"Çilekli latteniz hazır efendim."Sipariş veren kız kahvesini alıp gittiğinde derin bir nefes verip ellerimi önlüğüme sildim. Bugün çok kalabalık değildi fakat benim hiç çalışasım yoktu. Bugün ayrı bir halsizlik vardı üstümde, belki de hasta olacaktım.
"Jungkook ben yemek yemeğe gideceğim, gelsene benimle sen de."
Taehyung bana seslenince önlüğümü çıkarıp askıya astım. Taewoo hyung'a-Taehyung'un abisi- dönüp, "Patron, yemeğe kaçtım ben." Deyip cevabını beklemeden beni kapıda bekleyen Taehyung'un yanına gittim.
"Ne yiyelim? Canım pizza istiyor, uyar mı?"
"Fark etmez."
Taehyung, beni kolumdan tutup adımlarımı hızlandırdığında gülerek ona uydum ve adımlarımı hızlandırdım.
"Bu kadar fazla mı acıktın?"
"Evet, hem ne o öyle yavaş yavaş."
Çok geçmeden pizzacıya geldiğimizde siparişlerimizi verip masaya oturduk.
"Jungkook, seninle konuşmak istediğim bir şey var. Kızma bana ama."
"Ne oldu Tae?"
"Mmm, şey. Şöyle ki, bu aralar aşırı keyifsizsin. Yani genel olarak soğuk bir kişiliğin olduğunu biliyorum tabii ama gerçekten bakışlarındaki boşluğu bile fark edebiliyorum."
"Yani?"
"Hep dalgaya falan vuruyorum ama gerçekten, en iyi arkadaşın olarak soruyorum sana, iyi misin Jungkook? Benimle her şeyi konuşabileceğini biliyorsun zaten."
Açıkçası Taehyung'dan böyle bir şeyi asla beklemiyordum. Genelde her şeyi şakaya vurup her an her şeyin dalgasını yapabilecek biriydi. Eğlenmeyi severdi, benim aksime.
"İyiyim Taehyung, hasta gibiyim biraz ondandır."
"Hayır Jungkook, ben senin hasta halini de biliyorum, bu o değil."
Derin bir nefes aldım, içimden bazı şeyler dökmemin zamanı gelmişti belki de.
"Yaşamak istemiyorum Taehyung. Sorun bu. Evet, kabul kötü bir hayatım yok fakat bir amacım yok gibi hissediyorum. Neden bu dünyadayım, neden yaşıyorum... Bunların hiçbirinin cevabı yok ki bende. Bunların yanıtını bulamadıkça hayata karşı olan direncim tükeniyor."
Taehyung'un elleri, masanın üzerindeki ellerimi bulunca başımı eğdim istemsizce.
"Jungkook böyle düşünme, sen benim her şeyimsin. En yakın dostumsun sen Jungkook. Biliyorum, boş bir adamım ben. Öyle boş boş konuşup her şeyi dalgaya vururum fakat bu o şeyi önemsemediğimi göstermez, bunu biliyorsun değil mi?"
Hafifçe başımı sallayıp gözlerine baktım. Üzüldüğü her halinden anlaşılıyordu ve ben bunu gerçekten istemiyordum.
"Seni önemsediğimi ve hep yanında olduğumu sakın unutma olur mu?"
"Biliyorum, unutamam zaten. Teşekkür ederim, anlayışın için."
Hafifçe elimin üzerine vurup karamsar havayı dağıtmak adına güldü, "Aptal, hep burdayım ben."
O gülünce ben de güldüm. O olmasaydı, çoktan ölmüştüm ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopeless |Kookmin| ✔️
FanfictionHayata karşı tüm umudunu yitirmiş bir gencin, tüm zorluk ve engellere rağmen hayata tutunma hikayesi. -Kookmin♡︎-