Bölüm 26:Rüya

1.2K 101 9
                                    

01.04.2020

Melis'ten:

Gece telefona gelen bildirimle uyandım. Aslı'nın kalktığını fark etsemde çaktırmadım. O çıktığında hemen hazırlanıp peşinden çıktım.

Çokta ışığı olmayan sokaklarda ilerliyordu. Gizlice ilerlemeye devam ettim. Bir ormanlığa girdiğinde gözden kaybettim.

"Hayır ya." İlk günden dayanamamış olamazdı değil mi?

Bir süre beklemeye devam ettim. Gelmeyeceğini hissettiğimde gidecektim ki ayak sesi duydum. Ağaçlardan birin arkasına sakladım. Aslı'ydı gelen. Gülümsüyordu. Bu kadar kısa sürede yapılır mı? Yapılmaz ya. Aslı ilerlerken peşinden gittim. Bi çocuk Aslı'ya seslendi. Çok yakında olmadığım için duyamıyordum. Tam yaklaşmak için hamle yaptım ki. Çocuk Aslı'ya silah doğrulttu. Aslı sakinleştirmek ister gibi ellerini hareket ettiriyordu. Ama nafile. Çocuk ateş ettiğinde Aslı yere düştü.

''Aslı!'' Koşarak yanına yaklaştığımda çocuk silahını bana çevirdi.

''Sen kimsin? Uzak dur ondan. Yaklaşma acımam.'' Umursamayıp Aslı'ya yanaştığımda bir el silah sesi daha duydum. Refleksle gözlerimi kapattığımda çocuk yerdeydi. Aslı'ya döndüm elinde silah vardı. O mu vurmuştu. Hem de bu halde. Koşup başını dizlerime koydum.

''Aslı kapama gözlerini. Lütfen...Aslı!'' gözleri mayışırken gülümsedi. Kanlı eliyle yanağımı tuttu.

''Ölürken son gördüğüm kişi sen olacaksın. Daha mutlu ölemezdim. '' Gözyaşlarım boşalırken bağırdım.

''Salak salak konuşma. Ölmeyeceksin!'' Ellerim titriyordu. Ve kucağımdaki beden de... Gözleri kapandığında kafasını kafamın altına yerleştirdim. ''Seni yeni bulmuşken kaybedemem. ''dedim mırıldanarak.

''Aslı?'' Kalabalık bi erkek grubu yanıma geldiğinde bağırdım.

''Ambulansı arayın ne olur?'' Esmer çocuk yanıma gelip çöktü. Kumral olansa telaşla ambulansı arıyordu.

''Aslı uyan... Bak ben geldim.'' Hırkasını çıkarıp Aslı'nın yarasına bastı. ''Gitmeyeceksin. İzin vermem.''

''Kerem geliyorlar aradım.''

''Acele etsinler Burak, söyle.''

''Ben ne yapabilirim oğlum.'' Telaşla etraftaki çocuklarda Aslı'nın yanında diz çöktü. Kaşlarımı çattım. Kim bunlar?

Ambulans geldiğinde beni ayırmaya çalıştılar.

''Kardeşim lütfen bırak. Ölecek.'' Dedi Burak. Aslı'yı bıraktığımda hüngür hüngür ağlamaya başladım. Kerem ambulansa bindiğinde Burak bana sarıldı. ''Ona bir şey olmayacak. Daha beterlerini atlattı. ''Dedi sesi titreyerek.

Aslı'dan:

''Ölüm insanlar için gerçekten kurtuluş mudur dede?''

''Bunu düşünmek için çok gençsin Aslı.'' Dedemi tutan elime baktım. Küçülmüştüm.

''Ama çok yoruldum. Seninle gelebilir miyim?'' Elimi bırakıp diz çöktü. Aynı boydaydık.

''Bir gün geleceksin ama o gün bugün değil.'' Alnıma öpücük bıraktı.

''Ben senden ayrılmak istemiyorum. '' Gülümsedi.

''Geldiğin zaman sonsuza kadar beraber olacağız.''

''Söz mü?''

''Söz. Ama şimdi seni bekleyenleri üzme. '' Beni bir kapıya doğru gönderdiğinde birden arkamı döndüm.

''Babaannem seni çok özledi.'' Gülümsedi.

''Ona söyle. Onu izliyorum her an.'' Ve kayboldu. Ellerime baktım. Büyümüştüm ve artık beyaz bir yerde beyaz kıyafetli değildim. Siyah bir yerde siyah bir kıyafete sahiptim. Ellerim kanlıydı. Kanın geldiği yere göğsüme baktım boştu.

''Üzgümüm Aslı.''

''Deniz.'' Elinde kalbimi tutuyordu. Avcundaki kalbi sıktıkça canım yanıyordu. Diz çöktüm.

''Ama doğru kişi ben değilim. '' Kalbimi avuçlarıma bıraktı. Yaralı bir şekilde...Parti günü olduğu gibi... ''Onu doğru kişiye ver.'' Deyip arkamı gösterdi. Yine bir kapı vardı. Kapıya yaklaştım Melis duruyordu.

''Melis.''

''Doğru kişi o.'' Arkama baktığımda Deniz yoktu. Kapıdan girmeye çalışıyordum. Sesleri duyuyordum. Melis'in Kerem'in, Burak'ın sesini...

****

Kerem'den:

Ambulansta Aslı'ya yapılanları izlerken Aslı'nın sesini duydum.

''Melis...'' Yaklaştığımda kadın beni durdurdu.

''Lütfen yaklaşmayın.'' Kafa salladım. Telefonu çıkardım. Mert'in numarasına tıkladım.

Mert'ten:

Gece uykumun en güzel yerinde çalan telefonumla uyandım. Tabi haliyle Kemal de.

Kerem arıyor... Gülümsedim.

''Ne o bu saa-''

''Mert, Aslı ölüyor.'' Dilim kitlendi. Hiçbir şey söyleyemedim. ''Mert orda mısın? Mert!'' Kemal telefonu elimden alıp beni oturttu.

''Kerem ne dedin ço-'' bana baktı. ''Ne demek Aslı ölüyor lan? Kız içerde yatıyor.'' Kemal'in bağırtısına Cansu gelmişti.

''Ne oldu?''

''Aslı'yı vurmuşlar. '' Cansu ne yapacağını bilmeden dolaşıyordu.

''M-Melis'in duymaması lazım.'' İçeri gitti. Koşarak geldi. ''Melis yok.''

''Kerem, sen ne biliyon lan Melis'i? '' dudaklarını ıslattı. ''Aslı'nın yanındaydı ne demek?''

''Bi şey olmuş mu?''

''İyiymiş.'' Telefonu kapattı.

''Kemal nerdeymiş?''

''Gitmemiz lazım. '' Hızla kıyafetlerini giyerken ben de üzerimi giyinmeye başladım.

Hazırlandıktan sonra hepimiz koşarak çıktık.

****

Hastaneye geldiğimizde Melis kanlı bir şekilde koridorda oturuyordu. Aslı'nın arkadaşları da yanında... Önünde çöktüm.

''Melis iyi misin?'' Gözleri yaşlı bir şekilde bana baktı. ''O iyi mi?''

''Bilmiyorum... hiçbir şey söylemiyorlar...'' Yutkunup yere baktı. Sarıldım.

''O iyi olacak tamam mı? Seni böyle sümüklü görürse beğenmez bak. '' dediğimde ağlarken gülümsedi. Kemal'e baktım. Sırtını duvara yaslamış çökmüştü. Yüzünü kapatıyordu. Yanına gidip çöktüm.

''Ona bir şey olmaz değil mi?'' dedi en masum sesiyle. Burukça gülümsedim.

''Onu benden daha uzun süredir tanıyorsun. Ne zaman pes etti?''

''Şimdi... Mert, Aslı benim gördüğüm en hızlı silah çeken insan... İstese engel olurdu. Ama engel olmadı... Pes etti. '' ağlamaya başladı. Burnumu çekip sarıldım.

''Şşş. Tamam.'' Onları teselli etmeye çalışıyordum ama benim içimde ne fırtınalar kopuyordu... O benim en yakın arkadaşımdı. Sırdaşımdı... Beni en çok koruyan kollayandı o... Kardeşimdi o benim. Ya gerçekten pes ettiyse?

~~~~

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın <3

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin