1. Bölüm

1.4K 134 108
                                    

Kalbinizin en derinlerinde sakladığınız ve asla kimseye göstermek istemediğiniz bir şey var mı? Benim var...
Kimseye söyleyemediğim, söylediğimde ise insanları benden uzaklaştıran bir şey...
Fobi. Hepsi o aptal fobinin suçu, beni yalnızlığıma bırakan aptal fobilerim.

"Bakabilirsin, bakabilirsin. Ayna seni yemeyecek ona bakabilirsin. Gözünü aç ve sakın kaçma!" kime diyordum ki. Gözümü açar açmaz hemen kaçtım aynanın karşısından. Hadi ama! Bir daha dene.
"Yapabilirsin"
"Yapabilirsin"
"Korkma"
"Korkma"
Hayır olmuyordu. Gözümü açmaya kalktığım ana boğulacağımı hissediyordum.

"Gül" ne var yine. Tam da fobimi yenmek için kendime telkinler veriyordum. Merdivenlerden aşağı inip bana seslenen annemin suratına baktığımda yüzünde garip bir ifade vardı. Noldu!? yine ne yaptım acaba? diye düşünürken
"Neden hazır değilsin Gül" değinde kafama ancak dank etti. Bu gün mezuniyet vardı. Hayır, hayır benim mezuniyetim değil, okulumuzun son sınıflarının mezuniyeti vardı ve 11.sınıfları da davet etmişlerdi. Aslında pek gitmek istemiyordum. Tabi gece gündüz eğlence arayan benim biricik arkadaşım Veda tutturmuştu gidelim diye. Bende kabul etmiştim. Bu arada biricik derken, gerçekten biricik çünkü Veda'da başka arkadaşım yok.

Anneme tek kelime etmeden ama acele de etmeden çatı katındaki odama çıktım. Çatı katı deyip geçmeyin sakın, 3 katlı evin belkide benim için en görkemli yeri burasıydı. Aslında odam burada değildi. Sırf burayı sevdiğim için odam haline getirmiştim. Hem eski odamdan daha genişti.
"Efsun ben çıkıyorum. Gül hazır mı? Onu da bırakayım."
Babam anneme seslenirken odamdan çıktım ve merdivenlere yöneldim.
"Hazır değilim baba sen gidebilirsin ben tek giderim." babama tek gidebileceğimi söyledikten sonra odama geri döndüm. Ben döndükten sonra tamam gibi birşey söyledi arkamdan ama tam duymadım.

Ne giyecektim yada ne giymeyeceğim işte bütün mesela bu. Dolabımı açtım ama mezuniyet için elle tutulur birşey yoktu. Pantolonlar ve tişörtler dolabın bunlarla doluydu. Ha birde pijamalar.

Kapım çalındığında dolaptan kafamı çevirmeden "gel" dedim. Büyük ihtimalle annemdi. Evet haklıydım. Annem topuklu ayakkabılarını ahşap zemine tıklata tıklata yanıma kadar geldi ve "Bunlara bakmak ister misin?" " dedi. Kafamı ona çevirdiğimde elinde iki tane elbise gördüm. Biri siyah çok kısa olmayan abartılı derecede süsü de olmayan sade bir elbiseydi. Diğeri ise mürdüm yeşili dantellerle süslenmiş askılı kısa bir elbiseydi.

Tabii ki denememe gerek yoktu. Çünkü ben direkt siyah olanı alacaktım. Annem gözümün siyaha olduğunu görmüş olacak ki gülümsedi ve "Bunu istiyorsun değil mi?" dedi. Gülümsedim. "Evet".

Elbiseyi denedikten sonra annemin yanına gittim. Salonda dergi okuyordu. Normalde spor giyinirdi ama bugün farklıydı. Sanırım Vakıf toplantısından dönmüştü. Aynaya bakmadığım için her zaman annemin fikrini alır ve ona göre hareket ederdim.
"Anne nasılım?" diye sorduğumda başını dergiden kaldırdı ve bana çevirdi. Gözlerinden beğendiğini anlamıştım. Gülümsedim.
"Gül, çok yakışmış. Sade ve güzel" değinde yanağına bir öpücük kondurup bu sefer de saçımı sordum. Ondan da onay alınca koşar adım odama çıktım. Topuklu ayakkabıdan ne kadar nefret etsem de böyle bir elbisenin altına spor ayakkabı giyemezdim. Siyah bir topuklu ayakkabı giydikten sonra telefonumu alıp aşağı indim.

"Anne babam nereye giti." evden çıktığını biliyordum ama nereye gittiğini bilmiyordum.
"Sabahtan ertelediği birkaç randevu bu saateymiş hastalar yavaş yavaş gelmeye başlayınca sekreteri aradı. O da hastaneye gitti."dedi. Babam ülkenin önemli cerrahlarından biriydi. Bir beyin cerrahı. Evren Aksu.

Anneme başımı salladığımda kapı çalındı. Büyük ihtimalle Veda gelmişti. Veda babamın cerrah arkadaşlarından birinin kızıydı. Bir kalp cerrahı. Selim Sereyli. Koşarak kapıyı açmaya gittiğimde yardımcımız Seda abla kapıyı çoktan açmıştı ve Veda koşarak yanıma geliyordu.
"Güüüüül" dediğinde çoktan sarılmıştı ve zıplıyordu. Evet heyecanlıydı.
"Kızım bir dursana ya sakin ol!?"
"Hadi, hadi gidelim bir an önce" diye çekiştirmeye çalıştığında annemin arkadan bana seslendiğini duydum.
"Gül"
"Efendim anne"
" Bunu ister misin?" diye bana siyah bir küçük bir çanta uzattığında çantayı da elime aldım ama alır almaz Veda'nın çekiştirmesiyle birşey diyemeden kendimi kapının önünde buldum.

FOBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin