* BU HİKAYEDE Kİ TÜM MULTİMEDYA GÖRSELLERİ İNDİGOYU TEMSİL EDER. İNDİGO ADINI HİNDİSTAN'DA Kİ BİR AĞAÇTAN ALMIŞTIR VE EN ÖNEMLİSİ İNDİGO MAVİNİN BİR TONUDUR.
Hala ellerimiz ayrılmamıştı.
Karşımızda ki manzaraya nefeslerimizi tutarak bakmaya devam ettik.
Konuşmaya cesaret ettiğimde sesimin çıkması benim için bir mucize gibiydi. "Sence yaşıyor mudur?"
Cevap gelmedi. Kafamı yavaşça Fitzgerald'a çevirdim. Şoka girmişti sanırım. Gözleri yerlerinden fırlayacak gibi karşı manzaraya dikildi. "Fitzgerald," dedim yavaşça. "Beni korkutuyorsun, cevap ver."
Yavaş yavaş yüzünü bana çevirdi ama siz onu ilk defa görüyorsanız muhtemelen cansız manken olduğunu düşünürdünüz. O kadar donuk ve ruhsuzdu. Gözlerine dikkatle baktım ama bir ifade göremedim. Tekrardan ismini söyledim. Durduk yerde başını salladı ve "bizim yardımımıza ihtiyacı olabilir," dedi.
Rahat bir şekilde nefes aldım. En azından tepki vermişti. "Tamam, ne yapalım?" Bunu Fiztgerald'a sorduğuma inanamıyordum.
"Yakından mı baksak?" diye sorarken sesi neredeyse içine kaçmıştı.
"Fitzgerald istersen sen dışarı çık olur mu? Ben bakarım." Artık dayanamamıştım.
"Hayır, neden çıkayım ki?" dedi aynı donuk ifadeyle.
Elimi elinden çekip yanağına dokundum. Buz gibiydi. "Hiç iyi değilsin Fitzgerald. Berbat görünüyorsun." Ardından büyük bir cam şişenin içerisinde kan kırmızı sıvıda elleri ayakları birbirine bağlanmış çıplak bedene baktım. "Belki yaşamıyordur," dedim bunu çok istediğimi fark ederek. Ah, kendimden nefret ediyordum ama böyle birine yardım ediyor olmak çok ürkütücü geliyordu bana.
Işık sen kimsin böyle? Ne yaptığını sanıyorsun?
Birden cesaretimi toplayarak, "gidip ona yakından bakacağım," dedim. Ona döndüğümde Fitzgerald hala korkuyordu. Bir insanın merakının korkusundan bile büyük olması ne kadar berbat bir durummuş. Donuk bir şekilde başını salladı. Yavaşça cama doğru yaklaştım. Ne kadar süredir orada bilemezdim ama bedeni hala diri gözüküyordu. Ölmüşse çürümüş olsa gerekmez miydi? Yoksa bu sıvı bedenin çürümesini mi engelliyordu?
"Yaşıyor mu?"
"Hişşşt!" dedim sinirle. "Daha yaklaşamadım bile."
"Ben de geleceğim," diyerek Fitzgerald koşarak sırtıma yapıştı.
Dişlerimi sıkarak ona baktım. "Madem bu kadar korkuyordun neden soktun bizi bu işin içine," diye söylendim. Biraz daha yaklaştım. Fitzgerald sırtıma yapıştığı için tek bir beden olarak hareket ediyorduk. Şişeye yaklaştığımda bedenin sarı saçlara sahip olduğunu fark ettim.
"Aydan?" dedi Fitgerald titreyen bir sesle.
Gözlerimi devirdim. "Yine ne var?"
"Sence o kan mı yoksa kırmızı bir sıvı mı?"
"Nereden bileyim ben!"
"Bizi duyuyor mudur sence?"
Sabır. Gerçekten sabır. Ona ters bir bakış atınca hemen savunmaya geçti. "Ne var? Anlamaya çalışıyorum işte."
"Ah, öyle mi? O zaman yer değiştirelim istersen, daha anlaşılır olur."
Hemen yerinde zıpladı. "Hayır, hayır. İyi böyle."
Şişeye biraz daha yaklaştık.
"Sence daha yak..."
Artık sabrım taşarak Fitzgerald'a döndüm. Ama hemen geri adım attı. "Tamam tamam, ağzımı açmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNDİGO
Viễn tưởngHayatta en sevdiği insan, annesinin intihar etmesiyle en ağır sınavını verdiğini zanneden Aydan, bir şekilde yakın dostu Pelin sayesinde hayata tutunmaya gayret eder fakat bir gün hiç görmemesi gereken bir olaya şahit olmasıyla ölümün kıyısına doğru...