Melez Cadı ve Kayıp Kahin(17)

1K 85 272
                                    

Bu.Bölüm.İçimdeki.Canavarı.Serbest.Bıraktım.

Herhangi duygusal bir şarkıyla okuyabilirsiniz.

Bölüm On Yedi: Kim Bu Melody Thea Jackson?

Biri size bu soruyu sorsaydı ona Thea'yı nasıl anlatırdınız yorumlarınızı bekliyorum ^^

"Melody Thea Bestia?" Kadın burnunun ucuna kayan gözlüklerini düzeltip elinde tuttuğu hakkımdakileri yazan kağıdı biraz aşağıya indirdi. "Hangisini kullanıyorsun Melody mi Thea mı?"

"Thea." Kafasını sallayan kadın kenara not aldığında ayaklarımı hafifçe sallayıp gözlerimi masasındaki kum saatine diktim. Parlak mor kum taneleri dikkatimi çok çekmişti. "Kaç yaşındasın Thea?"

"Altı, yedi olacağım ama." Kadının açık mavi gözleri yavaşça üzerimde gezindiğinde gerginlikle yerimde kıpırdandım. "Yemek yemeyi pek sevmiyor musun?" diye sordu şaka yapıyormuş gibi davranan kadın. Kucağıma bıraktığım pelüş tavşanın kulaklarıyla oynarken kafamı iki yana salladım ve başka cevap vermedim. Uzun süre bana sorduğu sorulara cevap vermiş sonunda yerinden kalkıp yanıma oturduğunda ve ellerini bana uzattığında sıçrayarak ondan kaçmış dolmuş gözlerimle suratına bakmıştım.

Kadın havada kalan ellerini yavaşça geri indirdi. "Thea," dedi sakinleştiğime emin olduktan sonra, gözlerinde düşündüğünü belli eden bir ifade vardı. "Bana anneni anlatır mısın?"

Anlatamazdım.

Nasıl anlatabilirdim ki?

Onu anlatmak ne kadar çabalarsam çabalayayım gerçekte olduğu haliyle yarışamazdı. Bir kere çok güzeldi. Uzun kahverengi saçları her zaman bakımlı ve canlıydı, yüzü de güzeldi hayatım boyunca hiçbir zaman makyaj yaptığını görmemiştim çünkü hiç ihtiyaç duymazdı, uzun boyu, gösterişli fiziğiyle bir sanatçının elinden fırlamış gibiydi.

Bal rengi gözlerine baktığın zaman yaydığı güç yüzünden titrerdin.

Çok güzeldi.

Çok güzeldi ama gözleri ne zaman üzerime dönse korkudan kaçacak delik arardım, uzun parmakları asasını ne zaman kavrasa gözlerimi sımsıkı yumardım, konuştuğunda kulaklarımı kapatmak isterdim.

Annem kelimelerle oynamayı iyi bilirdi, çoğu zaman asasından fırlayan lanetlerden çok daha fazla canımı yakardı sözleri.

Duygularını ele vermezdi, ses tonu değişmezdi, duraksamaz ve düşünmezdi. Ağır aksanıyla yavaş yavaş konuşurken kelimelerinin yaralayacağını bilirdi ve yine de durmazdı. Amacı zaten buydu ama bunu sanki kasıtlı yapmıyormuş gibi bir izlenim bırakmayı iyi becerirdi.

Güçlüydü işte. Çok güçlüydü hem de. Karşısına asayla çıksam ben oturup salaklığıma gülerdim ona kalmadan.

Çıkamazdım da zaten.

Annemin duyguları yoktu. Sevgi? Onun için saçma sapan bir zayıflıktı. Vicdan? Birine ne kadar acınası olduğunu göstermekti merhamet de öyleydi. Benim onun öz kızı olmamın herhangi bir önemi yoktu. Onun için sıradan biriydim. Sokakta yanından geçen biriyle benim herhangi bir farkım yoktu.

Ah hayır bir fark vardı:

Beni sevmiyordu.

Tanrılarım beni sevmiyordu ve bu çok acıtıyordu çünkü beni sevsin istiyordum.

O benim annem değil miydi? Neden sadece beni sevmiyordu? Neden canımı bu kadar yakıyordu? Neden canımı yakmaktan bu kadar zevk alıyordu?

Neden hâlâ ondan nefret edemiyordum?

Half Blood WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin