Baktım ki etkileşim gitgide düşüyor ben de ficin konusunu kafamda iyice değiştirdim. Yani, hâlâ kararsızım fakat böyle biraz kendi dışıma çıkmayı planlıyorum, belki de yeni bir ben keşfetmek istiyorum. Biraz daha soft ilerleyeceğim fakat daha sonra bolca kaoslu bir hâle dönecek. Daha önce hiç denemediğim bir tarz bu, bu yüzden çok endişeliyim. Dark Paradise'ı batırdığım gibi bunu da batırmaktan korkuyorum. Umuyorum ki, beğenirsiniz. Gerçi belki de yapmam bilemiyorum. İyi okumalar :)
Jungkook
"Caramel Frappuccino hazır!"
"Teşekkür ederim, kolay gelsin."
"Afiyet olsun."
Ellerimi silip yeniden kasaya geçtim. İçeri gülümseyerek Jimin girince ben de gülümsedim.
"Hayatım, bana biraz su verir misin?"
"Hemen güzelim."
En büyük bardağa su doldurup içine birkaç buz attım. Kapağı kapatıp pipeti taktım ve Jimin'e verdim, "Al birtanem."
"Teşekkür ederim hayatım, yoruldum ya."
"Kıyamam sana, yetmez mi bugünlük?"
Suyu tezgaha bırakıp gülümsedi nazikçe, "Birkaç tane şarkı kaldı zaten, bitecek şimdi."
"Sen nasıl istersen bebeğim."
Jimin gülümseyip bardağını masaya bırakarak hızla dükkandan çıktığında ben de bardağı aldığım gibi peşinden gittim. Şarkı söylerken susuz kalmamalıydı.
"Jimin, suyunu unuttun."
"Jungkook dur gitme. Senin için bir şarkı yazmıştım önceden, onu söylemek istiyorum."
"Ne?"
Kocaman gülümsediğinde dolan gözlerimi yumdum. Tanrı aşkına ben buna değecek biri değildim ki. Zamanını benim için harcamış olması can sıkıcıydı, ne gerek vardı ki uğraşmasına?"
"Hadi, gel."
Elimden tutup beni sandalyesine sürükledi. Tam karşısında durmamı sağladığında gözlerimi sildim. Jimin sandalyesine oturmuş gitarını da eline alıp söylemeye başlamıştı.
Sesi o kadar güzeldi ki içim titremişti. Gitar tellerinde dolanan parmakları, bir bana bakan, bir kapanan gözleri... Dünyadaki en şanslı adam olabilirdim. Hatta olabilirdim değil, öyleyim. En şanslı adamım.
'Işığın olmak istiyorum bebeğim, kendi ışığın olmalısın. Ki artık acı çekmeyesin, artık gülümseyebilesin.'
Her şeyine ağlayabilirim Park Jimin. Her şeyine sevgilim.
'O yüzden şimdi söz ver, kendini yalnız hissetsen bile; kendini, beni terketme.'
Ben sözlerde kaybolmuşken bana baktı gülümseyerek.
'Duralım birkaç saniyeliğine,' Küçük parmağını kaldırıp kolunu bana uzattı. 'Küçük parmağını benimkiyle kenetle.' Dediğini yapıp yanağımdan süzülen yaşlarla, gülümseyerek parmaklarımızı kenetledim, 'Şimdi bana söz ver.'
"Söz veriyorum."
Gitarını bırakıp kalktı ve bana sıkıca sarıldı. Ben de ona sarılıp yüzümü boynuna bıraktım. Çok çok çok aşıktım ona, o kadar aşıktım ki bir gün bu aşkın beni öldürebileceğini düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hopeless |Kookmin| ✔️
FanfictionHayata karşı tüm umudunu yitirmiş bir gencin, tüm zorluk ve engellere rağmen hayata tutunma hikayesi. -Kookmin♡︎-