-13- Profesör -13

754 55 8
                                    

***ŞİMDİKİ ZAMAN***

Jungkook'un yanında ona sarılarak uzanırken çok mutluydum ancak bu mutluluğum onun alarmı çaldığında bitmişti. Neden sadece biz olamıyorduk? Tüm dünyayı bir kenara bırakıp sadece ona, bize odaklanmayı çok isterdim.

Uyanmıştı ancak alarmı kapatacak hali yoktu. Uzanıp ben kapattım. Üzerinden kalktım, gözlerimi ovuşturdum.
"Günaydın sevgilim."
Sözlerinin hemen ardından dudaklarını burnumda hissetmemle birkaç saniyeliğine afalladım.
"Günaydın bebeğim."
Gülümseyip sakince yataktan kalktı. Banyoya ilerledi.
Kafamı taşıyamayacak haldeydim. Geri yatağa uzandım.

"Eğer bir şey olursa ara. İstediğin zaman yanıma gelebilirsin ancak meşgul olacağım, sana zaman ayıramayabilirim bitanem. Özür dilerim."
"Bu senin işin Jungkook. Bunun için özür dileme. Git hadi sonra yine görüşürüz."

***JIMIN***
Onu özlemiştim. Deli gibi özlemiştim. Sabah yanımdan ayrıldığından beri onu özlüyordum. Odamdan çıkıp yavaş adımlarla onun olabileceği yerlere gitmeye başladım. Muhtemelen hala araştırmalarla ilgileniyordu. Laboratuvarda olmalıydı.

"Jeon Jungkook tekrardan sahalarda bakıyorum."
Gülmüştü. Kardeşim bu çocuğa aşık olmakta çok haklıydı, o gerçekten çok yakışıklı ve aynı zamanda tatlıydı. Eh benim sevgilimin yanında bir hiçti tabii...
"Yoongi nerde?"
"Tam arkanda."
Arkama dönmeme izin vermeyen kollar vücudumu sarmıştı. Kokusu aklımı alıyordu.
"Neden burdasın sevgilim?"
"Çok özledim."
"2 saat bile olmadı."
"Cidden mi? Bana iki ay gibi gelmişti."
Jungkook hayali bir kusma gösterip başka tarafa yönelmişti.
"Eğitiminiz yarın başlıyor. İyi dinlenin olur mu? Taehyung'a da iletirsin."
"Ah sonunda... Teşekkür ederim."
"Kahvaltıdan mı geldin yoksa kahvaltıya mı gideceksin?"
"Bir şey yemek istemiyorum. Biraz daha yanında kalmama izin ver."
"Gidip bir şeyler yiyeceğine söz verirsen biraz daha kalabilirsin Jiminie."
Cidden bir şey yemek istemiyordum ancak şu an başka çarem yok gibi görünüyordu.
"Söz."
Elimden tutup Jungkook'un gittiği yere yöneldi. Peşinden gidiyordum.
Bir adam yanımıza yaklaşıp konuşmaya başladı.
"Efendim, patron geldi."
"Nerde?"
"İki dakikaya burda olur."
"Pekala."
Ne yapmam gerektiğini bilememiştim.
"Gideyim mi Yoongi?"
"Kalmanda bir sakınca yok Jiminie ama gitmek istersen gidebilirsin tabii."
Elini daha sıkı tuttuğumda cevabı almıştı.

Patron denilen kadını gördüğümde elimi çekmeye çalışsam da Yoongi bunu dert etmemişti.
"Alışık olmadığımız şeyler görüyoruz Min Yoongi."
"Ben de insanım ve aşık olabiliyorum."
Aralarında soğukluk vardı. Birbirlerinden haz etmedikleri belliydi. Utanmıştım. Yere bakıyordum. Jungkook'un da yavaşça bize doğru geldiğini gördüm. Hafifçe eğilip selam verse de o da patrondan hoşnut değil gibiydi. Ne vardı ki aralarında? Merak etmiştim.
"Araştırmalar nasıl gidiyor bir şey bulabildiniz mi?"
"Hala hiçbir şey bulamadık."
"Sizden beklenildiği gibi."
Ne biçim konuşuyordu böyle. Öfkeyi her hücreme kadar hissediyordum. Elimdeki elin kasıldığını ve elimi daha çok sıktığını hissettim. Benden güç almaya çalışıyor gibiydi. Koluna hafifçe sarıldığımda kasılan vücudu biraz rahatlamış gibiydi.
Az önceki adam koşarak tekrar yanımıza geldi.
"Efendim. Bir mail... bir mail geldi."
Koştuğundan ötürü nefes nefeseydi.
"Bize sürekli mail geliyor. Neresinin önemli olduğunu söyle."
"Bir video... bir profesörden... izlemeniz gerek."
"Ekrana yansıt."
Kocaman ekrana görüntü ulaştığında orda bir ekran olduğunu daha önce fark etmediğimi fark ettim. Bu çok saçmaydı çünkü kocamandı ve fark etmemem imkansızdı.
Profesör kendi videosunu çekip konuşuyordu. Dediği şeyler ise tüm vücudumu uyuşturmaya yetmişti.

"Merhaba. Ben profesör doktor Kim Seok Jin. Çok vaktimiz yok. Muhtemelen tüm bu olanların arkasında yer alan ***'a benim ölü bedenim götürülecek.
Her şeyi durdurmanın bir yolu var.
Kim Taehyung...
Bileğindeki cihazı çıkarıp Sonte'ye, yapay zekaya göstermeli. Ölümüne neden olabilir. Bilmiyorum. Yapay zekayı açm- iç- -nu kır-. O- -ın"
Silah sesleri yükselmiş ve görüntü kapanmıştı.

"JUVAN." |TaeKook| ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin