Finn düşmemem için ellerimi daha sıkı tuttu. "Peki, şimdi ne yapacağım?" diye sordum kaykayın üstünde öylece beklerken. "Sağ ayağını yere koy ve yavaşça ilerle. Düşecek olursan seni tutacağım." Başımı salladım ve dediğini yaptım."Yola bak, ayağına değil." dedi. Bir saniyeliğine sokak lambası sayesinde aydınlanan yüzüne baktım. "Ayağımın olduğu yerde de yol var." Bir şey demedi ama bana geri zekalıymışım gibi baktığına emindim.
"Üstüne hoplayabilir miyim? İnmezsem düşeceğim çünkü." dediğimde güldü ve ayağıyla kaykayın ucuna basıp durdurdu. "Şimdi düşmezsin." Ellerimi omzuna koyup kaykayın üstünden indim.
Kaykayın ucundaki ayağıyla kaykayı kaldırınca hayran hayran ona baktım. Bu işte çok iyiydi. "Bu havalı hareketi öğretebilirsin." Kaykayı yere koydu. "Ayağını uca bastır sadece." Başımı sallayıp hızla ucuna bastım.
Ben yapınca olmamıştı. "Ee niye olmadı bu?" Yüzünde gülücük oluştu. "Beni izle." deyip yine o hareketi yaptı. "Nasıl yapacağını anladın mı? Ucuna bas ve ayağını geri çek, sonra da elinle kaykayı tut." Kafamı salladım.
Bir kez daha gösterip kaykayı benim önüme koydu. "Yapabilirim." diye mırıldandım. "Yapabilirsin." dediğinde gülümsedim. Gösterdiği gibi yapınca olmuştu. "İşte bu." dedim elimdeki kaykaya bakarken.
Gülerek kaykayı yere koydum ve ona baktım. "Bir şey soracağım." Gözümü kırptım sorması için. "İğneden korkar mısın?" Kaşlarımı çattım. "Bunu neden öğrenmek istiyorsun ki?" Dudaklarını birbirine bastırdı. "Önce benim sorum." dediğinde başımı hayır anlamında salladım.
Gülümsedi ve bir ayağını kaykaya koydu. "Dövme yaptırmak ister misin?" Güldüm. "Dövme mi yaptıracağız?" Omuz silkti. "Eğer istiyorsan." Ben de omuz silktim. "Neden olmasın?" dediğimde elimi tutup kendisine çekti.
"Yaptıralım o zaman." Kafamı salladığımda elimi bıraktı. "Bekle beni." deyip evine doğru koşar adımlarla ilerledi. Kapıyı açıp içeriye girdi. Bizim evin bahçesinden çığlık sesi gelince hızla oraya doğru yürüdüm. Bahçe kapısını açıp bahçeye girdim.
Tim, Amy'yi havuza itmişti. Tiksinerek yüzümü buruşturdum. Geçen hafta orada sevişmiştik. "Amy, bence havuzdan çıkmalısın." diye bağırdım sesimin ona ulaşması için. "Hatta havuzun suyuna bile değmeyin."
Hepsi kaşlarını çatmıştı. "Niye ki?" dedi Lucas, Amybeth'e yardım ederken. "Bilmemen daha iyi." Tim bana doğru geldi. "Ne bok yedin lan?" Cevap vermedim. "Iy yoksa işedin mi?" diye sordu Lucas ıslak ellerini üstüne silerken. Gülerek göz devirdim.
"Hayır, daha kötüsü. En azından sizin için, benim için o kadar da iğrenç değil." Kaşları daha da çatıldı. "Millie, atla." Finn'in sesini duyunca arkama baktım. Motorunu bu tarafa doğru getiriyordu. "Finn, bu geri zekalı havuza ne yaptı?" diye sordu Tim.
Gözleri beni bulunca güldü. "Gerçekten öğrenmek istiyor musun?" dedi kaskı bana uzatırken. Kafasını salladı hemen.
Finn'in arkasına bindim. "Söyleyin hadi." Kaskı kafama takıp önündeki camı yukarı kaldırdım ve kollarımı beline sardım. "Söylediğim anda sür." dediğimde kafasını salladı. "Söyle artık." dedi Tim sabırsızlıkla.
"Seviştik." dedim gülerek. Yüzünü buruşturdu. Amy'nin bağırışını duymuştum ama hem motorun sesinden, hem de uzaklaştığımızdan seslerini artık duyamıyordum. Eve döndüğümüzde ağzımıza sıçarlardı muhtemelen.
Dövmecinin önünde durdu. Motordan inip kaskı çıkardım. "Umarım aklında nasıl bir dövme yaptıracağımız hakkında fikrin vardır." Kafasını salladı. "Basit bir şey ama seveceksin." Kaşlarımı kaldırdım. "Ne yaptıracağız?" diye heyecanla sorduğumda güldü. "Elini ver." dediğinde elimi elinin üzerine koydum.