Bölüm 21

1.3K 107 308
                                    





"Taksiden iniyor." dedi Tim sessizce. Finn'in yüzüne yapıştıracağım pastayı elime alıp yavaşça kapının arkasına geçtim. Noah da patlatmadığı konfetiyi eline alıp kapının karşısına geçti. "Jaeden flaşını kapat." diye fısıldadım. "Kapıya doğru geliyor." dedi Tim tekrardan. Diğerleri de pastanın üstündeki mumları yakıyorlardı.

Anahtarın kapı deliğine yerleştiğini duyunca derin bir nefes aldım ve biraz daha geri gittim. Kapıyı açınca esneyerek içeriye girdi. Kıyamam, yorulmuştu.

Yanan maytap seslerini duyunca ve 'iyi ki doğdun' şarkısıyla mutfaktan çıkan bizimkileri görünce dondu kaldı. Noah konfetiyi patlattığında bile hareket etmemişti.

Işığı açtıklarında gülerek omzundan tuttum ve kendime çevirdim. Ağzı şaşkınlıktan hafif aralanmıştı ve hâlâ hareket etmiyordu. "İyi ki doğdun." diye bağırıp pastayı yüzüne yapıştırdım.

Pastayı iyice yaydıktan sonra plastik tabağı yüzünden çektim. Sırıtarak gözlerini sildi ve bana baktı. "Sürpriz." dediğimde kafasını eğip dudaklarımızı birleştirdi. Ellerimi yanaklarına koydum ve karşılık verdim.

Sophia yalandan öksürdü. "Öpüşmenizi sonra devam ettirebilir misiniz? Çünkü sana sarılmak istiyorum, çok özledim." dediğinde Finn benden ayrılıp onlara döndü. Hızla ona doğru yürüdüğünde Sophia elini Finn'in göğsüne koyup durdurdu. "Saçlarıma pasta bulaştırırsan sıçtım ağzına."

"Sus len bücür." deyip sarıldı. Onların bu haline gülerek dudaklarımdaki ve elimdeki pastaları yedim. "Boyumla dalga geçmesen bir yerlerin çıkar zaten." Finn ondan ayrılıp saçlarını karıştırdı ve diğeriyle de sarıldı.

"Yaşasın! Pasta yeme zamanı." deyip zıplayarak mutfağa girdi Noah. Herkes gülerek onun arkasından gitti. Finn, arkasını dönüp bana baktı. Birkaç tane peçete alıp yüzünü temizledim.

Kirli peçeteleri kenara koyup ellerimi ensesine koydum ve alnını alnıma dayadım. Elini belime yerleştirip kendisine yaklaştırdı. "Çok güzel gözüküyorsun." dediğinde gülümsedim ve gözlerimi kapattım.

"Wolfhard." diye fısıldadım. "İyi ki hayatımdasın." dedim sessizce. "Hiç çıkma olur mu?" Yavaşça başını salladı. Elimi yanağına koydum ve başparmağımı çillerinin üstünde gezdirdim.

"İyi ki doğdun sevgilim." dediğimde gülümseyerek dudağımın kenarından öptü ve belimdeki kollarını sıklaştırıp yüzünü boynuma gömdü. Derin bir nefes alıp boynumdan öptü.

Saçlarını son kez koklayıp geri çekildim. "Artık pasta yiyelim." Kafasını sallayarak elini sırtıma koydu ve mutfağa doğru yürüdü. İki tane tabak alıp yanıma oturdu ve bir tanesini bana verdi.

"Buraya ne zaman geldiniz?" diye sordu pastasından bir parça alıp ağzına katarken. "Dün gece." diye yanıtladı Caleb. Kaşlarını kaldırdı. "Konuşurken hiç belli etmediniz de, normalde ağzınızda bakla ıslanmaz." dedi.

"Millie, tehdit etti." dediğinde bana baktı. "Ne? Sürprizi mi bozsaydım?" Sırıtarak yanağımdan makas aldı. "2 haftadır bununla uğraşıyor. Bir terslik olursa diye özel uçak tutmayı bile denedi." dedi Jack. "Gerçekten yaptın mı bunu?" diye sordu.

Dudaklarımı büzdüm. "Belki." dedim gözlerimi kaçırarak. Beni kolunun altına alınca gülmemek için pastamdan yedim. "Ee ne zaman gerçek parti moduna geçiyoruz? Ben çok sıkıldım." dedi Noah rahatsızca kıpırdanırken.

 FILLIEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin