Melez Cadı ve Othrys Dağı(10)

427 32 204
                                    

Umarım hepiniz iyisinizdir ve sağlığınız yerindedir. 

İyi okumalar <3

Bölüm On: Pazartesi'ye Bomba Gibi Bir Başlangıç

Pazartesi günü lanetli bir gündü. Bunun mitolojik bir dayanağı var mıydı bilmiyordum ama olmasına gerek olduğunu da düşünmüyordum.

Pazartesi lanetli bir gündü. Çok ama çok az insan- onların da ciddi sıkıntıları olduğuna neredeyse emindim- öyle olmadığını söylerdi.

Pazartesileri sevmezdim, sabahın köründe kalkıp sert sıralarda oturmak okulun Hogwarts olsa bile çekilebilecek bir şey değildi. Bir de benim Roma Kampından özel gelen programımla çakıştığında pazartesiler benim için cehennemdi.

Ama bakın bu pazartesi, içinde olduğumuz pazartesi, daha en başından sadece günün değil haftanın da cehennemden beter geçeceğini bize göstermişti.

Nasıl mı?

Mrs. O'Leary'nin içinden çıktığı gölge diyarından direkt kara çakılmamızla.

Cehennem Tazısının üstünden nasıl uçmuştum bilemiyordum ama havada James'le beraber bir yay çizmiş- süreç içerisinde İngiltere'den ayrıldığımızdan beri attığı çığlığını bir şekilde devam ettiriyordu- ve kara çakılmıştık.

Kafa üstü daldığım kar ilk başta güzel gibiydi ama bir saniye sonra tüm yüzüme iğne batırılıyor gibi hissetmeye başlamıştım. Ağzıma dolan karlar yüzünden dişlerimin kökleri sızlıyor sızı ta oradan beynime vuruyordu.

Kendimi zar zor kardan çekip yüzümü kurtardığımda ağzımdaki karı tükürüp derin bir nefes aldım. James de ben soluklanırken yanımda karları sağa sola savurarak doğrulmuş derin nefesler almaya başlamıştı.  

Sonra zaten ayağa fırlayıp düşe kalka en yakındaki çöp kovasına doğru yardırmıştı.

Onun kusma seslerini görmezden gelip Rose ve Madison'a baktım. "İyi misiniz?"

"Harikayım." dedi Madison. "Hiç bu kadar iyi olmamıştım." Fısıldamaktan başka şekilde konuşmaya gücü yetmemesine rağmen sarkastikliğinden hiçbir ödün vermemişti.

"Thea, Madison çok beyaz görünüyor." diye seslendi Rose. Bir şekilde Mrs. O'Leary'nin üzerinde kalmayı başarmıştı.

Zorlukla ayağa kalkıp yanlarına yürüdüm, Mrs. O'Leary'nin üzerine kendisini bırakan Madison Rose'un da dediği gibi oldukça beyaz görünüyordu. Yanakları içe çökmüş, dudaklarının rengi solmuştu, soğuk soğuk terliyordu. "Merak etme." dedi Madison, üzerime diktiği solgun açık yeşillerini yorgunlukla kırpıştırırken. "Gölgeye dönüşmeyeceğim."

Evet, o kadar kötü durumda olmadığını görebiliyordum ama bu tehlikede olmadığı anlamına gelmiyordu. "Zorunda kalmadıkça gölge yolculuğu yapmayacağız." diye mırıldandım. Kararım anlık olsa da sesimdeki netlik yanıma inen Rose'un kafasını sallamasına neden olmuştu.

"Ne kadar acımasız bir kız." dedi Madison. Sesinde alay olsa da gözlerinde hüzün vardı. "Beni öylece kenara atıyor."

"Seni kenara atmıyorum."

Half Blood WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin