12.BÖLÜM ÖZGÜRLÜK

48 12 28
                                    

* BU HİKAYEDE Kİ TÜM MULTİMEDYA GÖRSELLERİ İNDİGOYU TEMSİL EDER. İNDİGO ADINI HİNDİSTAN'DA Kİ BİR AĞAÇTAN ALMIŞTIR VE EN ÖNEMLİSİ İNDİGO MAVİNİN BİR TONUDUR.

Gözlerim ilk defa siyah çarşafın üzerinde ki detayları fark etti.  Meğerse ince ince çizgiler geçiyormuş çarşafın üzerinden. Yatakta ağlarken o kadar uzun süre o detayları incelemiştim ki bir süre sonra yaşlardan gözlerim bulanık görse de çizgileri hemen fark ediyor ve şuursuzca bir sağa bir sola sayıyordum. Sanırım beynim kendi kendine oyalanmak için bir  oyun bulmuştu. Bir süre sonra gözlerimin acıdığını fark ettim. O saatten sonra ağlayamadım. Uzun süre dizlerimi karnıma çekip aynı pozisyonda durduğumdan kaslarımın ağrıyordu artık. 

En azından annemin ölümünden sonra ağlarken bile hareket halindeydim. Şu an yaşadığım ise tam bir eziyetti.

"Özür dilerim," dedi Fiztgerald kim bilir kaçıncı kez. Tekrar ona döndüğümde alt dudağını suçlu bir şekilde sarkıtarak başını eğdi.

Başımı çevirdim. "Boş versene. Biz de Dünya'ya gitmek için başka yol buluruz." dedim ne kadar çok sesim buna inanarak çıkmasa da. Işık ya da herhangi biri zaten bize çözüm olabilir miydi onu da bilmiyordum ama bu şekilde yaşamaktan gerçekten sıkılmıştım.

"Belki..." dedi ve durdu Fitzgerald. Ona baktım merakla. Yüzüme baktı öylece. Bir süre bakıştık. "Evet?" dedim sonunda devam etmesi için.

Utanarak bakışlarını kaçırdı. "Dönmemiz şart mı ki?"

Ona anlamsız bir bakış atınca bu sefer daha kararlı ama yine de çekingen bir şekilde devam etti. "Yani demek istiyorum ki, gidemesek bile biz bizeyiz sonuçta. Sen Işık'la gidince o sığınaktan dönerken birçok ev gördüm. Yaşanabilir. Bazıları aile bile olmuş."

Fitzgerald'ı kırmamak için gülmemek adına yüzümü çevirdim. "Ne yani? Burada kalıp evcilik mi oynayacağız?"

Cevap vermeyince tekrar ona baktım. Gözlerinde gerçek bir kırgınlık vardı. Anında kendimi kötü hissettim ve yatakta doğrulup dizlerimin üzerinde ona doğru gelerek bir elini tuttum. Ne yapacağıma merakla baktı. "Öyle demek istemedim," dedim sonunda. Sanırım hayatımda ilk defa birini reddedecektim. Pelin genelde bu konularda yumuşak davranmaz ve bodoslama girerdi konuya. "Sen benden daha iyilerine layıksın" klişlerine de ben girmek istemiyordum. Bunu kendimi yakıştıramadım ve sonunda doğal olmaya karar verdim. İçimden geldiği gibi. 

"Bak, sen bana arkadaş oldun. Açıkçası pek arkadaş edinen bir tip değilimdir," deyince ikimiz de güldük. Sanırım bu çok belliydi. "Pelin yakın arkadaşımdı. Ondan başka da dostum olmaz sanıyordum ama sen gerçekten bana yoldaş oldun Fitzgerald."

Gülümsedi buruk bir şekilde. "Anlıyorum galiba," dedi diğer elini elimin üzerine koyarak.

"Ne olur bana kızma."

Hemen başını salladı. "Hayır, anlıyorum. Sen Işık'a vurulmuşsun."

Bu kadar açık olmasını beklemiyordum. Şaşkınlıkla ona baktım. "O da anlamıştır değil mi?"

"Nasıl anlamasın," dercesine bir bakış attı. Sanki bu Dünya'nın yuvarlak olması gibi bir gerçekti. Bu konularda gereğinden fazla gurur yaptığım için utanmıştım. En kötüsü de reddedilmekti. Işık'ın beni kovması her şeyi açıkça ortaya koymuştu işte.

"Pek deneyimim yok. Sanırım tam bir aptal gibi davrandım," dedim. "Ama ne fark eder ki? Zaten bir daha onun yüzüne bakmama gerek kalmayacak."

Birden çenemi tuttu. Böyle bir hareket beklemediğim için şaşkınlıkla onun yüzüne baktım. Bana doğru yaklaşınca dudaklarımı birbirine yumdum. Bana doğru yavaş yavaş yaklaşırken kendimi olabildiğince sabit tutmaya çalıştım ama açıkçası çığlık çığlığa kaçmak istiyordum bu odadan ama diğer yanımsa dur bakalım ne olacak diyordu. Yanacak mısın yoksa buz mu keseceksin? Birden durdu. Gözlerinden yüzümde ki dehşeti fark ettiğini anlattım. Bir anda ayılmış gibi geri çekildi.

İNDİGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin