Barın önüne gelince doğru yere geldiğimi görmek için Noah'nın attığı konuma tekrar baktım. Doğru yerdi. Taksiden indim. Tam içeri girecekken güvenlikler beni durdurmuştu. Çantamdan kimliğimi çıkartıp onlara gösterdim. Bakmaya tenezzül bile etmediler.Göz devirip onlara baktım. "Niye giremiyorum?" Birbirlerine baktılar. "Sadece üye olanları alabiliyoruz." dedi sağ taraftaki. "Noah Schnapp'ın arkadaşıyım, sevgilisinin doğum gününü kutlamak için buraya geldiler, Sadie Sink." dediğimde kafasını iki yana salladı. "Öyle birisini tanımıyorum." Kaşlarım istemsizce çatıldı. Yanlış yere gelmediğime emindim halbuki.
Kimliğimi çantama koyup, cebimden telefonumu çıkardım ve Noah'yı aradım. Doğru yer olduğunu ve beklememi söylemişti. Güvenliklere ters ters bakıp beklemeye başladım. Finn dışarı çıkınca güvenliklerin önünde durdum. Geçmemi yine engellenmişlerdi. "Benimle birlikte." Finn böyle deyince girmeme izin vermişlerdi.
Konuşana dik dik bakıp Finn'in yanına gittim. Son günlerde olan o hoşlanmadığım his yine içimde dolanıyordu. "Götüm dondu beklemekten, çok erken geldin." Göz devirip yürümeye başladı. Siyah bir kot pantolon ve onun üstüne kırmızı bir sweat giymişti. Saçları da normalden daha kıvırcık gözüküyordu.
Arkasını dönüp bana bakınca onu incelemeyi bırakıp yürümeye başladım. "Sadie nerede?" Omuz silkti. "Dans ediyorlardı." Başımı salladım. Yarım daire şeklinde olan deri koltuğa oturdu, Sophia ve Jaeden vardı burada ve gülerek bir şeyler konuşuyorlardı.
Jaeden oturmam için yana kaydı. Çantamı ve montumu çıkartıp Jaeden'ın yanına oturdum. "Yorgun gözüküyorsun." dediğinde kafamı salladım. "Yoruldum." Eliyle kendi omzuna vurdu. Kafamı omzuna koyup gözlerini kapattım. Kulağımı patlatacak şekilde müzik çalmasa iki saniyede uyurdum muhtemelen.
Yanımda çökme olunca gözümü açıp oraya baktım. Jack gelmişti. "Başrolü kaptın mı?" diye sorduğunda kafamı salladım gülerek. Kafamı Jaeden'ın omzundan kaldırıp Jack'e döndüm. "Okula ilk geldiğim gün neredeyse bir kızla kavga ediyordum, hatırlıyor musun?" Kahkaha attı. "O kız her sene başrolde olurdu, aferin kız." deyip çakmam için elini havaya kaldırdı. Eline çakıp güldüm. "Ben başrolü alınca nasıl kudurdu, görmen lazımdı."
"Ona hangi rolü verdiler?" Bilmiyorum anlamında kollarımı kaldırdım. Jaeden ve Sophia ayağa kalkınca onlara baktık. "Diğerlerinin yanına gidiyoruz, gelecek misiniz?" dediğinde hiçbirimiz bir şey demedik. Onlar gidince Finn'e baktım. Telefonuna bakıyordu. Kafasını kaldırıp göz göze gelmemizi sağladında tekrar Jack'e döndüm.
Müziğin sesi kısılınca birisi sahneye çıktı. Jack kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Finn de ayağa kalkmıştı ve sahneye doğru gidiyordu. "Eğlence asıl şimdi başlıyor." deyip koşar adımlarla yürümeye başladı. Ben gelmeyince Jack geri gelip bileğimden tuttu ve arkasından sürüklemeye başladı. "Ne olduğunu anlamadım."
"Finn şarkı söyleyecek." Kaşlarımı çatıp onun yanına yetiştim. "Finn şarkı mı söylüyordu?" Kafa salladı. Finn sahneye çıkıp mikrofonla konuşan kişiyle tokalaştı, sonra herkes alkışlamaya başladı. Diğerlerinin yanına gelince Sadie'ye sarıldım. O da kollarını bana sarmıştı. "Doğum günlerini sevmediğini duydum ama yine de doğum günün kutlu olsun." Gülerek teşekkür etti.
Sadie'den ayrılınca içecek almak için oradan ayrıldım. Bir tane bira alıp geri döndüm. Finn ile sahnedeki kişi çoktan şarkı söylemeye başlamışlardı. Söyledikleri şarkıyı bilmediğim için arka cebimden telefonumu çıkarttım ve çaktırmadan birkaç kez Finn'in fotoğrafını çektim. İfşalarını mutlaka bir gün tehdit aracı olarak kullanırdım.
"Yakaladım." Wyatt kulağımın dibinde bağırınca hemen telefonu kapatıp cebime koydum ve kulağımı tuttum. "Ne bağırıyorsun be?" Kaşlarını kaldırdı. "Gördüm, Finn'in fotoğrafını çekiyordun."