* BU HİKAYEDE Kİ TÜM MULTİMEDYA GÖRSELLERİ İNDİGOYU TEMSİL EDER. İNDİGO ADINI HİNDİSTAN'DA Kİ BİR AĞAÇTAN ALMIŞTIR VE EN ÖNEMLİSİ İNDİGO MAVİNİN BİR TONUDUR.
Gereksiz bir bilgi ama yine de aklınızda olsun.
Bir klonun eli bile kelepçeden daha sağlam olabilir.
Tüm gücümle ayağımı sallamama rağmen birazcık bile gevşeme yoktu. Fitzgerald ise perişan bir halde bana bakıyordu.
"Sen git," dedim çaresizce.
"Saçmalama!" diye bağırdı Fitzgerald. "Bir şeyler yapmak zorundayız. Söyle bana Aydan. Ne yapabilirim?" diye sordu ağlamaklı. Keşke bilseydim. Sonra bir an da gözleri parladı. "Işık'ı bulabilirim."
Diğer ayak bileğimde de ağırlık hissedince başımı yere indirdim ve zeminin amansız soğuğunu alnımda hissettim. "Diğer bileğimi de yakaladı değil mi?"
Fitzgerald panik halinde bacaklarıma baktı. "Işık'ı bulacağım, sakın ölme," dedi nefes nefese.
Fitzgerald'ın benden uzaklaşan ayak seslerini duyarken gözlerimi yummakla yetindim. Keşke kendimi bayıltmanın yolunu bulabilseydim. Arkamda başka bir hareketlilik hissedince gergince başımı kaldırdım. Uyanıyor muydu? Önüme bakınca ise geri kalan klonların bir çoğunun can çekişircesine kıpırdandığını fark ettim. "Hayır," dedim kendi kendime. Bir dizimi kendime çekmeye çalışsam da bir milim kımıldatamadım. En sonunda Işık'ın kırdığı fanusun yerde bulunan cam parçalarından biri gözüme çarptı. Bir elimi uzattım almak için ama sadece parmağımın ucu yamuk cam parçasının ucuna değebildi.
"Hadi," dedim kendimi iyice uzatarak. Kapıya baktım. "Nerede kaldın Fitzgerald?" dedim nefes nefese. O burada olsaydı hemen yapabilirdik bunu. Bana cam parçaısnı verir ve ben de klonla bağımı keserdim. Tekrar uzaktan bana parlayan parçaya baktım. "Yapabilirsin kızım hadi," dedim kolumu iyice gererek. Şimdi risk alarak camın ucuna değen parmağımı sertçe sağa savurdum. Bana doğru savrulunca neredeyse sevinçten ağlayacaktım. Nefes nefese kalarak biraz durdum. Ardından dizlerimin üzerinde oturdum. Arkamı döndüğümde yerimden zıpladım çünkü cam gibi masmavi gözlere denk gelmiştim. Klon yerinden kalkmasa bile gözleri şu an da gayet açıktı ve sımsıkı bir şekilde iki bileğimi de tutmaya devam ediyordu. Bakışları ise oldukça boştu. Beni anlayacağından emin olamasam da onu uyarmak istedim.
"Eğer bileklerimi bırakmazsan birazdan çok büyük bir acı çekeceksin."
Gözlerini bile kırpmıyordu. Heykelden ne farkı vardı şu an bilmiyordum.
"Tamam o zaman," dedim gergince ve sağ yanıma düşmüş olan cam parçasını elime aldım. Ona döndüğümde gerçekten üzgündüm. "Özür dilerim ama yaşamak zorundayım."
Cam parçası yavaş yavaş klonun bileğime sarılmış eline değdi ama hala gözleri benim üzerimde öylece duruyordu. Gözlerimi kapatarak biraz sonra yapacağım şeye odaklandım ve gözlerimi açmadan cam parçasıyla klonun beni tutan el bileğini kesmeye başladım. Bir çığlık duymayı beklemiştim açıkçası ama hiçbir şey olmadı. Bilek kalitesiz bir plastik parça gibi insan etinden farklı olarak hemen dağıldı. Gözlerimi araladığımda bileğin içerisinde ki damarlar her yere saçılırken etin yumuşak parçalarının kanlar içerisinde bacaklarımın altından süzüldüğünü gördüm. Tiksinti, korku ve dehşet bir aradaydı şimdi. Bu manzarayı görmeyi hak edecek kadar ne yapmış olabilirdim ki? Daha da fenası başımı kaldırdığımda olanlardı. Gördüğüm manzarayla elimi ağzıma götürdüm. Klonun boş bakışlarından sicim gibi göz yaşları dökülüyordu şimdi. Bakışları boş olabilirdi ama o da acı çekiyordu.
"Çok özür dilerim," dedim ağlayarak. "Özür dilerim. Ben ölmeyi hak ediyorum." Yok olan bileğe ve bacağımı kırmızıya boyayan kana baktım. Bacaklarım sıvıyla kaşınıyordu. Derimi parçalarcasına kaşıma isteği ile savaşırken midemin emrine uydum ve iki büklüm böğürerek kustum. Klon boş ifadeyle hala bana bakıyordu, yüz ifadesiz birazcık bile değişmemişti ama yine de göz yaşı akıyordu. Bağırmıyordu bile! Nasıl acı çektiğini hayale etmeye çalışırken kendimi sertçe yüz üstü yere attım. Zemine çarpan alnımın acısını bile hissetmemiştim. "Öldürün beni. Hepiniz kendinize gelin ve arkadaşınıza yaptığım eziyetin intikamını alın," dedim yanağımı soğuk zemine yaslayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNDİGO
FantasyHayatta en sevdiği insan, annesinin intihar etmesiyle en ağır sınavını verdiğini zanneden Aydan, bir şekilde yakın dostu Pelin sayesinde hayata tutunmaya gayret eder fakat bir gün hiç görmemesi gereken bir olaya şahit olmasıyla ölümün kıyısına doğru...