben artık yaşayan bir ölüydüm.

Ona bilinmeyenden bahsetmemiştim.

Daha önemlisi kuzenini sevdiğimi bile bilmiyordu.

Sanki aklımı okuyacakmış gibi tedirginlikle baktım. Yüzüm bile kızarmış olabilirdi. Bize doğru yaklaşan Bulut'u görünce iyiden iyiye kızardığımı hissettim. Beril'e sınıfa geçeceğimi söyleyerek resmen kaçtım.

Başımı sıraya koyarak derin bir nefes aldım. Bilinmeyeni okul çıkışı görecektim. Kalbime baskı uygulayan hissi yok saymak mümkün değildi. Bilmiyorum.

Belki de sadece ilk iki dersimiz coğrafya olduğu içindi.

Dolunay | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin