Hoş geldiniizz :)
'Taewoo hyung, Jimin hastalandı da o yüzden bugün gelemeyeceğiz dükkana, biliyorsun yalnız da bırakamam.'
'Tamam Jungkook, geçmiş olsun. Akşam bizimkilerle uğrarız yemek falan hazırlamakla uğraşmayın tamam mı? Biz getiririz.'
'Sağ ol hyung, kolay gelsin sana.'
Telefonu kapatıp tekrar yatağa yattım. Erken uyanmak adına alarm kurmuştum, Taewoo hyung zor durumda kalmasın diye...
Dün uyumaya yattığımızda saat sabah beşi geçiyordu. Jimin'in yoğun istek ve ısrarları üzerine ikinci turu da gerçekleştirmiştik. Haliyle fazlasıyla yorgun ve bitkindik, özellikle de Jimin.
Birkaç dakika içinde yeniden uyumuş ve saat öğleden sonra ikiyi geçerken uyanmıştım. Jimin ise hâlâ en son baktığımdaki gibi uyuyordu. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım. Zaten uyanacağını düşünmüyordum.
Yanına ilerleyip nazikçe saçlarını okşayıp hafifçe öptüm. Hiç tepki vermeden uyumaya devam ettiğinde gülümseyip yere oturdum. Yüzüstü yattığından yastık yanağına baskı yapmış, güzel dudağı büzülmüştü. Yanakları hâlâ hafif kızarıktı. O kadar masum görünüyordu ki...
Bacağımda hissettiğim patiler ve yüksek miyavlama sesiyle gülümseyerek kocaman olmuş olan Min'i kucağıma aldım. Sesi Jimin'i uyandırmasın diye kalkıp salona gittim.
Min'i kucağıma yatırıp göbeğini okşadım, acıkmış olmalıydı.
"Bebeğim, gel sana mama yedirelim."
Min'i yere bırakıp ben de ayağa kalktım. Kabına mamasını koyup yemeye başlaması için biraz bekledim.
Mutfağa gidip bizim için de kahvaltı hazırladıktan sonra yeniden koltuğa oturdum. Min de yanımdaki yerini alırken saate baktım, öğleden sonra üçü gemişti. Buna rağmen Jimin hâlâ uyanmamıştı.
Sanırım bu normal değildi, en azından Jimin için.
"Min, Jimin babaya bakalım mı?"
Ben ayağa kalkınca Min de ayaklandı ve beraber odaya gittik. Jimin hâlâ aynı şekilde uyuyordu.
Min zıplayıp Jimin'in sırtına çıktı. Biraz hareket ettikten sonra o da yattı. Jimin rahatsızca kıpırdanıp mırıldandı. Çok geçmeden gözlerini aralayıp derin bir nefes verdi.
"Min, sırtımdan in."
"Sevgilim, daha uyuyacak mısın?"
Benim sesimi duymasıyla şaşırmış, gözleri beni bulmuştu, "Saat kaç?"
Sesi yorgun ve boğuktu.
"Öğleden sonra üçü geçti güzelim."
"Yuh, o kadar uyudum mu?"
Kalkmaya hazırlandığında sırtındaki Min'i kucağıma aldım. Jimin, acı dolu bir surat ifadesiyle yataktan kalktı.
"İyi misin güzelim?"
Ona uzattığım ellerime tutunarak gözlerime baktı, "Her yerim ağrıyor Jungkook. Onun dışında uykum var ve yorgunum. Ama, iyiyim." Gülümsedi, "Dün geceyi düşündükçe tüm ağrılarım hafifliyor."
Derin bir nefes verip Jimin'i nazikçe kucağıma aldım.
"Sana o kadar zorlamaman gerektiğini söylemiştim."
"Bir daha olsa bir daha yaparım Jungkook."
Salona gelip Jimin'i sandalyeye oturttum, bu çocuk gerçekten iflah olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopeless |Kookmin| ✔️
FanfictionHayata karşı tüm umudunu yitirmiş bir gencin, tüm zorluk ve engellere rağmen hayata tutunma hikayesi. -Kookmin♡︎-