08.03.2020
Melis'ten:
Sabah annemin sesiyle söylene söylene kalktığımda bir yandan kendini yırtarcasına çalan telefonumu açtım. Hoperlöre aldım.
"Alo?"
"Alo Melis."
"Efendim Derin?"
"Kanka nerede kaldın ders başlayacak?"
"Uyuya kaldım ya. Otobüs on dakika sonra geliyor."
"E edebiyatçı gelir gelmez yoklama alıyor."
"Ya Derin idare et lütfen."
"Üf tamam. Soru falan götüreyim bari."
"Cansın sen." Aramayı sonlandırırken üniformalarımı giyinmiştim. Saçlarımı tarayıp yüzümü yıkadıktan sonra babamın bıraktığı parayı aldım. Çantamı Allah'tan gece hazırlıyordum da o sorun çıkarmadı. Hızla İett kartımı alıp evden çıktım.
****
Nefes nefes okula koştuğumda Derin'den mesaj geldi.
"Kapıyı çalma sessizce içeri sız." Derin nefes alıp yavaşça kapıyı açtım. Öğretmen masasının önündekilere şükredip kapıyı kapatıp içeri girdim. Derin'in önüne oturduğumda derin bi nefes aldım.
"Uykucu." Derin'in sesiyle arkamı dönüp gülümsedim. "Yine geç kalacaktın."
"Evet ya. Sağ ol Derin."
"Her zaman." Önümde döndüm. Çantamdan edebiyat defterimi ve kalemliğimi çıkardım. Rengarek kalemlerimi sırama döktüğümde yanımda oturan Canan göz devirdi. Ne var renkli bir kişiliğe sahipsem.
*****
Çıkışta telefonları aldığımızda telefonum çaldı.
Annem arıyor...
"Alo anne."
"Melis. Kızım anahtarlarınu almamışsın."
"Of. Evden hızlı çıktım. Unuttum ya."
"Tamam sorun değil. Cansu'ya haber verdim. Okulda işi bitince seni almaya gelecekmiş."
"Anne ama o gelene kadar..."
"Sahile gitmek istemiyor muydun kaç gündür?"
"Evet."
"İyi işte. Git biraz kafa dinle." Gülümsedim.
"Tamam."
"Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum." Deyip kapattım. Sekerek Derin'in yanına geldim.
"Ne oldu ne bu neşe?"
"Annem aradı. Kuzenim alacakmış beni."
"Hemşire olan kuzenin mi?" Kafa salladım. "Onun işi geç bitmiyor muydu?"
"Evet. Bu yüzden o gelene kadar sahilde durabilirmişim."
"Kaç gündür gitmek istiyordu. İyi eğlenceler."
"Ne yani sen gelmeyecek misin?" Dudak büzdüm.
"Annem kuzeninin düğününe gidecek. Muhammet Ali'ye ben bakacağım mecbur."
"Ablan?"
"O zaten iyice kafayı sıyırdı. Anladık sınava hazırlanıyorsun da insanlarla muhabbeti kesmene ne gerek var?"
"Vallaha erkenden konuşma. Bizim de iki senemiz var. Biz ne olacağız Allah bilir." Güldü. Derin dışardan soğuk içerdense sımsıcak insanlardandı. Benim bu okula geldiğimden beri en yakın arkadaşım olmuştu.
"Neyse ben kaçayım. Sana iyi eğlenceler."
"Sağ ol." O gittiğinde telefonla uğraşan Canan'a döndüm. "Canaaan." Dedim şirince sırnaşarak.
"Kusura bakma eniştenle buluşacağız." Ofladım.
"Eniştem batsın." Deyip hızlandım.
"Geri al lan lafını!"
"Yoo." Deyip kaçtığımda derin nefes aldım. Babam harçlığımı haftalık olarak verdiği için yeteri kadar param vardı. Sahile yürürken içimde gereksiz bir mutluluk vardı. Harbiden niye bu kadar mutluydum?
Umursamadan yürümeye devam ettim.
Sahile geldiğimde hava kararmaha başlamıştı. Banklardan birine oturup gülümseyerek gün batımını izledim. Ne kadae güzeldi. Deniz'in ve gökyüzünün kızıla çalışı. Ben hayran hayran manzarayı izlerken ayak sesleri duydum. Kafamı sola çevirdiğimde üzerinde okul kıyafetleri olan bi kızın yanımdaki banka oturduğunu gördüm. Kumral saçlı, geniş omuzlu keskin yüz hatlarına sahip biriydi. Saçları kısa olsa rahatlıkla erkek sanabilirdim. Yutkundu. Bakışları yerde geziyordu. Arada bir manzaraya bakıyordu. Gözleri hangi renkti? Niye mutsuzdu? Niye bana bakıyordu? Bi dakika bana bakıyordu.
Tek kaşını kaldırmış bi şekilde bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Konuşacak gibi duruyordu. Bir süre izledikten sonra önüne döndü. Tekrar baktım. Dolgun dudakları hafif büzülmüş,kaşları çatılmıştı. Oflayıp ayağa kalktığında neden gitmesini istemedim?
Ellerini cebine koydu başı önde ilerledi.
Niye bu kadar mutsuzsun?
Demek istedim. Ama onu tanımıyordum. Belki yardım ederdim. Ama ismini bile bilmiyordum. Dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Kuzeen!" Cansu'nun sesiyle bakışlarımı çevirdim. "Ne yapıyorsun burada?"
"M-manzarayı izliyordum."
"Belli güzel kız."
"G-gördün mü?"
"Yani arkasından... Ama belli yani çekici birine benziyor."
"Sadece arkasını görerek mi buna karar verdin?"
"Yani omuzlarına,ensesine baktım. Omuzları geniş tam yaslanmalık. Ensesi temiz tam öpmelik." Deyip göz kırptı.
"Cansu!"
"Ne var be? Biz kızdan etkilenmiş olamaz mısın?"
"Yani olabilir canım. Ona lafım yok. Ama aşık olmam."
"Çok büyük konuşuyorsun~"
"Ne yani film mi bu? Sahilde gördüğüm kıza aşık olacağım. Hıh."
"Bilemem. Onu Allah bilir." Dedikten sonra kafasıyla işaret etti. "Hadi bize gidelim. Küçük aşık." Ayağa kalktım.
"Aşıl falan değilim."
"Tamam tamam inandık."
"CANSU!" Kıkırdağında ben de gülümsedim. O gün gerçekten de manzarımı bir kızı izlemek için bırakmıştım.
(Y.n: Belki de manzaran Aslı'dır heh. Yeni ve mükemmel karakterim :))
~~~~
Evet. Yeni kitapla herkese merhaba. Yemin ederim omzumdaki yük kalkmış gibi hissettim. Çünkü Aslı yeni limanlara yelken açacak.
Bu arada bölümü Melis'in ağzından yazmak istedim. Hem onunla daha çabuk ısının hem de Aslı'dan yazdığım sahneleri onun ağzından dinleyin diye :)
Normalde bu bölümü yarın atacaktım. Ama tarihe baktım kadınlar günü. Benden size kadınlar günü hediyesi olsun istedim :)
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Chick-Lit(Kaktüs ve Lavinia'nın devam kitabıdır) Kanayan kalpler için mutlaka bir çözüm vardır. Önemli olan yaralarımızı bağlayan bir eş bulabilmekte. Aslı içinde kendine zarar veren bu aşktan kurtulmak için doğduğu, büyüdüğü yeri bırakır, dostlarını bırakır...