Melez Cadı ve Kayıp Kahin(20)

1.3K 77 461
                                    

Bu bölüm sezon finali ballar açıklamayı bölüm sonuna koyacağım ❤️

Bölüm Yirmi: Geç Kalınmış Doğum Günü Hediyesi

Percy bazı geceler uyuyamazdı.

Kafasını yastığa koyar, ne kadar uykusu olursa olsun geçmişi düşünmekten gözlerini kapatamazdı. Sağa sola döner, yastığını çevirir, üzerini örter ya da açar, başka şeyler düşünmeye çalışır hatta bazen yastığının altına lavanta koyardı ama ne yaparsa yapsın uyuyamazdı.

Gözlerini kapatmak bile istemezdi hatta çünkü hatırlamaktan hoşlanmadığı bir sürü anı aklına dolardı.

Annabeth'le kaldığı zamanlar onun yanına giderdi, bazen kalkıp koşu yapardı, bazen yüzerdi, bazen... bazen yan yatakta uyuyan kardeşinin yanına kıvrılıp burnunu onun saçlarına gömerdi.

Çoğu zaman sonuncusu kesinlikle işe yarardı.

Ama artık Thea yanındayken bile uyuyamıyordu Percy çünkü artık hiç uyuyamıyordu.

Daha taze anılar önüne sunuluyordu gözlerini her kapattığında. Elleri kolları bağlı ağzına bez tıkılıyken çaresizce kardeşine seslenmek istediği ama yapamadığı, Thea çığlık atmamak için tüm gücünü harcarken ve o kadın Thea'ya hak etmediği tüm kötü şeyleri söylerken sadece izlediği o saatler aklına geliyordu.

Sonrası çok daha kötüydü üstelik çünkü devamında gözlerinin önüne Thea'nın ona sarıldığı o an geliyordu. Tüm o yaralardan kaynaklanan kan kokusunun yanı sıra denizin kokusu dolmuştu Percy'nin burnuna.

Percy biliyordu. Tabii ki biliyordu ne olacağını, kendisine yaklaşan kılıçlı bedeni görmüştü, muhtemelen öleceğini biliyordu ama Thea kollarını boynuna dolayıp kafasını ona yasladığında Percy her şeyi unutmuştu.

Her şeyi hem de.

Sadece o an için mutlu olmuştu çünkü saatler boyunca işkenceyi izlerken yapmak istediği tek şey Thea'ya sarılmaktı ve sonunda Thea ona sarılmıştı. Percy gözlerini kapatmış öylece durmuştu ama sonra... sonra onu gerçekliğe döndüren kesik nefesi ve kılıcın bedeni terk ederken çıkardığı o sesi duymuştu.

Keşke o kılıç Percy'e saplansaydı. O tarz bir acı hissetmektense ölmeyi tercih ederdi. Thea'nın uçurumdan onları kurtarmak için atlamasını görmektense, Nico'nun Thanatos'a durması için yalvaran çığlıklarını duymaktansa ve uyandığından Thea'nın öldüğünü düşünmektense ölmeyi tercih ederdi.

Ama öyle olmamıştı çünkü Thea kendini öne atıp kollarını Percy'e dolamıştı. Olanların hiçbiri rüya değildi, her şey yaşanmıştı ve...

Percy uyuyamıyordu.

Anlaşılan tek uyuyamayan kişi kendisi de değildi.

Eline aldığı ince hırkasını omzuna atıp dikkatle sahilde yürürken gözlerini kısıp ay ve yıldızların solgun ışığında silüeti belli olan bedene baktı. Deniz kenarına oturan bedenin bacakları kendine çekilmiş kolları bacaklarına dolanmıştı, denize kenetli gözleri kıpırdamıyordu, rüzgarın birbirine dolaştırdığı saçları da umurunda değildi sanki. Öylece orada otururken ne düşündüğünü gerçekten de merak ediyordu Percy.

Çünkü sorunları hakkında konuşmak Thea'nın iyi olduğu bir alan değildi ve Percy sorunları olduğunu bilip de ona yardım edememekten nefret ediyordu.

Thea da uyuyamıyordu.

Ve kim bilir o karmakarışık aklından neler geçiyordu.

Percy beklemeden ilerlemeye devam etti. Sonunda Thea'nın yanına geldiğinde yere oturmuş elindeki hırkayı Thea'nın omzuna bırakmıştı. Denize kenetli gözler aniden ona döndüğünde Percy gülümsedi. "Birileri yeni bir alışkanlık kazanıyor galiba."

Half Blood WitchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin