Yukarıda Masalı görüyoruz... 👆
Görünmüyorsa buradan bakabilirsiniz👇
Zaman herşeyin ilacı mıdır sizce? Zaman çözebilir mi herşeyi? Zamana bırakınca geçer mi?
Hayat böyledir aslında. Her sıkıştığımızda, acı çektiğimizde zaman hepsini geçirir. Kendinizi kapkaranlık bir odada yapayalnız hayal edin. Gözlerinizi kapatın ve kendinize şunları söyleyin
"Bu gecenin de sabahı var." deyin ve bekleyin. Zamana bırakın. Bırakın zaman iyileştirsin sizi. Bırakın hayat vurdukça zaman sarsın yaralarınızı. Ama unutmayın eğer o gecenin sabahı olmuyorsa, bir sıkıntı var demektir. Belki güneş tutulmuştur belkide yok olmuştur. Bunu siz düzeltebilirsiniz. Unutmayın zaman herşeyin ilacıdır ama dünyadaki tüm herşey de olduğu gibi fazlası zarardır. O yüzden kendinizi, zamana kaptırmayın. Yaşayın.Gözlerimi açtığımda hava kararmıştı. O kadar erken yatarsam olacağı buydu zaten. Gecenin kör saatinde uykumu almış bir şekilde uyanmıştım. Kızlar odaya gelmişlerdi ve yanımda yatıyorlardı. Fazla ses çıkarmamaya dikkat ederek yataktan kalktım ve komidinin üstündeki telefonumu elime alıp saate baktım.
04:05. Evet bu saatte uyanmıştım.Telefonumda oyalanabileceğim hiçbirşeyi bu zamana kadar bulamamıştım. Zaten fobim yüzünden ön kamera da kullanamıyordum. O yüzden saysak on fotoğrafım çıkmazdı. Bu yüzden galeriye neredeyse hiç girmiyordum. Telefonumun ekranını kapatıp Odadan çıktım.
Ev sessizdi ve bu çok garip hissettiriyordu. Bu evde iki gündür kalıyordum ama bir evde altı kişi yaşamak ne demek sanki önceden biliyormuşum gibi, sanki bu insanları öncesinden tanıyormuşum gibi hissediyordum. Sanki Masal hep bizim kız grubumuzda varmış gibi. Sanki ben yıllardır Doğunun yemeklerini yiğiyormuşum gibi. Sanki sürekli Batının olgun davranışları sinirimi bozmuş gibi. Sanki Anıl bana bu yaşıma kadar 'Küçük Kız' diye seslenmiş gibi. Aynen böyle hissediyordum. Ne eksik ne fazla.
O pek kullanmadığımız salondan dışarı balkona çıktım. Hava çok güzeldi. Gece çok güzeldi.
Geceyi hep sevmişimdir. Gece herkesin uyuduğu benimse düşündüğüm zamandır. Gece benim kendimle baş başa kaldığım zamandır.
Başımı gökyüzüne çevirdim ve yıldızları izlemeye başladım. Tam o sırada garip bişey oldu. Ben başımı kaldırınca bir yıldız kaydı. Gülümseyerek başımı indirdiğim sırada bir dilek düşünüyordum. Nedenini bilmediğim bir şekilde aklıma ilk Anıl geldi. Dileğimi düşünürken gözümün önünde Anıl canlandı. Neden?
Kendimi titretip kendime gelmeye çalıştım. Bu çok saçmaydı. Anılı düşünmem çok saçmaydı.
Gözümü yukarıdan indirip sokağa baktım. İnsanlara, binalara dokuz kat yukarıdan bakıyordum. Onları düşünüyorum.
Şimdi bu baktığım her binanın içinde bir insan var. O her insanın da içinde bir dert var. Sol tarafına öyle bir baskı yapıyor ki. Belkide şu binaların içinden biri ölmek üzere, kendini öldürmek üzere. Canı çok yanmış. Ama bak şurda ışığı yanan ev. Gördün mü onu? Evet oradaki yaşıyor. Yaşaması gerek. Belki bir çocuğu var bu yüzden yaşaması gerek. Ona bakmak için. Belki annesi var, belki babası, belki daha büyükleri. Ama var. O da sol tarafındaki ağrıya rağmen, o acıya rağmen onlar için var. Hani derler ya
"Sevdiğin insan için ölebilir misin?" diye. Asıl sen "Sevdiğin insan için yaşayabilir misin? Her şeye katlanıp, ona yaslayabileceği bir omuz verebilir misin?" işte önemli olan bu. Sevdiklerin ve seni sevenler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOBİ
Teen FictionKorkularıyla yüzleşmek zorunda olan bir kız ve intikam peşinde koşarken Aşka düşeceğinden habersiz bir çocuk. GÜL ve ANIL Anılın sert kişiliği Gülün fobileri yüzünden korkan hayatına ilgi duyar ve Gülü tanımak için elinden geleni yapar. Gül hiçbirin...