4

2.4K 279 300
                                    


Kalbimdeki bu saçma ağrıya bir türlü çare bulamıyorum.

Hemen karşıda gerçekten birbirlerini seviyorlar-Jungkook Ziyagil- bu benim için neden bu kadar katlanılmazdı ki? Bir günde birine aşık olamam ya...

"Jungkook?"

Arkamdan seslenen Taehyung'a döndüm, "Hm?"

"Şey, Taewoo hyung- senin neden gözlerin dolu dolu? Bir şey mi oldu?"

Bir süre gözlerine baktım, "Esnedim."

Boğazım düğümlenmiş gibiydi. Nefes almak zor ve canımı yakıyordu.

"İnanmadım ama neyse, şey Taewoo hyung dedi ki Jungkook bugün çalışmasın dinlensin."

Başımı sallayıp zorakice konuştum, "Hayır iyiyim, lavaboya gidip devam edeceğim çalışmaya. Şimdilik yerimde durur musun?"

Taehyung başını sallayıp koluma dokundu hafifçe. Bana yaklaşıp diğer elini de koluma koydu. Ne var biliyor musunuz, biri bana sarılırsa net bir şekilde ağlayabilirdim şu an.

"Taehyung, gitmem gerek."

"Jungkook ağlama."

Başımı olumsuz anlamda salladım, "Ağlamıyorum."

Kollarımı ellerinden çekip hızla yanından lavaboya adımladım. İçeri girip kapıyı kitledim ve ellerimi lavaboya yaslayıp derin bir nefes verdim. Sinirlendiğim için gözlerim dolmuştu sadece. Taehyung da bana öyle yaklaşınca duygulanmıştım. Şu sıralar sahiden fazla hassastım.

"Bebeğim iyi misin?"

Taehyung'un sesiyle derin bir nefes aldım, "İyiyim Taehyung."

Suyu açıp hızla yüzüme çarptım suyu. Kendime gelmem gerekiyordu. Birkaç kez daha su çarpıp yüzümü kuruladıktan sonra çıktım banyodan.

Tezgahın arkasına, Taehyung'un yanına geçtim, "Tae sen git ben hallederim."

"En azından beraber yapalım, sen kahveleri güzel hazırlıyorsun, ben siparişleri alırım."

Başımı sallayıp kahve yapılan bölüme geçtim. Bugün diğer günlere göre biraz daha yoğun geçmişti. Ayrıca sadece bedenim değil, kalbim de çok yorgundu.

"Gençler, kapatma saatimiz geldi. Bugün ikiniz de çok çalıştığınız için sizi yemeğe götüreceğim."

"Hyung ben aşırı yorgunum, gelme-"

"Jungkook! Kızdırma beni!"

Derin bir nefes verip başımla onayladım onu. Daha önce de dediğim gibi, Taehyung'un tribini çekmektense yorgunluktan düşüp bayılmak daha iyiydi.

Dükkanı kapayıp hep beraber çıktık. Saat on buçuğu çoktan geçmişti. Evet, bu saatte yemek yiyecektik...

"Güzel bir restauranta gidelim, ne dersiniz?"

Taehyung, Taewoo hyungun koluna girip kedi gibi sırnaştı, "Ah hyungların mükemmeli..."

Taewoo rahatsız bir surat ifadesiyle koluna yapışan Taehyung'u ittirdi hafifçe, "Yapışma hemen, vazgeçerim bak."

"Tamam, tamam... Özür dilerim."

Taewoo hyungun arabasına binip, çok uzak olmayan restaurante geldik. İçim aşırı huzursuzdu, fazla isteksiz geldiğimden kaynaklanması olasıydı.

Hopeless |Kookmin| ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin