Özel Bölüm #2 : (Doğum Günü)

87 5 0
                                    

Selaaamm canlarım benim uzun bir aradan sonra beraberiz. Fobi büyüdü, Fobi ağlattı, güldürdü, sevdirdi kendini. Anıl ağlattı, Gül korkuttu, Doğu gülümsetti, Batı düşündürdü, Veda kalbimizi ısıttı, Masal ise dert ortağımız oldu.

Onlara asla elveda diyemiyorum sanırım. İkinci kitap sözü vermiştim ve yazmaya devam ediyorum evet, fakat bu kitapta öyle birşey var ki. Aynı karakterler olsa da Hobi ve Fobiyi yazmak bana farklı hissettiriyor.

O yüzden bugün, sırf istediğim için geldim buraya. Önemli bir gün yok, sevgililer günü vs hiçbiri değil. Uluslararası mutlu olunabilecek herhangi birşeyi kutlamıyoruz şuan ama ben burdayım. Çünkü çok özledim... :)

Bölüm şarkısı : Melek Mosso - Doğum günü

Özel Bölüm #2 : Doğum günü * Bu şarkılarda hep sen varsın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Özel Bölüm #2 : Doğum günü
* Bu şarkılarda hep sen varsın..."
2 yıl sonra...
( 1 Nisan)

Uyanır uyanmaz insan ne yapar? Yüzünü yıkar? Dişlerini fırçalar? Veya banyoya girer? Peki ben ne mi yapıyorum? Çığlık atıyorum! Evet tam anlamı ile çığlık atıyorum. İçimi bağırarak döküp rahatlamaya çalışıyorum. Bunu bana psikoloğum bir süre önce önermişti fakat asla yapmamıştım.

Bugünü herkesin bildiği üzere şaka bayramı dışında önemli kılan bir diğer etmen ise Masalın doğum günü olmasıydı.

Sabah sabah çığlıklarımı atıp herkesi rahatsız ettikten sonra odamdaki banyoya girip güzel bir duş aldım. Sabah duş almak bana hep daha iyi geliyordu ve bunu hemen hemen her sabah mutlaka yapıyordum. Ilık suyun altında yanlız kalıyor, bazen ağlıyor, bazense suyun beni kendime getirmesini bekliyordum.

O eski Gülü kaybettiğime o kadar çok mutluydum ki, asansörden aynadan sudan bütün fobilerimden kurtulmuş, arınmış gibiydim. İşte şimdi insan gibiydim, işte şimdi tam anlamı ile olmuştu herşey... Tek eksik kalbimdi, onun da gelme ihtimali yoktu işte...

Anılın ölümü beni ilk yıl çok zorlamıştı. Hatta okuduğum bölümden atılacak duruma kadar gelmiştim. Psikolojik sorunlar ile dolup taşan biri bir psikolog olamazdı Dekanın söylediğine göre. Benim onun bu fikrine cevabım ne miydi?

" Tedavisi olmayan bir hastalığa sahip bir tıp öğrencisini fakülteden kovdunuz mı efendim? Asıl yarayı, yarayı daha önce yaşayan anlar. O yüzden sizin aksinize ben, psikolojik rahatsızlıklar geçirip iyileşen psikologların daha yararlı olacağına inanıyorum. Çünkü yaşamadan, kim size ne anlatırsa anlatsın, bin yıllık psikoloji uzmanı bile olsanız bizi anlayamazsınız. Şimdi eğer gerçekten beni kovmanın doğru olacağına inanıyorsanız, okulu bırakıyorum "

Ve bammm. Başarmış ve Dekanı ikna etmiştim. Tek bir şart koşmuştu, o da ilerleme kaydetmem. Doktorlarımla, terapistlerimle görüşmeye hatta ailemin evinde akşam yemeklerine dahi gelmişti o Dekan. Babamla arkadaş olmuş ve sık sık ilerlemelerim hakkında konuşmuşlardı.

FOBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin