* BU HİKAYEDE Kİ TÜM MULTİMEDYA GÖRSELLERİ İNDİGOYU TEMSİL EDER. İNDİGO ADINI HİNDİSTAN'DA Kİ BİR AĞAÇTAN ALMIŞTIR VE EN ÖNEMLİSİ İNDİGO MAVİNİN BİR TONUDUR.
"Ne olmuş Su'ya?" diye soran Işık'ın suratına tüm dikkatimle baktım. Bunu sorarken gözlerinde ki merakı görmüştüm ve bunu inkar etmek sadece kendimi kandırmak olurdu. Niye hayal kırıklığına uğradığımı o an tam olarak idrak edememiştim ama bu beni gerçekten kırmıştı.
Su hakkında şu ana kadar çok kötü iddialar duymuştum ve içimde ki ses bile bunun doğru olması için diz çöküp yalvarıyordu. Çünkü o iyi olursa Işık'ın gerçekten en yakını olacaktı ve gözümde ki o ulaşılmaz tahta o oturacaktı.
Hayır, Işık'ın sırlarını ben bilmek istiyordum. Sadece ben. Ne yapacağını merak ederek yüzüne baktım. Daha sonra aşağıya Diana indi. Sanki herkes Su'yun Işık için ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Onunla ilgili açıklama yaparken hassas davrandılar. Gözlemin önünde ki manzaraya hayretle baktım. Bunun nasıl bir bağ olduğunu anlamak için deliriyordum resmen. Ufacık her hangi bir ipucu bile yeterdi. Ama sadece Gereg ve Diana daha önce sertçe çıkıştıkları Işık'a oldukça yumuşak bir tavırla Su'yun şimdi meydanda olabileceğini ve kurtulduğunu tane tane anlatıyorlardı. Onlara haber gelmişti ve bunu bir görev gibi hemen Işık'a iletmişlerdi.
"O zaman gitmem lazım," dedi Işık kendi kendine konuşur gibi. Sanki heyecanını dizginlemeye çalışıyor gibiydi.
Gereg ve Diana sadece başlarını salladılar.
O hain diye bağırmak istesem de sadece ona baktım. Ne yapacaktı şimdi? Yani benimle ne yapacaktı? Birlikte mi koşacaktık Su'yun arkasından ya da burada beklememi mi söyleyecekti?
"Nasıl korkmuştur şimdi," dedi Işık kendi kendine konuşur gibi. Ona acıyla baktım. Bu kadar önemli olmamalıydı.
En sonunda Diana konuştu. "Şokta mısın nesin bilmiyorum Işık ama şu an sana Su'yun ihtiyacı olduğu belli. Kurtuldu diyorum sana."
Işık bunu yeni fark etmiş gibi Diana'ya baktı. Dudakları hafifçe gülümser gibi kıpırdadı ve omzuma sertçe çarparak çıkıp gitti kafeden. Öyle sert çarpmıştı ki omzumun ağrısını çok net hissettim. Sanki küçük bir taş parçası omzuma düşmüştü. Hayretle hızlıca çıkıp gittiği kapıya baktım. O demin ki adam neredeydi?
"Neyse artık, biz de sofraya geçelim. Yemekler soğudu bile." Diyen Gereg'in sesin duydum.
Gözümü ayırmadığım kapıdan çıkmak için yürümeye başladım. Diana arkamdan seslendi ama cevap vermedim. Arkamdan koştuğunu hissettim. Kapının ağzına geldi ve önümü kesti.
"Nereye gidiyorsun?"
Yüzüne boş boş baktım. "Sana ne."
Geriye doğru bir adım attı. "Burayı bilmiyorsun. Başın tehlikeye girebilir."
"Öyle bile olsa bu seni neden ilgilendiriyor ki? Bugün beni kapı dışarı eden sen değil miydin?"
"Hatalı olduğumu biliyorum," dedi soğuk bir ifadeyle. "Ama izin verirsen işte hatamı telafi edeceğim."
"Neden? Işık öyle ister değil mi? O ister diye yapıyorsun."
"Hayır. Şu an gerçekten seni düşünüyorum Aydan. Rol değil."
Gereg de kapıya gelince ofladım. İş iyice uzayacaktı. "Lütfen Aydan. Bizi de anla."
İkisine de tek tek baktım. "Merak etmeyin. Işık'a benim kaçtığımı söylersiniz. Gerekirse sizinle ağız birliği de yaparım. Başınız asla belaya girmeyecek." Diyerek yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNDİGO
FantasyHayatta en sevdiği insan, annesinin intihar etmesiyle en ağır sınavını verdiğini zanneden Aydan, bir şekilde yakın dostu Pelin sayesinde hayata tutunmaya gayret eder fakat bir gün hiç görmemesi gereken bir olaya şahit olmasıyla ölümün kıyısına doğru...