Bölüm 46: Barışmak

1K 103 34
                                    


08.05.2020

Aslı'dan:

Karşı mahallenin çocuklarını gördüğümde Kemal'e döndüm.

"Forvet sensin." Gözlerini büyüttü.

"Yemin et." Kafa salladığımda boynuma atladı. İttirip küfrettim.

"Siktir lan. Geç yerine oyna işte." Bozulmadan gülerek yerine geçtiğinde tribündeki Melis'e baktım. Gülümseyip öpücük attığımda gözlerini büyüttü. Herkesin içinde utandırmak favorim. Hele de kızarıp gözlerini kaçırması yok mu. İnsanın içine işliyor.

Zar zor dikkatimi oyuna odakladığımda Kemal'le ortaklaşa o kadar güzel bir iş çıkarıyorduk ki.

"Aslı!" Dediğinde kaldırdığı topa baktım. Zıplayıp kafa attığımda top kaleye girdi."Goool." Son dakikada attığımız golle yendiğimiz için hayvan Kemal beni kaldırdı.

"Lan bırak salak!" Yengelerinin yanında şimdi. Yenge demişken Melis'e baktığımda Denizle sahaya koşuyordu. Yanıma gelip beni kaldırmaya çalıştığında güldüm. Bizimkilere işaret verip onu da kaldırmalarını sağladığımda Melis gülüyordu. Deniz'e döndüğümde omuz silkti. Bir normal Melis'ti onu da bozdum. Helal olsun.

Hırkamı giydikten sonra sırtımdaki havluyla çıkışa ilerledim.

"Ya Melis kaşınıyorum lütfen çıkarayım."

"Olmaz üşütürsün."

"Bir kere de şu havlu sırtına konduğunda huysuzlanma." Diyen Deniz'e göz devirdim.

"Hoşlanmıyorum demek ki."

"Sus da yürü, annen akşam yemeğine çağırdı. "

"Ne zaman?"

"Maçtayken. Senin telefonun sessizdeymiş beni aradı." Dediğinde kaşlarımı kaldırdı.

"Annem senin numaranı nerden biliyor?"

"Konuşurken vermiştim. Tabi sen ölü gibi durduğun için duymadın." Elimi omzuna attım.

"Milletin dedikosunu yapıyor. Beni sarmıyor."

"Aman. Seni ne sarıyor ki zaten?"

"Söyliyeyim mi?" Dedim sırıtarak. Karnımın yanına çimdik attığında güldüm. Kulağına yaklaştım. "Yalnız kalsakta beni saran şeyi göstersem." Kafamı çevirip kulağıma yaklaştı.

"Boşuna heveslenme. Duvarlarınız çok ince." Dediği şeyle kahkaha attığımda Deniz ve Kemal bize baktı. Umursamadan kulağına tekrar yaklaştım.

"Bizim evde yapacağımı kim söyledi?"

"Başka yer mi var?"

"Ben bulurum güzelim sen merak etme." Göz devirip gülümsediğinde sırıtarak yürümeye devam ettim.

Eve geldiğimizde Deniz evine gitmişti.

"Şükür." Dediğimde Melis hırkasını asıp bana baktı.

"Senin bu kızla ne sorunun var?"

"Sorunum yok." Odama yürürken peşimden geldi. Odaya girip yatağa oturduğumda kapıyı kapatıp yanıma geldi.

"Emin misin?"

"Evet arkadaşım işte. Ne sorunum olabilir ki?"

"Bilmem. Yani herkesin yanında rahatsın. Hatta yeni tanıştığın insanların yanında bile...Ama Deniz'in yanında...Ne bileyim, kendini kasıyordun." Ofladığımda bacaklarımın arasına oturup başını göğsüme koydu. "Geçmişte bir şey mi yaşadınız?" Yutkundum.

"Normal arkadaşların yaşadığı şeyler. Biraz aramız bozuldu."

"Neden?"

"Bir nedeni yok. Anlaşamıyorduk işte."

Sana yalan söylemekten o kadar sıkılmıştım ki. Ama mecburdum. Ne diyecektim? Deniz benim ilk aşkım. Senin tepki vermenden korktuğum için bunu sakladım.

Üzgünüm bal. Ama sandığın kadar masum değildim...

"Tamam üzülme." Yanağımdan öptükten sonra ellerini yanaklarıma koydu. "Arkadaşlar tartışır. Bu normal. Daha fazla soru sorup canını sıkmayacağım." Gülümsediğimde dudaklarımdan öptü.

O kadar masumdun ki. Canımı yakıyordu bu masumluğun. Kendime küfrediyordum. Çünkü hak etmiyordum seni... Sana zarar vereceğimi bile bile seninle beraber olmaya devam ettim. Ayrılsam belki sana hiçbir şey olmayacaktı. Bu boktan işlere seni de karıştırmayacaktım... Ama öyle olmadı. Yine bencil davrandım. Yanımda olman için sustum. İşte en büyük hatam da buydu. Susmak...

Duştan çıktığımda Melis yatağımda uyuya kalmıştı. Üzerimi giyindikten sonra lavoboya gidip saç kurutma makinesiyle saçlarımı kuruttuktan sonra tarayıp at kuyruğu yaptım. Odama girip kapının arkasındaki hırkamı aldıktan sonra kapıyı kapattım. Melis'e baktığımda üzerini açmıştı. Battaniyeyi üzerine örttükten sonra alnından öptüm. Camı açıp merdivenlere gittim. Yangın merdiveninin tutunma yerlerine sol dirseğimi koyup cebimden sigara çıkardım. Çakmağı yaktıktan sonra sigaranın ucuna yaklaştırdım.

"Sigara mı içiyorsun?" Diyen Deniz'e hiçbir şey demeden. Çakmağımı cebime atıp sigarayı parmaklarımın arasına yerleştirdim. Yanıma gelip benim gibi durduğunda sigaranın dumanını içime çektim. "Kerem'e söverdin. Sigara içiyor diye." Bana döndü." 'Ne derdin bu kadar içecek?' derdin. Ne derdin var da içiyorsun?"

"Dertsiz bi anım mı var?" Dediğimde bakışlarını benden çekti.

"Kıza anlatmamışsın. Eskiden beni sevdiğini."

"Gerek duymuyorum." Sigaramı içmeye devam ettim.

"Çok saf. Senin hakkında hiçbir şey bilmiyor değil mi?"

"Bak burda seninle Melis'i konuşmayacağım."

"Ona niye doğruları söylemiyorsun?" Dediğinde sırıtıp ona döndüm.

"Belki de doğrular her zaman mutlu etmez. Bunu en iyi sen biliyorsun." Dedim. Aşkımı itiraf ettiğimde ağzıma sıçmasını kastederek.

"Seni şuan öpsem napabilirsin ki?" Dediğinde kaşlarımı çattım.

"Ne?" Yaklaştığında geri çekildim.

"Yemezler." Dediğimde güldü.

"Hala yanımda kasılıyorsun."

"Hala taşak geçiyorsun. Lan sevgilim var sevgilim. Salsana beni."

"Sen ben sevgili yaptığımda saldın mı beni?"

"Evet. Ben efendi efendi acımı çektim. Sen ne yaptın? Beni manitana dövdürdün."

"Tamam birazcık bokunu çıkarmış olabilirim."

"Birazcık?"

"Ama sen de sürekli kaçtın."

"Söylediğimde ne oldu? Sen kaçtın...Of Deniz cidden bunları konuşmak istemiyorum."

"Aslı?" Aşağıdan gelen sesle sigaramı fırlatıp Melis'e döndüm.

"Efendim hayatım?" Merdivenleri çıkıp yanımıza geldi.

"Konuşuyor musunuz?" Gülümseyip ikimize baktı. "İyi barışmanıza sevindim."

"Barışmak?" Kaşlarını kaldırıp bana bakan Deniz'i aldırmadan konuştum.

"Hava soğudu içeri girelim güzelim."

"Ama daha yeni geldim."

"Sonra konuşursun Denizle üşüyeceksin. Hadi." Onu önden gönderirken Deniz'e öfkeyle baktım. O ise kahkaha atıp yukarı çıktı. Hay sikeyim böyle işi ya.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin