14.BÖLÜM

247 61 16
                                    

Yukarıdakiler Doğu ve Batı ikizler👆
Görünmüyorsa burdan bakabilirsiniz 👇

Yukarıdakiler Doğu ve Batı ikizler👆Görünmüyorsa burdan bakabilirsiniz 👇

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Birçok şey söyleriz hayatımız boyunca. Çok keşke deriz. Çok iyiki deriz. Çok tüh dedik çok ah çektik. Bitti mi? Hayır. Bunun sonu yok. Bir çıkamzın içinde dönüp durarak her gün hep keşke diyicez, her gün yeni bir güne iyikilerle başlıyıcaz. Sürekli ağzımızdan bir tüh çıkıcak bir  de ah. Bişeyler hep yanlış gidicek. Hayat boyu o yanlışlar devam edicek. Biz nefes aldıkça bitmemeye yemin etmiş gibi. Biz ölmedikçe ölmiycek gibi. Ama diyorum ya işte. Hayat boyu birçok şey söylüyoruz biz. Gibi de diyoruz mesela. Gibi. Ne garip bir kelime. İnsanların en nefret ettiği şeyi tek kelime ile kısaltmışlar resmen. Belirsizlik. Buna yeni bir isim bulmuşlar 'gibi' demişler. Hem çok iyi biriymiş bu gibi, hemde çok kötü. Herşeyi yarı yarıya indirmek bazen o kadar iyimiş ki. Keşkelerimizi yarıya indirmiş. Öyle sevinmişiz ki öyle mutlu olmuşuz ki. İyikilerimizi yarımladığında daha çok üzülmüşüz. Çok güven çok hüzün demekmiş, o zaman öğrenmişiz hayatı...

   

Anıl Arat 

Mutfaktan gelen bir bardak kırılma sesiyle hepimiz orya koşmuştuk. Gülü yerde cam kırıklarının üstüne bayılmış bir şekilde görünce.... Nasıl desem bilemiyorum. O an sanki ateşim yükseldi, karnıma bir ağrı girdi. O cam kırıkları sanki bana batmış gibi hissettim. Benim canım yanmış gibi. Koşturarak yanına ulaştım. Bizimkiler kulağımın dibinde bağırıyorlardı ama duymuyorum bile. Camlara dikkat edereken Gülü ordan kaldırdım ve kucağıma aldım. Alelacele evden çıktığımızda asansörle kısa bir süre bakıştık. Hastaneye gitmemiz gerekiyordu ve ben Güle dokuz kat inme mesafeli bir zaman kaybı veremezdim. Sağlığı için önemliydi!

Gülden defalarca özür dileyerek zaten bizim katta olan asansörün düğmesine bastım. Kapı açıldığında bile içimde hala bir tereddüt vardı. Ama yapmalıydım. Düğmeye basıp asansör hareketlendikten sonra zaten kucağımda olan Güle daha sıkı sarıldım. Sonunda inebildiğimizde Batı şoför koltuğuna geçmişti ve bende arka koltuğa Gülü kucağımdan indirmeden oturmuştum. Doğu, Veda ve Masalı evde tutmaya çalışıyordu. Bu kadar kalabalık gitmemiz doğru değildi.

Yaklaşık on dakika içinde hastaneye geldiğimizde acilden girip bir hemşire çağırdık.

Sonrası o kadar hızlı gelişti ki. Gülü seneye almaları ve koşarak bizden uzaklaşmaları bir kapının önüne geldiğimiz an 'burdan sonra gelemezsiniz beyefendi' lafları. Gözümdeki yaşlar.

Tamı tamına 2 buçuk saattir bekliyoruz. Kimse bişey söylemiyor. Hemşireler, doktorlar girip çıkıyor odaya. Üstelik bizi de içeri almıyorlar. Ne Gülün elini tutabiliyorum ne de ona yardım edebiliyorum. Burda bir aptal gibi o aptal doktoru bekliyorum. Gerçi aptal demek doğru olmaz sanırım adam tıp bitirmiş ya. Ne diyorum ben ya!

FOBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin