Etrafıma baktım. Biz kesin kaybolmuştuk. "Finn kaybolmadığımıza emin misin?" diye sordum bisikleti onun yanına sürerken. Bisiklet kiralamıştık ve rastgele bir yere sürmüştü, ben de arkasından ilerlemiştim. "Londra sokaklarını nereden bileyim ki ben?" dedi bisikletle etrafımda dönerken."O zaman niye buraya sürdün?" Omuz silkti. "Yeni yerler keşfettik işte, kötü mü?" Kaşlarımı kaldırdım. "Haklısın, şurada bir park var. Belki onu keşfetmişizdir." deyip sağ tarafımdaki parkı gösterdim.
Gülüp cebinden telefonunu çıkardı. "Ayrıca bacaklarım ağrımaya başladı ve hava çok sıcak. Eve dönelim." Başını salladı. Geldiğimiz yolu hatırlamadığımız için bisiklet yolundan gitmiştik, sonunun nereye çıkacağı hakkında bir fikrimiz yoktu.
"Yarışa var mısın?" dedi aynı hizada ilerlerken. Yola baktım. İkimizin de sığacağı kadar boş alan vardı ve yolda kimse yoktu. "Başladı bile." deyip pedallara asıldım. Arkamdan bağırıyordu ama ona cevap vermeyip kahkaha atıyordum.
Biraz ilerimizde dondurma kamyonu görünce daha da hızlandım. "Dondurma kamyonunun yanına ilk gelen kazanır." diye bağırdım sesimi duyması için.
Oraya ilk ulaşan ben olunca frene basıp bisikleti durdurdum ve ayaklarımı pedallardan çekip yere bastım. Ellerimi yumruk yapıp zafer edasıyla havaya kaldırdım. "Ben kazandım." diye sevinçle bağırdığımda gülerek yanımda durdu.
"Şimdi bana ödül olarak dondurma al." dediğimde bisikletten indi. Ben de indim ve bir elimle kendi bisikletimi, diğer elime onunkini tuttum. "Neyli istiyorsun?" diye sordu nefes nefese. "Çikolata ve karamel." Kafasını salladı.
Dondurmaları aldığında çimenlik alana gittik. Yere uzandığımda başını karnıma koydu ve o da uzandı. "Hile yaptın." dedi dondurmasını yalarken. "Hayır, yapmadım." Kaşlarını kaldırdı. "Evet, yaptın. Daha başla demeden başladın."
"Başladı dedim aslında, sadece sen hazırlıksızdın. Yani hile yapmadım." Bir şey demedi. Teknik olarak hile yapmış olmuyordum.
Elimi saçlarının içinden geçirdim ve dondurmamı uzattım. Isırınca dehşetle yüzümü buruşturdum. Dondurma ısırmak çok korkunç bir şeydi. "Nasıl ısırıyorsun?" Güldü ve bir ısırık daha aldı. "Böyle." dedi bana bakarak.
İzlerken bile içim bir tuhaf olmuştu. "Benimkinden de ister misin?" deyip kendi dondurmasını uzattı. "Muzlu dondurma yiyorsun sen." Omuz silkti. "Tadına bak, güzel." dedi ve dondurmayı dudağıma sürttü.
Dondurmayı yalayınca tepkime bakmak için dikkatle yüzümü inceledi. "Kötüymüş." deyip bir kez daha yaladım. Güzeldi aslında ama istifimi bozmamam lazımdı. Elini çekmeye çalıştığında tuttum ve bir kez daha yaladım.
Güldü. "Hani kötüydü?" dediğinde yüzümü buruşturdum. "Kötü zaten. Sadece çikolata ve karamelli dondurmanın ne kadar güzel olduğunu bir daha anlamak için son kez yaladım." dedim ve elini ittim. "Pekâlâ." dedi gülerek.
Külahın son parçasını da ağzıma atınca yerdeki suyu aldım ve içtim. Dirseklerinin üstünde doğrulup yüzüme baktı. Suyu ona uzattım. Kafasını iki yana salladı ve yanıma yattı.
Yüzünü bana çevirince ben de ona çevirdim. Dudaklarındaki ufak gülümsemeyle bana bakıyordu. Elimi tuttu, diğer eliyle de rüzgar yüzünden önüme gelen saçları kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Dudağının kenarında çikolata var." dedi gülümseyerek.
Kaşlarımı kaldırdım. "Nerede?" dedim duymamış gibi yapıp. Ne yaptığımı anlayınca gözlerini dudaklarımdan gözlerime sabitledi. Kafamı ona yaklaştırıp dudaklarımızı birleştirdim. Elleri hemen belime yerleşmişti. Dudaklarımızı ayırmadan yattığım yerden kalktım ve ellerimi açarak kafasının yanlarına koydum.