17.BÖLÜM KARANLIK

40 7 16
                                    

* BU HİKAYEDE Kİ TÜM MULTİMEDYA GÖRSELLERİ İNDİGOYU TEMSİL EDER. İNDİGO ADINI HİNDİSTAN'DA Kİ BİR AĞAÇTAN ALMIŞTIR VE EN ÖNEMLİSİ İNDİGO MAVİNİN BİR TONUDUR.


Yüzüne baktım, o kadar. Ağzımdan hiçbir şey çıkmadı. Ona o kadar öfkeliydim ki sanki yanında söylediğim her laf hiç var olmamış gibi etkisiz kalacaktı. Normalde de kendimi çok güzel ifade ettiğim söylenemezdi zaten ama tüm bunlardan daha öte beni kızdıran şey buraya kadar geldi diye onunla gideceğimi düşünmüş olmasıydı. Gerçekten dışarıdan bu kadar basit mi görünüyordum?

Sadece Işık değil diğerleri de dikkatli bir şekilde yüzüme bakıyordu. Bir şey yapmam gerektiğini biliyordum ve ben de yaptım. Özge'ye bir omuz atarak onu yana ittim ve kapıyı Işık'ın suratına kapadım. Özge bir binayı havaya uçurmuşum gibi suratıma baktı. "Kızım sen salak mısın ? Ne yapıyorsun, onun kim olduğunu bilmiyor musun?"

Öfkeyle güldüm. Sanki Işık'ı burada tek tanıyan oydu. "Tanıyoruz herhalde. Hastaneyi onunla havaya uçurduğumu unuttun sanırım. Ayrıca onun evinde de kaldım, iyi tanıyorum yani," dedim meydan okurcasına. Gerçekten Aydan, erkekler için kavga eden liseli kızlardan şu an ne farkın vardı ama olsun, yine de amacıma ulaşmıştım.

Özge bozulmuş gibiydi. Yutkundu. "Hadi ya" dedi şaşkınca.

Karen kıkırdadı. "Yalnız bu kadar yakışıklı olduğunu söylememiştin."

Abigail resmen ona tısladı. "Sen önüne bak bücür."

Bu ne ya? Birden Işık paylaşılamayan olmuştu. Mete de Karen'ın yaptığı iltifattan çok memnun değil gibiydi.

Kapı tekrar vuruldu. "Açmayın sakın."

Özge bana ters ters baktı. "Bak eve yeni geldin. Sınırları zorlama istersen." Dedi ve bana dik dik bakmaya devam ederken kapıyı açtı. Daha ne olduğunu anlayamadan Işık çoktan içeri dalmıştı bile. Suratıma dehşetle baktı. "Gerçekten demin kapıyı suratıma mı kapadın sen?"

"Evet," dedim bir omzumu silkerek.

Öfkeli bir gülme sesi çıkardı ve inanamayarak kendini işaret etti. "Benim suratıma?"

Gerçekten bu çocuk kendini ne sanıyordu? İndigo ya da her ne ise bu beni ilgilendirmiyordu. Bundan sonra herkese hak ettiği gibi davranacaktım.

"Evet, senin suratına." Dedim üzerine basa basa.

İnanamayarak yüzüme bakmaya devam etti. "Gerçekten şımarıksın."

Duyduklarıma inanamadım. "Şımarık mı?" 

Özge araya girdi. "Biz de kahvaltı hazırlamıştık. Katılsana sen de."

"Hazırladınız mı? Ben hazırladım." Dedi Karen heyecanla. Özge onu duymazlıktan gelerek Işık'ı kolundan çeke çeke içeriye sürükledi.

"İnanamıyorum ya," dedim ayaklarımı yere vura vura. "Gerçekten bunun burada ne işi var?"

Karen koluma girdi ve sanki bir aşk filminin içindeymişiz gibi "senin için gelmiş işte," dedi hülyalı bir tonda.

"Onun çok da umurundayım ya," dedim söylene söylene.

Diğerlerinin peşinden içeriye girdiğimde Işık sofranın başına kurulmuş ve sanki bir haftadır aç kalmış gibi önünde ki her şeyi ağzına tıkıyordu. Bunun iğrenç gözükmesi gerekmez miydi? Ama gözümde hala sevimliydi. Özge bir yanında oturmuş hayran hayran onu izlerken kendime geldim. Acaba ona bakarken ben de mi öyle görünüyordum? Abigail ise her zaman ki gibi soğukkanlılığını koruyarak uzaktan ama gözleri Işık'ın üzerinde olacak şekilde oturuyordu.

İNDİGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin