Kapüşonumu hafif ıslak olan saçlarımın üstüne çekerek önümdeki gri arabaya doğru yürüdüm. Altımda belime bol gelen bir pantolon, üstümde ise lila renginde bir sweat vardı.
Kapıyı yavaşça açıp arabaya bindiğimde küçük bir köpek yavrusuna benzediğime emindim. Soğuk ellerim, sıcak parmaklar tarafından avuçlandığında dudaklarım kıvrıldı.
"Üşümüşsün. Ne diye evin önünden almadım ki seni?"
Ellerimi sıcak nefesiyle ısıtmaya çalışırken nasıl izlenilesi durduğundan haberi olmayan sevdiğimin saçlarını karıştırdım. Bunu yapmak çok hoşuma gidiyordu. Aslında onunla olan her şey başlı başına hoştu.
"Saçlarıma dokunman benimde hoşuma gidiyor ama önce ısınsan daha iyi olacak. Ellerini buraya tut hadi."
Bunları söylerken gülmemeye çalışan Bulut'a hayranlıkla bakıyordum. Eskiden sıradan olan hayatım şimdilerde romantik roman gibiydi ve bundan rahatsız değildim. Söylediği yere ellerimi tuttuğumda sıcak hava hem ellerimi hemde içimi ısıttı.
Bulut derin bir nefes alarak arkasına yaslandığında yüzümü ona çevirdim. İfadesi huzurlu ve tatlıydı.
"Ne oldu?" dedim gülerek.
"Daha ne olsun? Sen yanımdasın."
Yanındayım. Hep olacağım.
"Yanındayken nasıl hissediyorum biliyor musun?" diye sorduğumda sırtını dikleştirerek tüm dikkatini bana verdi. Onun bu kısa heyecanı bile beni mutlu ediyordu.
"Hiçbir şey yapmama gerek yokmuş gibi.. Sadece yanında otursam bile sana olan sevgim bir şekilde artıyor. Hiç konuşmasakta hep konuşuyoruz gibi."
Sözlerimi dinledikten sonra başını inceden çiseleyen yağmura çevirdi.
"Hiç konuşmasakta hep konuşuyoruz gibi. Fransa'dayken bunu çok hissettim. Yanımda değildin ama sevgin hep benimleydi. Belki de bunun için çok şanslıyım. Gözümden uzak olsa da kalbimden hiç gitmeyen birine aşığım."
Kalp var bende ama deme öyle.
Bulut arabanın içini dolduracak büyük bir kahkaha attığında aşık beynimin etkisiyle kelimeleri dışımdan söylediğimi yeni anlamıştım. Başımı utanarak cam kenarına çevirdiğimde Bulut'un müzik gibi gelen gülüşü yağmur sesine karışıyordu.
"Bende de kalp var. İçinde minik bir ay parçası var."
Yüzümü tekrardan ona çevirerek uzunca kahve gözlerine baktım. Bazı büyülü anlar olurdu ya, kalbin yerinden çıkacak gibi atar, bedenin olduğu yere yığılacak gibi olurdu. Küçük bir gülümseme bile başını döndürebilirdi.
Yüzüme yaklaşan sıcak nefes bedenimi kaplarken önüme düşen bir tutam saçı geriye itecek güçte değildim. Bulut'un yüzü yanıma yaklaşırken sadece bekledim. Ama beklediğim şey olmadı. Belki de bayılma ihtimalime karşı kader bana bir iyilik yapmıştı. Yumuşak dudağı kirpiklerime değerken huzurla doluydum.
Genç erkek yüzünü kızın yüzünden uzaklaştırırken farkında olmadan gülümsüyordu.
Kızın kalbi her zamanki ritminin dışındaydı. Bu minik dokunuşun etkisi yanaklarına yansımıştı.
İkiside birbirlerine gülümserken akıllarından geçen tek şey dışarıya çıkıp deli gibi ıslanmaktı.
Zira arabanın içi iki aşığın sevgisiyle yakıcı bir hale bürünmüştü.Sıcaklığıyla kış mevsimini bile ısıtabilecek tek şey sevgiydi belki de..
°
°
°
°
Nasıl oldu bilmiyorum ama burada bitirmek istedim.
Bulut ve Dolunay'ın sade ve sevimli sevgilerini özleyeceğim.
Destek olan herkese tesekkür ederim.
Sizi seviyorum ☆
