Melez Cadı ve Ölüm'ün Kapıları(13)

1.1K 117 68
                                    

İyi okumalar <3

Bölüm On Üç: Profesör Mcgonagall Lafları ve Puan Kırmalarıyla Bizi Dövüyor

Tüm okullarımda en az üç kere müdür odasına uğrar sonra zaten kovulurdum. Bu böyle olunca itiraf ediyorum ki ciddi olarak bu konuda bir arsızlığım vardı. Yalan falan söylemiyorum ben bakın. Okuldan atılmak?

Ay canım minik karınca problemim sen de mi buradaydın bir tarafımda değilsin hadi Hades amcana uğra. Şuan evren tüm bu beni mutlu edecek kısa bakış açımın kıçını tekmelemiş sonra da el sallayıp kahkaha atmıştı. Hogwarts'tan atılmak hiç de istediğim bir şey değildi. Hem de hiç.

Yere eğdiğim kafamı bizi azarlayan öğretmene bakmak için kaldırdığımda bir saniyeliğine tablodaki adamla göz göze gelmiştim. "Biz kavga etmedik." dedi en sonunda azarlara dayanamayan Scorpius doğrulup kadına bakarken. "Jackson'u günahım kadar sevmem ama benden iki ders fazla Karanlık Sanatlara Karşı Savunma alan kıza da saldıracak kadar kafayı yemedim."

"Teşekkürler, ben de sana bayılmıyorum." Scorpius bana dönüp ters bir bakış attığında kaşlarımı kaldırıp ona baktım. "Gerçekten şimdi odaklana odaklana buna mı odaklanıyorsun? Farkında mısın bilmiyorum ama az kalsın ölüyorduk."

"Ölüyordum sen diğer taraftaydın ben oradaydım hatırlatırım." 

"Kılıcı sana atmasam ne yapacaktın acaba canavara kedi gözlerinle bakıp onu baştan mı çıkaracaktın?" 

"Benim gözlerim kedi gözü değil, cam yeşili. Biri daha gözüme kedi gözü derse kıyamet koparacağım artık yeter!" Scorpius dudaklarını dalga geçmek için aralayacağı an Profesör Lupin'in boğazını temizlediğini duydum.  Gözlerim onun maviye dönmüş gözlerine kaydığında kollarımı bağlayarak önüme döndüm ve somurttum. "Neler olduğunu düzgünce anlatın?" 

Scorpius olanları tane tane anlatırken koluma ellerimi sarıp gözlerimi acımaması için kıstım. İyi hissetmiyordum ama bu konuda ağzımı açıp tek kelime edecek değildim. Biraz Nektar içip kendime gelmem gerekiyordu. "Sonra da Profesör Cox geldi. Ama yemin ederim ki biz kavga etmiyorduk. Oradaki bir şey bize saldırdı, o..." Scorpius'un gözleri bana döndüğünde saniyelik göz göze gelişimiz az kalsın yaratığın beni tanıdığını söyleyeceğini anlamamı sağlamıştı. 

İçimden küfür etmemek için dilimi ısırdığımda kolumu o kadar çok sıkmıştım ki yaram içinde kalp varmış gibi zonklamaya başlamıştı. "O ne?" dedi korkutucu bir sakinliğe sakin Profesör Mcgonagall. Scorpius boğazını temizleyip kafasını iki yana salladı. "Çok korkunçtu, bizi öldürmeye çalıştı."

Anlık sessizlik olurken gözlerimi kocaman açıp yanımda duran oğlana dönmemek için kendimi kastım. Az önce yaratığın beni tanıdığını söylememişti. Neden söylememişti? Scorpius'la tek bir ortak noktamız yoktu ve o sürekli Jane'e sataştığı için onunla anlaşamıyorduk bu durumda direk beni ispiyonlaması gerekmez miydi? "Gryffindor ve Slytherin'den yüzer puan." dedi kadın aniden gözlüklerinin arkasından parlayan gözleriyle bize bakarken. 

Dudaklarım dehşetle açılırken artık boyun bükmeye katlanamayan tarafım isyan etti. "Yalan söylemiyoruz!" 

"Söylemiyorum. Sen susuyorsun."

"Ya cidden mi?" diye patlayarak Scorpius'a döndüğümde üstün zekasını kullanarak aynı tarafta olduğumuzu ve ikimizin binasından da yüzer puan gittiğini kavrayabildi. Baya zorlanmıştı bunu yaparken. "Evet yalan söylemiyoruz. Orada yaratık vardı, kavga etmiyorduk!"

Harry Potter kaşlarını kaldırarak Profesör Mcgonagall'a döndüğünde kadın kendisine dönen şaşkın öğretmenleri umursamadan kollarını bağladı ve yeşil cübbesinin gerilmesini sağladı. "Yalan söylemediğinizi biliyorum ama bu yataklarınızda olmanız gereken saatte hiç orada olmamanız gereken bir yerde sebebiniz ne olursa olsun yanınızda öğretmen olmadan bulunmanızı açıklamıyor." 

Half Blood WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin