07.04.2020
Kemal’den:
Kerem ve Burak çıktıktan sonra odaya ben girdim. Aslı’nın sağındaki koltuğa oturdum. Derin nefes aldığımda bana baktı.
‘’Ne zaman itiraf edeceksin?’’
‘’N-neyi?’’ dedim telaşla.
‘’Mert’i sevdiğini.’’ Yutkundum. Beni tanıyordu. Zaten artık içimdeki bu boktan duygu fazla olmaya başladı.
‘’İtiraf etsem ne fark eder? Aptal gibi hala Kerem’i seviyor. Onun peşinden gidip kendimi üzemem.’’
‘’Hm. Demek aklın sana bunu söylüyor. Peki kalbin?’’ Bakışlarımı kaçırdım. Dişlerimi sıktım.
‘’Kalbimi dinlemiyorum. Artık onu dinleyecek kadar aptal değilim.’’ Bana bakıp burukça gülümsedi.
‘’Sence ben neden yıllarca Deniz’in beni sevmesini umut ettim?’’
‘’Bilmem… Başkasını sevmediği için umudun vardı.’’
‘’Umut her zaman vardır Kemal. Çölde yolunu kaybettiğini düşün. Su istersin. Bulamayacağını bilirsin ama umut edersin. Evet başlarda başkasını sevmiyordu. Kimseyle flört etmiyordu. Sonra bir çocukla sevgili oldu.’’ Üzgünce ona baktım. Bakışları bende değildi. Karşısındaki duvara bakıyordu. ’’Yine de bırakamadım onu… Yetmedi ona aşkımı itiraf ettiğimde bana iğrenç dedi. Yine ondan vazgeçemedim. Ben aptal mıydım? Belki.’’ Derin nefes aldı.’’ Ben küçükken vücudu yöneten organın kalp olduğunu sanırdım. Büyüyünce beyin olduğunu öğrendim.’’ Bana baktı. ‘’Sonra aşık oldum. Bütün bilimsel bilgiler gitti. Yine beni kalbim yönetti. Felsefeyi severim bilirsin. Çünkü hayatı anlamlandırmaya çalışır filozoflar. Varlığın, bilginin, doğrunun ne olduğunu sorgularlar. Ama aşkı sorgulamazlar. Çünkü aşk mantıklı bir şey değil Kemal. Çünkü aşk bi kalıba uymayacak kadar garip. Herkesin dilinde aşk farklı. Bazıları aşık olunca kör olur. Kusur görmez. Bazıları sağır olur arkadaşlarının uyarılarını dinlemez. Ama hep kalbi dinler Kemal. Zor biliyorum. Sevdiğinin başkasını sevmesini izlemek…’’ dudaklarını bastırdı. ’’Her gün ölmek gibi… Yavaş yavaş, acı çeke çeke. Ama pişmanlık daha boktan. Ona sevdiğini söylediğinde ne olacak? Belki kabul edecek belki etmeyecek. Bunu öğreneceksin. Ama itiraf etmediğinde bunu asla bilemeyeceksin Kemal.’’
(Y.N: Benim gibi ): )
‘’Bunu kendine yapma Kemal. Belirsizlik insanı yok eder.’’ Yere baktım. ‘’Cesaretini topladığın zaman yine konuşalım. Ben hep yanındayım.’’ Elini omzuma koyup okşadı. ‘’Benim Koçeromu kimse üzemez.’’ Gözlerim yanarken sarıldım.
‘’İyi ki varsın.’’
‘’Tamam lan çok duygusal oldu.’’ Geri çekilip güldüm. Bana hep sert davranıyor gibi görünür dışardan. Ama bir baba gibi içinde saklar sevgisini. Bana kol kanat gerer. Bu yüzden Aslı kardeşim gibi…
Melis’ten:
Aralık kapıdan onları izlerken gülümsedim. Bir insan düşünün. Arkadaşlarının ailesi, sırdaşı olmuş. O kişi aşkı hak eder mi?
Kemal ayaklandığında geri çekildim. Çıktığında bana gülümseyip ilerlediğinde içeri girip kapıyı kapattım. Beni görür görmez gülümsedi. Yanındaki koltuğa geçtim. Gülümseyerek onu izlediğimde gözlerini kaçırdı.
‘’Ne?’’
‘’Hala beş günün var.’’ Göz devirdi.
‘’Kolay kolay pes etmem.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Literatura Feminina(Kaktüs ve Lavinia'nın devam kitabıdır) Kanayan kalpler için mutlaka bir çözüm vardır. Önemli olan yaralarımızı bağlayan bir eş bulabilmekte. Aslı içinde kendine zarar veren bu aşktan kurtulmak için doğduğu, büyüdüğü yeri bırakır, dostlarını bırakır...