-18- "Abi" -18-

604 52 4
                                    

***YOONGI***
Telefondan Taehyung'u aramış, açmasını bekliyordum.
"Oh Yoongi hyung..."
"Taehyung yanınıza gelecektim ancak Jungkook uyuyabildiyse rahatsız etmeyeyim dedim durumu nasıl?"
"Şu an uyuyor ancak birazdan ilaç içmesi gerek ve sürmem gereken merhemleri var. Gel istersen."
"Onu görmeyi istiyorum aslında."
"Gel gel sıkıntı yok. Jimin de yanında mı?"
"Evet o burda."
"Bekliyorum o halde."

Yanımda yatan bedene baktım. Yorgunluktan bir et yığını gibi duruyordu. Ellerimi yüzüne yerleştirip hafifçe okşadım.
"Ben bir gidip bakacağım. Gelirim birazdan olur mu?"
"Ben de geleceğim Yoongi."
Ufak mırıltılarla söylemişti ve bu onu sanki olabilirmiş gibi daha tatlı yapıyordu.
"Yorgunsun sevgilim. Dinlen. Sonra yine gideriz."
"Geleceğim dedim."
Hafifçe doğrulup zor açtığı kısık gözleriyle bana bakmaya başladı.
Dudaklarıma uzanıp küçük bir öpücük koymuş ve banyoya yönelmişti.

***
Kapıyı çaldığımda gerilmiştim. Jungkookie'yi kötü halde görmek canımı acıtıyordu. Şu zamanlarda ömründe yaralanmadığı kadar çok yaralanmıştı ve bu hem bedenini hem de ruhunu yıpratıyordu.
"Ah demek geldiniz. Az önce uyandı. İçeri gelin."
Yavaş adımlarla içeri giriyordum ki Taehyung kahkahalarla gülmeye sonra da bağırmaya başladı.
"Jungkook! Bunlar az önce fena yiyişmiş!"
Jimin'i alıp odaya sürükledi ve boynunu işaret etti.
"Şunun haline bak."
Jimin utanıp kardeşine vurmaya başlamıştı.
Jungkook ağrısına rağmen gülüyordu. Onu gülerken görünce gülmeme engel olamadım.
Tae'ye baktım.
"Sizlerin de halini gördük Taehyung."
"Biliyorum biliyorum ancak bu bambaşka bir şey. Yoongi kardeşime ne yaptın sen böyle?"
Hala gülüp eğleniyordu.
Jungkook'un yanına gidip yatağa oturdum.
"Kookie... nasıl oldun diye soracağım ancak cevap gayet açık galiba."
"Yoongi hyung... biraz ağrım var ancak ben gayet iyiyim. Beni nasıl güldüreceğini bilen bir sevgilim var." Derken Taehyung'u işaret etmişti.
Gözlerini boynuma indirdi.
"Sert geçmiş anlaşılan."
Dediği şeyle utanmıştım. Evet ben az önce utanmıştım. Bu duyguyu pek bilmezdim o yüzden garip hissettirmişti.
"Biraz..." diyebilmiştim sadece.
Gülerek omzuma hafifçe bir yumruk atmıştı.
"Seni böyle utangaç görmeye alışık değilim Yoongi hyung kendine gel."
Dediği şeyle kendimi toparlamış ve normal halime dönmüştüm.
"Ne utanacağım be."
Gülmüştük.

Taehyung'a döndüğümde Jimin'le uğraştığını gördüm. Jimin'in tişörtünü çıkarmaya çalışıyordu.
"Siz burda değilken de sevişmişsiniz anlamadığımızı falan mı sandın Taetae? Sen niye çıkarmıyorsun tişörtünü ha? Niye sadece ben?"
"Çıkarırsam çıkaracak mısın?"
"Hmm görmek isterim aslında Jungkook'un sanat eserini."
Bizim burda olduğumuzu unutmuş gibilerdi.
Taehyung anında tişörtünü çıkarıp Jimin'e bakmıştı. 'Sıra sende.' der gibiydi. Gözlerimdeki eli hissetmiştim.
"Jungkook kıskanç olduğunu biliyorum ama sevgilim var farkındasın değil mi?"
"Şaka yapıyorum hyung." Derken gülmüş ve elini geri çekmişti.
Onlara geri döndüğümde Jimin de tişörtünü çıkarmıştı.
Tanrım... ikisinin birbirinden farkı yoktu.
Bana döndü.
"Yoongi hyungu da merak ediyorum." Konuşurken tişörtümün eteklerinden tutup çıkarmıştım.
"Biz sizin bu kadar üstünüze gitmedik. İyi ki bir şey yaptık ha."
Vücudumun ne halde olduğunu bilmiyordum. Bakmamıştım. Ancak verdikleri tepkiyle bakma isteğim artmıştı.
Jungkook'un sırtımdaki elini hissettiğimde irkilmiştim.
"Jimin tırnakların da uzun değil halbuki bunu nasıl yaptın?"
Gülüp eğleniyorlardı. Bense bu anın hiç bitmemesini istiyordum. Bunun için her şeyi yapardım ki yapacaktım da...
***

Gece geç vakitte uyanmıştım. Muhtemelen yakında güneş doğardı. Jimin kollarımın arasında uyuyordu. Nefesi göğsüme çarptıkça kalbim hızlanıyordu. Ellerimi saçlarına götürüp okşamaya başladım. Yarını düşünüyordum. Gittiğimde geri dönememe gibi bir ihtimalim vardı ve bu da Jimin'den uzak kalacağım anlamına geliyordu. Onu nasıl bırakabilirdim? Gitmek zorunda olduğumun farkındaydım ancak bunu yapacak gücü bir türlü kendimde bulamıyordum. Bu gerçekten çok zordu.

Sabaha kadar düşüncelerim uyumama izin vermemişti. Güneş yavaşça günü aydınlatmaya başlamıştı. Jimin uyanmadan gitmeliydim. Yavaşça doğruldum ve ayağa kalktım. Elimi elinin tutmasıyla irkilmiştim.
"Gitme. Daha erken. Biraz daha kalamaz mısın?"
Uykulu sesi zihnimi tamamiyle etkisi altına alıyordu.
"Jimin önemli bir işim var."
"Ben de geleceğim beni bekle."
"Hayır Jimin sen gelemezsin. Sınır'dan çıkış yapacağım. Senin için tehlikeli olacaktır."
"Benim için tehlikeli olan sana tehlikeli değil mi?"
Gözlerini açmıştı ve korkuyla bana bakıyordu. Söylediğim şeye pişman olmuştum.
Eğilip başına bir öpücük kondurduğumda benim için söylemesi o çok zor iki kelimeyi söyledim.
"Seni seviyorum."
Bunu ilk defa dile getirişim onu şaşırtsa da hemen kendine gelmişti.
Gözleri dolmuştu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"Neden veda eder gibi konuşuyorsun? Ben de geleceğim dedim sana."
"Jimin lütfen dediğimi yap ve burda kal. Burası senin için daha güvenli. Ayrıca Sonte'yi açmayı başarırlarsa Tae tehlikede olacak Jungkook onu tek başına koruyamaz, burda kalmalısın."
"Sen de tehlikeli olacaksın. Gelmeme izin ver."
"Jimin olmaz."
Görüşüm bulanıklaştı. Gözüm dolmuştu ancak şu an ağlamam işleri daha da zorlaştıracaktı.
"Peşini bırakmam ki böyle. Takip ederim. İnan bana yaparım. Beni yanında tutmazsan daha çok tehlikede olacağım muhtemelen."
Dediklerinde ciddiydi ve ben bunu göze alamazdım ancak yanımda da getiremezdim. Ne yapmalıydım?
***

Arabadaydık. Pes edip benimle gelmesine izin vermiştim. Bana zarar vermeyeceğini biliyordum. Hiçbir zaman fiziksel olarak bana zarar vermemişti ancak her gün bana ruhsal acılar vermişti. Jimin'i kullanabilirdi. Ne yapacaktım?
"Korumam gibi davran."
"Ne?"
"Korumammışsın gibi davran Jiminie. Benim için önemli biri olduğunu bilmemeli."
"Kimden bahsediyorsun Yoongi?"
"Gidince anlayacaksın zaten. Anlatmam uzun sürer ki biz geldik. İn hadi. Dediklerimi unutma ve kendini tehlikeye atacak tek bir hareketini bile görmek istemiyorum Park Jimin."
"Pekala."

Tahmin ettiğim gibiydi. Burada olmalıydı. Giriş kapısında iki tane ölü vardı. Muhtemelen şu an bizi görüyordu. Ölüler kenara çekilmişti ve kapı açılmıştı.

İşte ordaydı. Karşımda duruyordu. Yıllarca bana acı çektiren o adam... ordaydı.
"Kim Namjoon..."
"Ben de seni bekliyordum."
Gözlerime bakıp devam etti.
"Abi."

"JUVAN." |TaeKook| ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin