20.05.2020
Deniz'den:
"Alo Kemal?"
"Efendim?"
"***'a gelin. Murat Aslı'yla Melis'i kaçırdı."
"Ne?"
"Soru sorma gel!"
***
"Burası mı?" Dediğimde Burak kafa salladı. "Araba falan yok."
"En son burda görülmüş." Ofladım. Depoya girdiğimizde ilk gördüğüm Aslı'nın sırtıydı.
"Hayır!" Sesim depoda yankılanırken koşturdum
Aslı'dan:
Gözümü açtığımda hiçbir yerim acımıyordu. Melis'e baktığımda karnından akan kanı gördüm.
"Melis!" Nefeseydi.
"Seni öldürmeyeceğim. Ama yaşatmayacağımda." Deyip ikimizin ortasına çakı attı. Ve adamlarını toplayıp gitti. Kendimi yana atıp düşürdükten sonra sürüklenerek çakıyı elime alıp ipi kesmeye başladım. Yanlışlıkla elimi kestiğimde yüzümü buruşturdum. İpi kestiğimde Melis'in ellerini ve ayaklarını açtım. Elimi karnına bastırdığımda acıyla inledi. "Konuş lütfen. Sakın uyuma." Gözlerim yanıyordu.
"A-slı."
"Konuş güzelim. Konuş hayatım. Lütfen konuş." Gözlerimden yaşlar akarken o halsizce gülümsedi. "Kurtulacaksın. Hiçbir şey olmayacak ki?" Dediğimde gözlerime baktı.
"Vazgeç artık. Bitti Aslı-" gözlerinden yaşlar akıyordu. "Hastaneye ulaşsak da-" karnından akan kanlara baktı. Çok kan kaybetmişti. Ah keşke çayı daha hızlı alabilseydim.
"Bitmedi Gökyüzüm. Bitemez." Kanlı eliyle yüzüme dokundu.
"Seni hep sevdim..." cüzdanını çıkardı. Zorda olsa. Arda ve Asena'yı gösterdi. "Sen de onları çok sev olur mu? Sak-ın bırakma." Kesik kesik nefes almaya başladığında boğazımdaki düğüm yüzünden yutkunamadım. "Onlara iyi bak olur mu?" Yutkundu. "Seni seviyorum." Gözleri donduğunda öylece kaldım.
"MELİS HAYIR! NOLUR BIRAKMA BENİ! LÜTFEN BIRAKMAA!" Bağıra çağıra ağlarken sesim depoda yankılanıyordu...
Yarım saat sonra Melis'in ölü bedenine sarılırken Deniz'in sesini duydum.
"HAYIR!" Koşarak yanıma geldi. "Hayır." Sesi titrediğinde gözümden akan yaşlarla öylece bir noktaya bakıyordum. "Aslı! Ses ver nolur!"
Deniz'den:
Gözlerim sızlarken Aslı'yı sarstım.
"Aslı kendine gel nolur?!" Bir noktaya bakıyordu.
"Öldü." Yorgun bakışları beni buldu. Yanağında kan vardı. Umursamadan yanaklarındaki yaşları sildim. "Benim yüzümden."
"Senin yüzünden değil." Dediğimde kahkaha atmaya başladı. Gözlerimi büyüttüm. Kemallere baktığımda ona korkuyla bakıyordular. Kahkahası depoda yankılanırken gülmeleri yerini ağlamalarına bıraktı.
İşte o gün olan oldu. Ve Aslı hiçbir zaman eski haline dönmedi. Gerçi kim döndü ki?
***
Ertesi gün eve geldiğimde. Asena yanımıza koşturdu. Elindeki kağıttaki resmi gösterdi. Annelerini ve abisini çizmizşti.
"Bak Deniz teyze. Bizi çizdim. Şurda da sen varsın." Gülümserken birden bizimkilere baktı. Gözleri birini arıyordu. "Melis annem nerde?" Dediğinde yanımızda ölü gibi duran Aslı koşarak merdivenlerden çıktı. Önünde çöktüm.
"Bir yolculuğa çıktı." Kaşlarını kaldırdı.
"Ama o bensiz bir yere gitmez ki? Yoksa davası mı var?" Yavaşça kafamı salladım.
"Evet. Büyük bir davası var."
"Kiminle?" Tanrı'yla... Diyemedim.
"Tanımazsın sen. Koş abinin yanına." Dediğimde kaşlarını çattı. Sanki yalan söylediğimi hissetmişti. Yavaşça salona gittiğinde Mert'le bakıştık. Gözleri şişmişti... Hepimizin.
Bu hikaye de senin gidişinle bitti Melis...
>>>>
Sövmeyin ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
ChickLit(Kaktüs ve Lavinia'nın devam kitabıdır) Kanayan kalpler için mutlaka bir çözüm vardır. Önemli olan yaralarımızı bağlayan bir eş bulabilmekte. Aslı içinde kendine zarar veren bu aşktan kurtulmak için doğduğu, büyüdüğü yeri bırakır, dostlarını bırakır...