25. Bölüm

196 45 31
                                    

Bir diğer tanıtım fotoğrafımız Anıl 👆🏻👇🏻

Duyduğun her ses sana ne anlattı bu zamana kadar? Neden dinledin o şarkıları? Neden ezberledin o karmaşık binlerce sözü? Herşeyin bir anlamı yok muydu sence? Sanki olmayan aşkın acısını çektiğin şarkılar ilerde yaşayacaklarını anlatmadı mı sana? K...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Duyduğun her ses sana ne anlattı bu zamana kadar? Neden dinledin o şarkıları? Neden ezberledin o karmaşık binlerce sözü? Herşeyin bir anlamı yok muydu sence? Sanki olmayan aşkın acısını çektiğin şarkılar ilerde yaşayacaklarını anlatmadı mı sana? Kaybedişlerin ne kadar yıkıcı olduğunu söyledi sanki. Kaybetme ben kaybettim şarkı oldu, ağlattı demedi mi? Biz uslanmadık ama... Dinledik o şarkıları sadece. Hissetmedik, kalbimiz titremedi o tam can alıcı sözü söylediğinde şarkı. Biz yapamadık, dinlemedik. Yaramaz olduk ama... Belki biz de buyuzdur? Biz belkide uslanmaz yaramaz çocuklar olarak kalkıcaktık. Bizim kaynayan kanımız, dinlememelerimiz bize belkide mutluluk getirecekti... Kaçmamalıydık...

( Bir hafta önce)
Masal Kırca

Gül, Batı, Anıl hiçbiri ortalıkta yoktu ve elimden onları telefonla aramaktan başka bişey gelmiyordu. Gül telefonunu evde unutmuştu. Anılın telefonu kapalıydı. Batı ise çaldığı halde açmıyordu. Kafayı yemek üzere iken Anılı nerdeyse otuzuncu arayışımda çalmaya başlayan telefon ile içimi bir umut kaplamıştı.

Korkuyordum, haklıydım. Böyle bir durumun içindeyken kaybolmaları doğru değildi. Bir yandan kardeşim dediğim Gül ve Anıl diğer yanda ise sevdiğim adam. Batı.

Evet sevdiğim adam. Bunu söylemek çok güzel. Beni o bataktan, aile kavgalarından, şantajlardan, evimizde kurulan kumar masalarından, babamın ecel terlerini sildiği mendillerden kurtaran 3 kahramanımdan biri. En sevdiğim, en korktuğum, en heycanlandığım, en mutlu olduğum. Herşey, hepsi.

Şimdi Anıl telefonu açana kadar ben aramaya devam edicem, artık çalıyor en azından. O açana kadar da size sefil hayatımdan bahsedeyim biraz. Hadi ama! Merak ediyorsunuz değil mi? Etmiyorsanız da, edin. Çünkü yaşanmak istemeyecek bir hayata 18 yıl katlandım.

3 yaşımda başladı benim için olanlar. Yoksa tabi bunun öncesi de var. Doğduğum gün. Herkes erkek bekliyor, bir varis, bir erkek çocuk... Erkek anlıyor musunuz? Herkes bunun için heyecanlı, bir çocuk doğacağı için değil. O erkek olarak doğacağı için. Ve sonra ben doğuyorum, süprizz! Kız! Bir kız doğuyor. O kız doğduğunda ilk ağlamıyor bile, öldüm sanılıyor, sonra başlıyorum ben ağlamaya. Anneme diyorlar ki, bir kızınız oldu. Hemşire bunları gülümseyerek söylüyor ama bir anda annemin yüzündeki gülümseme soluyor. Çünkü bir kız doğurdu!

Beni mavi, siyah, gri. Böyle renklere sahip kıyafetlere sarıyorlar. Herkes annemden sonra beni görüyor, babam kucağına alıyor, oğlum diye kokluyor. İlk ve son kez ve ben yeni doğduğum için o benim için mucize olan anı hatırlamıyorum. Sonra annem o kız diyor,babam beni bırakıyor. Bir daha da almıyor bakmıyor, koklamıyor, sarılmıyor.

FOBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin