19.05.2020 (Mavi gözlü bir devin yeni bir devre adım atması :))
Aslı'dan:
Şirkette yapılan toplantının ardından odama girdiğimde ceketimi çıkarıp koltuğa astım. Kapı çaldığında Hasan Amcamı görmemle gülümsedim. Beni buralara kadar getiren adam... Artık babamdan farksızdı.
"Müsait misin?" Dediğinde kafa salladım. Kapıyı kapatıp masamın önündeki koltuğa oturdu.
"Bir şeyler içmek ister misin?" Dediğimde kafasını olumsuz manada salladı.
"Daha önemli işlerimiz var." Onayladım. "Duymuşsundur zaten." Dişlerimi sıktım.
"Evet."
"Güvenliği arttırmamız gerekiyor. O gerizekalı babasına düşkün. İntikamını almak için kendini yırtar. Ama sen ondan daha delisin." Dediğinde kafamı olumsuz manada salladım.
"Artık değilim. Kaybedeceklerimin sayısı arttı." Kafa salladı.
"Ebeveyn olmak böyle bir şey. Napıyor ufaklıklar?"
"Arda aynı. Derslerine odaklı..." dediğimde gülümsedi.
"Peki Asena?"
"O eşek sıpası uyum sağlamıyor. Geçen neden aferin denilmesine ihtiyaç duyuluyor onu tartışıyorduk. Allah'tan Deniz çözdü." Güldü. "Kendimden daha akıllı birini dünyaya getirdi Melis. Kızgınım ona." Kafa sallayarak bana baktı. "Velet dört buçuk yaşında felsefe yapıyor. O ne? Neden böyle? Sürekli sorular."
"Bir ara bize yemeğe gelin. Özledim ufaklıkları."
"Arda gelir de bizim velet gelmez." Kapı açıldığında Melis ve Asena geldi.
"Bak bana yine velet diyor." Dediğinde Melis gözlerini belertip kapıyı kapattı.
"Benim davam var da Asena seninle kalsa sıkıntı olur mu?" Kafamı olumsuz manada salladım.
"Asena!"
"Dede!!" Koşup hemen Hasan amcama sarıldığında gülümsedim.
"Ben çıkıyorum aşkım." Deyip Asena'nın yanağını öptüğünde velet bana dil çıkardı. Bak ya. Bir de aşkım diyor şuna. Odadan çıktığında Asena Hasan amcanın kucağından inip odayı gezmeye başladı.
"Odan hiç güzel değil." Gözlerimi kıstım. "Ben Arda değilim. Gözünüzü kısmandan korkmuyorum." Lan.
"Niye beğenmedin?" Diyen Hasan amcama döndü.
"Çok iç karartıcı." Hele velede bak hele. "Yani burda nasıl çizim yapıyorsun anlamıyorum." Yaşına göre öyle güzel konuşuyordu ki. İlk kelimesini kundakta etmesinden belliydi. "İnsana burda ilham gelmez."
"Sen ilhamın ne demek olduğunu biliyor musun-"
"Yeni bir şey üretmek ya da olan bir şeyi geliştirmek için akla gelen fikir veya düşünce." Ağzım açık baktığımda Hasan amca göbeği sallana sallana kahkaha attı. Hasan amcanın önündeki koltuğa çıktığında çantasını açtı. İçinden bir kutu çıkardı. "Sana annemle kek yaptık." Dediğinde yumuşadım. Al işte ben buna nasıl kızayım şimdi? Gülümseyip aldım. Çatalı bana ve Hasan amcama verdiğinde gülüyordu. Masmavi gözleri parıl parıldı. İşte bu güne kadar yaşadığım çileyi o gün neden çektiğimi anladım.
Kek bittikten sonra Asena'ya teşekkür ettim.
"Beğendin mi gerçekten?" Kafa salladım.
"Çok güzel olmuş eline sağlık."
"Annemle Deniz teyzem yaptı. Biliyor musun dede? Beraber çok güzel yemek yapıyorlar. Geçen gün kurabiyelere insan şeklini verdiler. Tabi pek benzemedi ama çok lezzetliydi." Güldü. "Anne?"
"Hm."
"Bir gün benimde Deniz teyzem gibi arkadaşım olur mu? Annemle çok iyi anlaşıyorlar."
"Olur inşallah." Dediğimde kabını kapatıp çantasına koydu.
***
Akşam Mert'in eve gittiğini öğrendiğim için Asena'yı şoförümle eve gönderdim. Çantamı aldıktan sonra odadan çıkacaktım ki Deniz içeri girdi.
"Babalık." Gülümsedim.
"Kaç yaşına geldik be Deniz. Hala babalık." Omuz silkti.
"Asena'yı göndermişsin. Arabasız kalma diye gelip alayım dedim."
"İyi yapmışsın." Odadan çıkarken konuşmaya devam ettik.
"Seni de anlamıyorum. Koca şirketin yöneticisisin. Hala bir arabayla duruyorsun."
"İsrafa gerek yok. Hem arada otobüslere binmek de iyi oluyor."
***
Arabaya bindiğimizde emliyet kemerlerini taktık.
"E aran iyi mi ufaklıkla? Seninle kalmalar falan..."
"Normalde çok anlaşamasak da bana benziyor."
"İkiniz de baskınsınız."
"Velet daha 4.5 yaşında ne bu çene bilmiyorum."
"Çok zeki bir çocuk."
"Farkındayım." Gülümseyip çalan telefonu açtım.
"Alo Melis?"
"Tik tak tik tak sevgili eşin elimizde Aslı Korkmaz. Bakalım babama yaptıklarının bedelini nasıl ödeyeceksin?" Suratıma kapandığında yutkundum.
"Aslı? Ne oldu betin benzin attı?"
"Melis." Dediğimde arabayı kenara çekti.
"Ne oldu Aslı?"
"Murat iti Melis'i kaçırmış."
"Murat kim Aslı?"
"Cevdet'in oğlu." Sessizce bana baktı. Yanımızda duran siyah arabaya baktım. Ama hiçbir şey demedim. Kapım açıldığında Murat iti sırıtarak bakıyordu.
"Sana öyle şeyler yapacağım ki Aslı. Ölmeyi dileyeceksin." Hiçbir şey demeden adamlarıyla beraber arabasına bindim.
"Aslı!" Deniz'e döndüm.
"Git ve çocuklara göz kulak ol."
"Patron?" Dediklerinde Murat, Deniz'in gitmesine izin verdi.
****
Karanlık bir odaya götürdüklerinde elleri kolları bağlı bir şekilde sandalyede oturan Melis'e baktım. Beni tam önündeki sandalyeye oturttu. Ellerimi bağladıklarında hiçbir şey yapmadım.
"Evet sevgili PATRON!" Önümde durdu. "Son sözlerini duyalım." Dediğinde gözlerine baktım.
"Öldürecek misin beni?"
"Hayır. Ama yaşamana da izin vermeyeceğim." Belinden silahı çıkardı. "Senin yüzünden yıllarca içerde yattım. Saçlarıma aklar düştü. Ailemden uzak kaldım."
"Neden uzak kaldın PUŞT! SEN ZEHRA'YA DOKUNACAKTIN! BEN DE SUSACAKTIM."
"Burası Türkiye herkes her şeyi biliyor ve herkes her şeye susuyor. Susmalıydın. Kolay."
"Müslümansın değil mi? Sözde. Hz. Muhammed'in bir lafı var "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." Diye. Susarsam namerdim." Dişlerini sıktı.
"Seni nasıl öyle bir susturacağım ki. Bir daha konuşamayacaksın." Silahı kafama tuttuğunda kafamı kaldırdım. Ölmekten korkmuyordum. Melis'e baktım. Korkuyla bakıyordu. Ve bir silah sesi... Bütün sesleri kesen.
>>>>>
![](https://img.wattpad.com/cover/216185025-288-k626412.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Chick-Lit(Kaktüs ve Lavinia'nın devam kitabıdır) Kanayan kalpler için mutlaka bir çözüm vardır. Önemli olan yaralarımızı bağlayan bir eş bulabilmekte. Aslı içinde kendine zarar veren bu aşktan kurtulmak için doğduğu, büyüdüğü yeri bırakır, dostlarını bırakır...