Gökyüzü

Bölüm 34:Bal

24.03.2020

Melis’ten:

Sabah kalktığımda göğsüme kafasını gömmüş bir şekilde uyuyan Aslı’ya baktım. Normalde olsa aşırı garip durabilirdi ama Aslı’nın şuan ki hali o kadar bebeksiydi ki garip durmuyordu. Ne garibi ya? Sevgiliyim onunla. Azıcık kıpırdayınca mırıldandı ama ne dediğini anlamadım.

‘’Aslı.’’

‘’Hm.’’

‘’Aslı uyan.’’

‘’Okul yok ama.’’

‘’Ama aşkım kahvaltıyı hazırlamam lazım.’’  Hemen gözlerini açıp bana baktı.

‘’Aşkım mı?’’ Kıkırdadım.

‘’Aşkım.’’ Kafasını aşağıya çevirdiğinde göğüslerimi gördüğünde geri çekildi. Kaşlarımı çattım.

‘’Kalk hazırla.’’

‘’Odun. İnsan hayatım yardım edeyim der.’’

‘’Dün o kadar çalıştırdın. Şimdi yorgun olunca kızıyorsun.’’ Dudak büzerek konuştuğunda dayanamayıp dudağını öptüm.

‘’Bu öpücük tatlı olduğun içindi. Yanlış anlama ama hala odunsun.’’ Sırıttı.

‘’Senin şansızlığın. Bir odunla çıkan ben değilim.’’ Kıkırdayıp kalktım.

Kahvaltıyı hazırlarken tabakları almak için açtığım dolapta macun gördüm. O kadar güzel bir rengi vardı ki. Canım çekmişti. Diyeceksiniz ki bilmediğin şeyi canın nasıl çekmiyor. Aşkısılar hiç ekranda adını bile bilmediğiniz bir yemeği görüp ağzınız sulanmadı mı? Yemek kaşığı alıp ağzıma bir kaşık macun aldım. Ve harika tadı vardı. Üç kaşık daha ağzıma aldığımda Cansu mutfağa girdi.

‘’Kahval- MELİS!’’ Yerimde sıçradım. Yanıma gelip kavanozu aldı. ‘’Cidden bunu yedin mi?’’

‘’Evet ne var?’’ Kemal ve Mert içeri hızla girdiğinde kaşlarımı çattım.

‘’Kim öldü?’’ diyen Kemal’in omzuna vuran Mert konuştu.

‘’Salak salak konuşma. Ne oldu Cansu?’’

‘’Ya salak macundan yemiş.’’

‘’E ne var bunda?’’ diyen Mert’e kafa salladım.

‘’Ulan salaklar bu güç macunu.’’

‘’Ne?’’ dediğimde göz devirdi.

‘’Sence bu evde sürekli yalnız mıyım?’’

‘’Sakın bana eve gelenlere bunu yedirdiğini söyleme.’’

‘’Ya eğer modunda değilse bir çay kaşığı veriyorum.’’

‘’Bir çay kaşığı mı?’’ dediğimde bana döndü.

‘’Evet sen ne kadar yedin?’’ Yere düşen yemek kaşığına baktığımda bana döndü.

‘’Lütfen sadece ucuyla yediğini söyle.’’ Ofladım. ‘’Melis söyle.’’

‘’Dört-‘’

‘’Melis dört ne?’’

‘’Yemek kaşığı’’ dediğimde gözlerini büyüttü.

‘’Evet, aferin salak kuzenim.’’

‘’Ne olacak şimdi bana?’’

‘’En fazla beş saniye sonra kuduracaksın.’’