Bölüm 6

1.6K 146 231
                                    




Finn ile giyinmiştik ve şu an fotoğraf çekiyorduk. Telefonu uzağa koyup zamanlayıcı ayarladı ve yanıma geldi tekrar. "Sırtıma atla." deyip eğildi. Ellerimi omzuna koyup sırtına hopladım. Düşmemem için bacaklarımdan tuttu. Ekranda 3 sayısını görünce kollarımı Finn'in boynuna doladım.

Fotoğrafı çekindikten sonra ikimiz de kahkaha atmaya başladık. Ortada komik bir şey yoktu ama fazla ciddi bir ortam oluşmuştu ve bu bizi güldürmüştü. Kafamı geriye doğru attığımda Finn elini sağ bacağımdan çekti. Hem geriye doğru gittiğimden, hem de tek ayak üstünde durmaya çalıştığımdan çığlık atarak yere düşmüştüm. Finn'i de kendimle beraber yere düşürmüştüm. Sırt üstü üstümde yatıyordu şu anda.

Daha fazla gülmeye başladı. Ellerimi boynundan çekip kafasına getirdim ve üstümden kalkması için ittim. Ben de gülüyordum ama sırtım acıyordu. Gülmeye devam ederken üstümden kalktı ve ellerini uzattı. "O ses neydi?" Finn'in babası gelmişti ve kapıdan bize bakıyordu.

Gülmemi durdurup Finn'in ellerini tuttum ve ayağa kalktım. "Millie düştü." Gözlerinden gelen yaşları sildi. Babası da gülüp ikimize süzdü. "Ee? Nasıl olmuşuz?" diye sorup bana baktı Finn. "Ben sevdim, uyumlu olmuşsunuz. Normalde de uyumlusunuz." dediğinde ikimiz de birbirimize baktık.

Bu konuşma çok farklı yerlere gidiyordu. Boğazımı temizledim. "Ne zaman gidiyoruz?" Finn kendine gelip telefonunu cebine kattı. "Gidelim." Kafa sallayıp çantamla montumu aldım. Yerde duran su silahlarını görünce eğilip aldım. "Bunları doldurdun mu?" Kafamı ona çevirdim. Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Nereden dolduracağımı anlamadım." Kafa sallayıp montumla çantamı yere koydum ve banyoya girdim. İçlerine su doldurunca birisini Finn'e verdim. Babası gitmişti. Finn yüzüme su sıkınca kolumla yüzümü temizledim. Ters ters ona baktım. Gülüp arkasını döndü. Su silahını ensesinden içeriye sokup birkaç kez sıktım.

Hemen bağırmıştı. "Yüzüme sıksan olmaz mıydı?" Üstündeki paltoyu çıkartıp yere attı ve gömleğinin sırtına yapışmaması için arkadan tuttu. "Yüzündeki sakal ve bıyığı yapmak yarım saatimi aldı. Yüzüne sıkacağımı mı sandın?" Göz devirdi.

Çantamı ve montumu alıp odasından çıktım. Benim arkamdan o da çıkmıştı. Gözlüğü çıkartıp elimde tuttum. Merdivenlerden inerken ayak seslerini duyduklarında bize bakmışlardı. "Gidiyor musunuz?" İkimiz de kafa salladık.

Hepsi ayağa kalktı. Kapının önüne gelince çantamı yere koyup montumu giydim. Nick'e baktım. Onunla yemek için Finn'i beklerken gayet iyi anlaşmıştık ve kendimize özel selamlaşma bile bulmuştuk. Hemen selamlaşmamızı yapıp, güldük ve sarıldık. "Özletme kendini, yine gel." Hiçbir demedim ve ondan ayrıldım. "Belki." deyip omuz silktim. Gelmezdim muhtemelen.

"Finn getirmese bile kendin gel." Kafamı gülerek Mary'ye çevirdim. "Sizin yemeklerinizi tekrar tatmak için yine gelirim." Gayet güzel yemek yapıyordu. Kollarını bana sarınca ben de ona sarıldım. Ondan ayrılınca Finn'in babasına döndüm. Gülüp tek kolunu bana sardı ve sırtımı okşadı. "Babana selam söyle." Babamla insan gibi konuşabilirsek söylerim tabii.

Kafa salladım. "Güle güle." deyip el salladım. Rosie yanıma gelince eğilip kafasını okşadım. Mayıştığından hemen yere yatmıştı. Gülüp yerden çantamı aldım ve tek omzuma taktım. Onlar da el salladığında Finn kapıyı açtı. Dışarı adımımı attığım anda bacaklarım donmuştu. Altımda şort vardı ve hava çok soğuktu.

Finn kapıyı kapatınca hızlı adımlarla yürümeye başladım. Arabaya girip çantamı arka koltuğa attım ve elimdeki su silahını iki koltuğun arasına koyup, ellerimi montumun cebine soktum. Finn emniyet kemerini takıp arabayı çalıştırınca benimkine baktı. Sağ elimi cebimden çıkarıp emniyet kemerini taktım.

 FILLIEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin