Melez Cadı ve Kayıp Kahin(7)

1.2K 86 484
                                    

İyi okumalarr

instagram:heavenhides

Bölüm Yedi: Melezler vs Büyücüler Part 2

Üç saat neydi?

Uzun bir süre miydi yoksa kısa bir süre miydi? Hemen geçer miydi yoksa halledebilir miydin işlerini?

Koca bir ormanı aramaya yeter miydi?

"Evet Büyücüler belli: Thea, Albus, Jane, Scorpius, Rose. Eşit sayıda Melez istiyorum." Kheiron'un gür sesi bekleyen gruba dağıldığında gözlerimi kararmak üzere olan gökyüzünden çektim ve etrafıma baktım. Percy kolunu anında havaya kaldırmış bunu yaparken de bana dönüp sırıtmıştı. Kaşlarını kaldırıp indirişini abartıyla taklit ettiğimde dudaklarını dişledi. Önceki Bayrak Kapmaca'da aşırı güçlü olduğu için Kheiron oynamasına izin vermemişti. Umarım yine aynısı olurdu da oynayamazdı.

BARİ ÜÇ SANİYE BEKLESEYDİN KHEİRON, UMUT ETMEK DE YASAK OLMUŞ!

Kheiron yanına çağırdığı Percy'den gözlerini çekip ona kötü kötü bakan bana kısa bir bakış attı. Percy'nin gruba katılmasıyla tüm melezler ellerini havaya kaldırmıştı. Suratımı buruşturdum. "Yalakalar." dedi bu sırada yanımdaki Scorpius mırıldanarak. Onu kimsenin duymamasını umut ettim. "Annabeth," dedi Kheiron benim Scorpius'a kayan dikkatimi fırsat bilip yavaşça. "Gel."

"YUH!" demiştim öfkeyle. "Yuh ama yani istersen Jason'ı da çağıralım, Leo'yu falan da!" Kheiron bana bıyık altından sırıttı ve bir kere daha acımadan hamle yapıp zaten zayıf olan umut piyonlarımı yedi. "Jason'a gerek yok, Thalia gel."

Gözlerim öfkeyle açıldığında ayağımı yere vurmuştum. "Bu iyi bir fikir mi?" demişti bu arada Percy ama kimse onu umursamadı çünkü Nico da elini kaldırmıştı. "Utanma utanma." dedim bana dikkatle bakan Kheiron'a sinirle. "Al, onu da al."

Kheiron, Nico'yu da utanmadan çağırdığında dudaklarımı büzdüm. Her hareketimi izleyen Percy gülüşünü saklamak için kafasını Annabeth'in omzuna gömmüştü. "Tamam bence bu gruplar adil, melezler fazla güçlü olsun istemeyiz."

"Hah!" dedim sinir ve alayla karışık bir sesle. "Demiyor ki alacak başka popüler melez kalmadı." Percy artık sarsıla sarsıla gülüyordu, Annabeth dudaklarını dişlediğinde Jane kıkırdadı. "Çak bir Avada, Thea."

"Yok acısız olur o." dedim Jane'e dönüp daha iyi ve bol acılı bir şeye ihtiyacım olacağını belirterek. "Rose hani bir tılsım vardı." dedi bu arada Albus yarışmayı düşündüğünü belli eden dalgın bir sesle. "Gözlerde m-" Hepimiz aynı anda şş sesi çıkarırken uzanıp Albus'ın ağzına elimi bastırıp konuşmasını engelledim. "Albus, ahaha, ne yapıyorsun canım arkadaşım sussana." Albus'ı azarladıktan sonra gözlerini kısan Percy'e döndüm. "Şakacı çocuk işte."

Percy'nin kulakları da kızardığında elime baktığını fark edip elimi hemen Albus'ın ağzından çektim gözlerini kısma nedeni kıskançlıktı galiba gözlerde mantar çıkaran büyü değildi. Rose'un kahve gözleri hızla Percy ve yere bakan Albus arasında gidip geldiğinde birden Scorpius'a kocaman açtığı gözleriyle döndü. Scorpius havasını her şeyin üzerine koyan bir Slytherin olduğunu kanıtlayarak 'Yeni mi anladın?' der gibi küçümseyerek ona baktı.

Ve ben yine hiçbir şey anlamadım.

Boğazımı güçlükle temizleyip gözlerimi Kheiron'a çevirdiğimde anlamadığım ama beni rahatsız eden konunun dağılmasını isteyerek konuşmuştum: "Şimdi şu aramayı falan tekrar anlatır mısın Kheiron? O sıra dinleyemedim." Kheiron parmaklarını çıtlatırken diğer melezlere sırtını dönüp bizi karşısına aldı. Kasaplık koyun ya da idama mahkum edilmiş suçlu gibi tüm melezlerin karşısına dizilmiştik. Ben bizi izleyen melezlere dikkatle bakıyorken zavallı Jane Kheiron'un bacaklarına bakıyordu. Kheiron'un yarısı attı ve biz ona Sentor desek de Hogwarts'ta onlara At Adam deniliyordu. Ben hiç görmemiştim ama Rose, Albus ve Scorpius okuldaki birinci yılımızda sonra tamamen arap saçına dönen bir plan sonucu Yasak Orman'a girmiş ve onları görmüştü. Kheiron'un dediğine göre oradaki Sentorlar ya da At Adamlar kendilerini gök bilimine, yıldız fallarına adamış sakin bir topluluktu. Kheiron'un ailesi olan Sentorlarsa tam bir ruh hastasıydı.

Half Blood WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin