"Jimin bu nasıl bir rezillik Tanrı aşkına? Kamera şakası falan mı yapıyorsunuz?""Hyung bak-"
"Bir de açıklamaya mı çalışıyorsun? Gerçekten delireceğim! Seungjun'a bunu yapmaya hakkınız yok sizin!"
"Bir sakin olur musun?"
"Olamam Jimin! Seungjun, teklifine cevap vermediğin için ne kadar üzgün senin haberin var mı?! Bir de kızmışsın çocuğa, neredeyse ağlayarak bindi uçağa!"
Jimin sessiz kaldığında Seokjin denen adam ayağa kalkıp bir sağa bir sola ilerlemeye başladı.
"O teklifi kabul edeceksin Jimin. Başka yolu yok. Üç günlük hevesler için, hayatını mahvediyorsun."
Jimin derin bir nefes verip ayağa kalktı, "Her lafına sustum fakat kes şu saçma laflarını! Hayatıma ben karar veririm sen değil anladın mı?! Uzağa gidecek diye bugün ondan ayrılmadım, gitmeyecek olsa çoktan bitmişti ilişkimiz anladın mı beni?!"
"Ne yani, ona olan sevgin bir anda bitti mi?"
Jimin az da olsa sakinleşip yerine oturdu, "Seungjun sana ne kadar anlattı bilmiyorum ama son zamanlarda iyi gitmiyorduk zaten. Sürekli bir soru işareti vardı kafamda, sonra da-" bana döndü, "Jungkook'u gördüm zaten."
"Jimin ama onunla hâlâ berabersin. Hadi tamam seni geçtim," bana döndü, "Sen de mi hiç çekinmedin?"
"Bakın, biz tam olarak bir ilişki içinde değiliz. Az önce gördükleriniz de tamamiyle yanlış anlaşılmadan ibaret, ben zaten öyle bir şey olmasına izin veremem. Seungjun bunu asla hakketmiyor."
Seokjin denen adam Jimin'e döndü tekrar, "Bak Jimin, ya en kısa sürede Seungjun'a sen her şeyi anlatırsın, ya da ben anlatırım. Anladın mı?"
Jimin başını olumlu anlamda salladığında Seokjin, "Ben yatıyorum," yeniden bana döndü, "Sen de git artık."
Başımı olmumlu anlamda sallayıp gitmesini bekledim. Odası olduğu yere girdiğinde ayağa kalkıp Jimin'e baktım. Bana dolu gözleriyle bakıyordu.
Onu nazikçe elinden tutup kaldırdım. Kendime doğru çekip sıkıca sarıldığımda o da bana sıkıca sarıldı.
"Jungkook, affet beni."
Geri çekilip yüzüme bakmasını sağladım. İşaret parmağımla hafif hafif çene çizgisinde gezdirdim.
"Her ne kadar bunu söyleyip üzerine gelmek istemesem de, Seungjun ile konuşman lazım Jimin. Eğer beraber olmamızı istiyorsan, bunu yapmak zorundasın. Üstüne geldiğim için özür dilerim ama zorundasın Jimin."
Yanağını avucumun içine alacak şekilde tuttum.
"Seni çok seviyorum."
Dolu gözlerini yumup yanağından yaş süzülmesini sağladığında eğilip gözyaşından öptüm.
"Ağlama güzelim, lütfen ağlama. Hiçbir şey imkansız değil tamam mı?"
Başını sallayıp yüzünü boynuma gömdüğünde onu kabul edip sıkıca sardım. Dudaklarımı omzuna bastırıp öpücükler bıraktım.
"Her şey yoluna girecek fakat bu senin elinde güzelim."
"Biliyorum, biliyorum fakat bu zor Jungkook. Benim açımdan değil, onun açısından."
"İnan bana Jimin, ihanete uğramak her şeyden daha kötü."
Kollarımı olabiliyormuş gibi daha da sıkı sardım, kulağına yaklaşıp fısıldadım, "Seni çok seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopeless |Kookmin| ✔️
FanfictionHayata karşı tüm umudunu yitirmiş bir gencin, tüm zorluk ve engellere rağmen hayata tutunma hikayesi. -Kookmin♡︎-