Kulağıma gelen uğultuları duymamak için gözümü açmadan kafamı yastığın altına soktum ve ellerimle yastığın kenarlarından tuttum.Yastık sertçe benden çekilince hangi salak olduğuna bakmak için gözümü açtım ve başımda dikilen kişiye baktım. "Uyandı sonunda." deyip kafasını eğerek bana baktı Jack. Güneşe hâlâ alışamadığımdan gözlerim kısıktı. Ayrıca onlar niye buradaydı? Evimin nerede olduğunu bile bilmiyorlardı.
"Günaydın." dediğinde gözümü kapattım tekrar. "Uyuma salak." Göz kapağımı parmağıyla kaldırdığında eline vurdum. Kafamı diğer tarafa çevirdim. "Yarım saattir seni bekliyoruz be." deyip üstüme hopladı Noah. İnleyerek sırtımı tuttum ve yorganı üstümden atıp rastgele tekme savurdum.
Bacağını tutup yataktan kalktı. Yattığım yerden doğrulup onlara baktım. "Siz niye buradasınız?" Hepsi Finn'e baktı, Finn de çaktırmamak için odamı inceliyordu. Gözleri benimkilerle buluşunca kaşlarımı kaldırdım cevap vermesi için. "Banyonu kullanabilir miyim?" Başımı olumlu anlamda salladım.
Finn banyoya girip kapıyı kapatınca ayağa kalktım. "Bi' bok var. Ne oluyor?" Sessizce güldüler. "Seni uzun zamandır görmediği için buraya getirdi bizi, tek kendisi gelirse garip olurmuş." dedi Jaeden gülmemeye çalışarak. Onunla 2 aydan daha fazla bir süredir doğru düzgün konuşmuyordum, gördüğüm yerde yolumu değiştiriyordum veya bir bahane bulup birlikte olmaktan kaçınıyordum.
Sarhoşken bana aşık olduğunu itiraf ettiğinden beriydi bu süre zarfı. "Neden ondan kaçıyorsun ki?" diye sorup yatağa oturdu Caleb. "İtiraf etti." Hepsi aynı tepkiyi vermişti, şaşırmışlardı. "Neyi itiraf etti tam olarak?" Cevap vermedim ve banyonun kapısına baktım. "Salona inelim, orada anlatırım." Kafa sallayıp odadan çıktılar. "Siz ne zaman geldiniz?"
"Yarım saat önce falan." diye cevapladı Wyatt. Kaşlarımı çattım. "Yarım saattir başımda mı bekliyorsunuz?" Kafasını hayır anlamında salladı. "Ailenle sohbet ediyorduk."
Tekli koltuğa oturup hepsine teker teker baktım. "Ben anlamadım, eğer Finn sana tahmin ettiğim şeyi itiraf ettiyse niye ondan kaçıyorsun ve bize niye söylemedin?" dedi Sophia. "Sarhoştu, çok ciddiye almadım." Almıştım. "Bu yüzden mi ondan kaçıyorsun? Onu ciddiye almadığından." Saçma bir bahane olmuştu ama aklıma ilk gelen şey de buydu. Cevap vermedim, Charlie yanımıza gelmişti çünkü.
"Uyanmışsın sonunda." deyip yanağımdan makas aldı Charlie. Bir elimle yanağını tuttum ve diğer elimle Charlie'ye vurdum. "Herneyse, eve tıkılıp kalmayalım. Bir yere gidelim." dedi Maddie. Onayladıklarında ayağa kalktım. "Üstümü değiştirip geliyorum."
Odama girmeden önce ortak banyoya girip yüzümü yıkadım. Havluyla yüzümü silip aynadan kendime baktım. Gece boyu uyumayıp dizi izlediğimden sabah 6'da uyumuştum ve saat 2'yi geçmişti şu an ama gözlerim kızarıktı yine de.
Esneyerek banyodan çıktım. Açık olan kapımdan Finn'i görünce ses çıkartmadan ona baktım. Kitaplığımdaki kitaplara bakıyordu. "Sen Yüzüklerin Efendisi insanısın." diye mırıldandı kendi kendine. Sırıtarak omzumu duvara yasladım.
Çalışma masamın üzerindeki piyesi eline alıp sayfalarını çevirmeye başladı. Arada durup bazı yerlerini okuyordu. Kağıtları masaya geri koyduğunda odaya bakındı. Tekrar masaya döndü ve elini zarfa uzattı. Ona bakmaması lazımdı. Sessizce geri gittim ve yeni gelmiş gibi yaptım. Sesimin ona ulaşması için yere sertçe basıyordum ve ıslık çalıyordum.
Bir şeylerin devrilme sesi gelince kaşlarımı çatarak odaya girdim. Kitaplıktan rastgele bir kitap almıştı ve kitabı inceliyordu. Zarfın yerinde durduğunu görünce rahatça bir nefes aldım. "Sen bir şey mi devirdin?" Kafasını salladı ve kitabı gösterdi. "Kitap yanlışlıkla elimden düştü de."